Ülkemizde Kadının Fendi olarak gösterime sunulan filmde, 1968 yılında Ford’un Dagenham’da bulunan fabrikasında sayıca fazlalığı olan erkek çalışanların yanında çalışan 187 kadın işçinin de makineciler bölümünde istihdam edildiği ve bu kadınların Ford otomobilleri için koltuk kılıfı diktikleri gösterilmektedir. Bir araç için oldukça önemli olan koltuk kılıfları ve kapı döşemelerini üreten kadınlar ne yazık ki yönetim tarafından vasıfsız işçi olarak görülmektedir istihdam edilen diğer erkeklerin yanında.
Kadınlar bu ayrımcılığı kabul etmezler ve yönetime bir şikayet dilekçesi iletirler ancak dilekçelerine bir cevap alamayınca bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirirler. Bu eylemlerinin sonucunda da yönetimden erkeklere hitaben yazılmış bir mektup alınca fabrikadaki kadın içiler, Ford yönetimine karşı bir direniş başlatırlar ve bu sefer daha geniş çaplı bir grev başlatırlar.
Kadınlar, vasıfsız işçi statüsünde çalışmayacaklarını, bu statüdeyken hiçbir hakka sahip olamadıkları için, “Eşit İşe Eşit Ücret” sloganıyla grevlerini başlatırlar.
Kadınlar yine görülmeyen emekleri için mücadele ediyorlardır. Her ne kadar kapitalist sistemde ve eril dünyada kadının emeği görmezden gelinmek istense de, kadınların iş bıraktıkları bir günün sonucunda bile ürün stoklarının azalmasıyla, kadınların ürettiklerinin önemi kendini belli edecektir. Direnişe başlayan kadınlar, bütün kadınların artık yeter deme zamanının geldiğinin altını çizmektedirler. Ford fabrikasında çalışan 187 kadın işçi, çalışma hayatında da sıklıkla karşılaşılan eril bakış açısına karşı savaş açmışlardır ve tüm dünyada “Eşit İşe Eşit Ücret” fikrinin de mimarı olmuşlardır.
Ataerkil düzenin kök saldığı birçok yerde, geçmişten günümüze kadınlar görünür olabilmek için sürekli mücadele etmişlerdir. Çünkü temel uzlaşı şudur ki, kadınlar ne zaman görünür hale gelirse, kendi geçmişlerinin tarihine de kavuşmuş olurlar. Kadınların maruz bırakıldıkları eşitsizlikleri yıkmak ve yerine toplumsal cinsiyet eşitliğini koymak için yüzlerce yıldır verdikleri mücadelelerin izlerinin sürülmesi, tarih boyunca direnen kadınların günümüze ve bizlere bıraktıkları mücadelelerin tarihini biliyor olmak, şüphesiz yarına katkı sağlayacaktır.
Bu noktada kadınların türlü mücadelelerle yazmaya çalıştıkları tarihi beyaz perde aracılığıyla da bizlere aktaran filmlerin, bizlerin eşitsizlik kavramı üzerine tekrar tekrar düşünmesini sağlayarak, nötr bir insan kavramı peşine düşürmesi umuduyla.
Her zaman umutla ve dayanışmayla…