Kadın emeğine dair iyileştirmelerin başında çalışma süreleri gelmeli

Memur-Sen Kadınlar Komisyonu’nun Hak-İş Kadın Komitesi ile birlikte düzenlediği; haklar, beklentiler, fırsatlar bağlamında “Çalışma Hayatında İşçi ve Memur Kadınlar” konusu ele alındı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Büyükelçi Yavuz Selim Kıran’ın da konuk olduğu programa, Memur-Sen ve Hak-İş Konfederasyonlarının; Genel Başkanları, Kadın Komisyonu Başkanları ve Sendika Genel Başkanları da katılım sağladı.

Memur-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, araştırmalara göre; kadınların iş yaşamında varlıklarının artması ile yoksulluğun azalması; ekonomik büyüme ve daha sağlam toplumsal ilişkiler arasında kuvvetli bir bağ bulunduğunu ifade ederek şöyle konuştu;
“Kadın emeğini korumak adına yapılan çalışmalar elbette ki çok kıymetli; ancak yeterli değil. Kadına, emeğe ve emekçiye verilen değer bağlamında ülkemiz, örnek alacak değil örnek olacak bir birikime sahip ve bu birikimini çalışma hayatına uygulamalarıyla da yansıtmalıdır. Bugün aileyi ve toplumu korumak istiyorsak; kadının hem aile içerisinde hem de işyerinde huzurlu olmasını temin edecek İş- aile hayatı uyumu sağlanmalıdır. Analık haklarını koruyacak, karar alma mekanizmalarındaki temsiliyeti artıracak yasal düzenlemeler yapılmalı, tam istihdam güvencesiyle esnek çalışma modelleri geliştirilmelidir. Avrupa’da, emeği ve emekçiyi korumak için 4 gün çalışma sistemine geçen, çalışma gün ve sürelerinde düzenleme yapan ülke sayısının her geçen gün arttığına şahit oluyoruz. Ülkemiz için de, haftada 4 gün çalışma sistemi iyi uygulama örnekleriyle değerlendirilmeli, kadına ve emeğine dair yapılacak iyileştirmelerin en başında çalışma süreleri gelmelidir.”
AİLE DOSTU VERGİ POLİTİKALARI GELİŞTİRİLMELİKadın çalışanlar adına ortaya konulan öneri ve taleplerin birer ayrıcalık olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Aydın, şöyle devam etti; “Kadın istihdamı, işverenler nezdinde ‘tercih edilmeyen’ bir alana dönüşmemeli. Bizler, çalışma hayatında kadın temelli istihdamın öncelenmesi kadar, emeğin takdir edilişini, sürdürülebilirliğini ve güvencesini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini de düşünüyoruz. Bu bağlamda, işveren, çalışan ve devlet tarafının üç ayağa da önemli sorumluluklar düşüyor. Sosyal güvenlik işçi ve işveren paylarında, gelir vergisi oran ve matrahlarında yapılacak iyileştirme; istihdam sayı ve oranını artıracağı gibi aynı zamanda ele geçen ücrete de katkı sunacaktır. Vergilendirme politikaları bir bütün olarak ele alınmalı; medeni durum, çocuk sayısı ve benzeri etkenler dikkate alınarak, ‘Aile Dostu Vergi Politikaları’ hayata geçirilmelidir. Yine prim ödeme gün sayılarında, yaş şartında ve aylık bağlama oranında insan odaklı ve hak temelli bir yaklaşımla iyileştirmeler de yapılmalıdır. Süt ve doğum izni ile anneliğin korunmasına dair hakların ve sürelerin artırılması; Güvencesiz çalışma, iş sağlığı ve güvenliği, Adil çalışma koşulları Çalışma hayatında çözüm bekleyen diğer sorunlar arasında yer almaktadır. İşçi ve memur olarak farklı alanlarda çalışıyor olsak da;Sorunlarımız ve sorumluluklarımız, Alın terimiz ve emeğimiz benzerdir.Tam da bu yüzden,Bugün siz değerli misafirlerin katkılarıyla Türkiye’de kadın emeğinin görünüşünü, Derinlemesine bir bakış açısıyla değerlendirecek olmamız kadın çalışanlarımız için çok kıymetlidir.”
KADINLAR İÇİN İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR EMEKLİLİK SİSTEMİ HAYATA GEÇİRİLMELİ Hak-iş kadın komitesi Başkanı Fatma Zengin ise Türkiye Yüzyılında kadın emeği adına ortak sorunlara çözümler aramak ve daha iyiyi inşa edebilmek için belirlemiş oldukları talepleri şöyle sıraladı;
“4857 iş kanunu, 657 devlet memurları kanunu, 6098 borçlar kanunu başta olmak üzere hangi kanunu veya statüye sahip olursa olsun analığa bağlı haklar başta olmak üzere çalışan kadınların haklarının iyileştirilmesini ve düzenlemelerde yeknesaklık sağlanmasını; güvenceli istihdam modellerini destekliyor, aile veya sosyal hayatı nedeniyle esnek çalışmayı, istihdama ara vermeyi ya da istihdama geç katılmayı tercih eden kadınların çalışma haklarının güvence altına alınmasını; İş Kanunu’nun dördüncü maddesinde sayılan istisnaların, eşitlik ilkesinin insan haklarıyla ve temel haklarla uyuşmadığını düşünüyoruz. İş kanununun sağlamış olduğu koruma mekanizmalarının çalıştığı iş yerinin niteliği veya büyüklüğü fark etmeksizin bütün çalışanlara uygulanmasını;  Kadınların istihdama girişte karşılaştığı ayrımcılığın önlenmesi için denetim mekanizmalarının güçlendirilmesini, mağdurun zararını temin edecek şekilde müeyyideler konulmasını; Çalışma hayatı öncesi doğumlar için de doğum borçlanması yapılabilmesini; SGK’lı olarak çalışırken doğum yapan kadınlar için tanınan birinci doğumda 60, ikinci doğumda 120, sonraki doğumlarda ise 180 gün olarak verilen yarım çalışma hakkının tüm çocuklar için 180 gün olacak şekilde düzenlenmesini; Savaş, afet ve kriz dönemlerinde çalışanların fiziksel, sosyal ve ailevi ihtiyaçlarını gözeten, özellikle kadınların annelik gibi fıtrattan kaynaklanan özel gereksinimlerini de dikkate alan acil eylem planlarının hazırlanması; kadınlar için asgari geçim güvencesi ve insan onuruna yaraşır bir emeklilik sisteminin bir an önce hayata geçirilmesini; kamu çalışanlarında olduğu Cinsiyete dayalı ücret açığının son bulması için denetimlerin, yaptırımların artırılmasını; Ev işçilerinin iş kanunu kapsamına alınmasını, kayıt dışı istihdamda çalışmalarının engellenmesini, güvencesiz çalışma koşullarının ortadan kaldırılmasını ve örgütlenmelerinin kolaylaştırılmasını talep ediyoruz”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik, programın açılışında, bakanlık olarak çalışma hayatında, sendikal örgütlenmede ve karar alma mekanizmalarında kadınların daha fazla yer almalarını önemsediklerini belirterek,  “Kadınlarımızın toplumun her kademesinde asli bir unsur olarak var olması, sosyal yaşama aktif bir şekilde katılmaları, fırsatlardan eşit ve adil bir şekilde yararlanması hayati bir öneme sahiptir. Güçlü kadınlar, güçlü aile ve ardından güçlü bir toplum demektir. Dünya ülkeleriyle daha güçlü bir rekabet için ülkemizde kadınlarımızın çok yönlü bakış açısına, zekasına ve cesaretine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu belirtmek istiyorum.” Özçelik, kadınlar için iş, aile ve sosyal yaşam dengesinin kurulmasında esnek çalışma modellerinin öneminin farkında olduklarını belirterek, istihdam politikalarının öncelikli konularından olan bu konuyla ilgili çalışmaları yoğunlaştırdıklarını ifade etti.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Kıran kadınların temel hak ve beklentilerini hayata geçirmeyi hükümet olarak çok büyük bir görev addettiklerini belirterek, “Hükümet olarak kadın emeğini yücelten, kadınlarımızın talep ve beklentilerini yerine getiren her bir çabayı önemsiyor, bunu teşvik etmeye devam ediyoruz, edeceğiz. Nasıl ki geçmişte Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesine kadınlarımız yön verdiyse bugün belirlediğimiz hedeflere de kadınlarımız güç verecek. Şuna gönülden inanıyoruz, Türkiye Yüzyılı, kadınların yüzyılı olacak, ailenin yüzyılı olacak” dedi.
Panel ve çalıştaydan elde edilen bulgular ışığında yayınlayacak rapor ile kadınların çalışma hayatında karşı karşıya kaldığı problemlerin çözümü noktasında bir başucu kaynağı elde edilmiş olacak.