Bölgede dengelere dikkat edilmeli

Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından İsrail’in başlattığı operasyonlar sonucunda yaşanan gelişmelerin sonucu uluslararası kamuoyunda dikkatle takip ediliyor. Ortadoğu ve Akdeniz’de birçok ülkenin farklı çıkar beklentisi içinde olduğunu ifade eden Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, “İsrail Gazze’de kendi yanında olan gruplardan oluşan bir yapı oluşturmak istiyor operasyonların sonucunda ancak o bölgenin istediği dengeleri bu şekilde sağlayıp sağlamayacağı belli değil. Bu kolay olmaz. Öte yandan Rusya, Çin gibi küresel güçler ile ABD, AB gibi küresel güçlerin bölgedeki çıkar beklentileri farklı. Bu nedenle içinden geçtiğimiz süreçte bölgedeki dengelere dikkat edilmesi önem kazanıyor” dedi.
Ortadoğu’da mevcut süreçte ABD, İsrail ve İran’ın belli noktalarda güvenlik kaygısıyla kontrol alanlarını genişletmek isteyebileceklerini kaydeden Pekin, şunları söyledi:
“İsrail kendi güvenliğini sağlayabilmek için kontrol alanını genişletmek isteyebilir. İsrail’in şu andaki amacı mevcut durumda Gazze içeresindeki Hamas grupların ortadan kaldırıp orada kendi yanında yer alan grupların hakim olduğu bir güvenli tampon bölge oluşturmak. Bunu yapabilecek mi? Bu soruyu ister istemez soruyoruz çünkü bölgedeki dengeleri sağlamak bölgeye istikrar getirmek açısından çok önemli. İsrail bunu yapabilecek mi? Bu sorunun cevabına hemen evet yanıtını vermek kolay değil. Yine o bölgede iki devletli bir çözüm kısa vadede söz konusu olur mu? Bu sorunun cevabı da olmaz duruyor. Şu anda orada iki devletli bir çözüm görünmüyor. Öte yandan her ne kadar Türkiye oraya barış ve istikrarı getirmek amacıyla bir takım girişimlerde bulunmak istiyorsa da bölgeden Türkiye’yi uzak tutmak istedikleri bir gerçek. Türkiye’yi sürece dahil etmek istemediklerini görüyoruz. Öte yandan söylediğimiz gibi İsrail Gazze’yi ele geçirirse ne yapacak? Orada nasıl dengeleri kuracak? Kolay bir süreçten geçilmiyor. Ancak bölgede istikrar ve barış için dengelerin korunması gerekliliği de ortada.”
ABD’nin bölgeye direkt müdahil olmasının da çözüme doğrudan bir katkı sağlaması anlamına gelmeyeceğini kaydeden Pekin, “ABD’nin Afganistan ve Irak deneyimleri ortada. Çözüm getirmekten, istikrar ve barışı tesis etmekten uzak kalan operasyonlar gördük. Bu iki ülkeye istikrar hakim olmadı. ABD’nin Ortadoğu’da çıkarları olduğunu biliyoruz. Ancak direkt sürece dahil olamıyor. Körfez ülkeleri yönetimleri değilse bile halkları yaşananlara nasıl tepki verir bunun hesabını tam olarak kestiremiyorlar. Dolayasıyla ABD açısından bölge halklarının bir tepkisi soru işareti. Öte yandan ABD uzun zamandan beri konuşulan İran’a yönelik bir girişimde bulunur mu sorusuna baktığımızda aslında aradığı ortamı buldu ama İran’a müdahale edecek mi? Daha önce toplumsal hareketlerden dolayı bu soru gündeme gelmişti, bu saldırıdan sonra ortak kanaat aradığı ortamı buldu yönünde. Bir de buna bölgeye getirdiği gemileri düşünürsek ABD’nin niyeti var gibi duruyor ama yapacak mı? Bunu kestirmek kolay değil. Bu konuda daha somut emarelerin oluşmasını bekleyecek uluslararası kamuoyu bu süreçte” diye konuştu.
Rusya ve Çin’in de bölgeden beklentilerinin olduğunu anlatan Pekin, “Aslında yaşananlardan stratejik olarak baktığınızda Rusya biraz rahatladı sonucu çıkarabilirsiniz. En azından ABD’nin ilgisi Asya Pasifik bölgesine daha çok kaydı ve Ortadoğu’da daha çok enerji harcıyor. Çin ile Asya Pasifik Ekonomik İş Birliği görüşmeleri gerçekleştirdiler. Ukrayna’dan daha ziyade bu iki bölgeyi düşünüyorlar şu anda. Bu Rusya açısından rahatlatıcı bir durum oluşturuyor. Çin’in bir yol kuşak projesi açısından da bölge önemli. ABD’nin bu şartlar içinde olması onlar açısından da stratejik anlamda bir avantaj sağlıyor. Bu şartları dikkate aldığımızda denklem daha farklı bir boyut kazanıyor. Rusya özellikle taraf olmayan bir diplomatik dil kullanıyor, Rusya kendi ülkesi içindeki Müslüman grupların durumunu düşünüyor. Müslüman grupların sayısı fazla, kendi ülkesi içinde sorun çıksın istemiyor. Bunlar basit süreçler değil. Farklı beklentiler farklı durumları da beraberinde getiriyor” diye konuştu.
İsrail- İran savaşı durumunda da farklı bir ortamın ortaya çıkacağını ifade eden Pekin, şunları belirtti:
“İsrail- İran savaşı olduğu takdirde farklı bir durum yaşayacağız. Burada İran kendisine bağlı güçleri belli bir noktada toplayacak. Özellikle Suriye’deki kendisine bağlı güçler Lübnan başta olmak üzere belli noktalarda toplanırsa bu boşluğu kim dolduracak? Radikal grupların bu boşluğu doldurması ihtimal, bu durumda sorun daha farklı bir noktaya kayabilir. Rusya İran’a silah satıyor, karşılığında kamikaze dronları satın alıyor. Bölgedeki ülkelerin hepsinin birbiriyle bir şekilde irtibatı var ve bu irtibatta taşlar oynadığı zaman daha çok sorunlu bir durum ortaya çıkabiliyor. Buna Meksika Çıkmazı ismini veriyorlar. Yani herkes birbirine karşı yok edici bir unsur. Biri yok etme konusunda adım attı mı tüm ülkeler yok olabilir. Karmaşık bir süreç. Öte yandan Hamas temsilcileri, İran Dışişleri Bakan yardımcısı, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı bir araya geliyor. Bu toplantılarda neler konuşuldu ya da ne sözler verildi bu da önem kazanıyor. Türkiye tüm yaşananların içerisinde dikkatli olmaya özen gösteriyor. Sadece tek boyutlu değil, tüm bölgeyi hatta küresel bir politikayı dikkate alarak ilerlemek istiyor. Yaşanan gelişmelerden bu sonucu çıkarıyoruz. Ayrıca Türkiye ABD ilişkileri var bu süreci etkileyebilecek ve bu ilişkiler de tek bir başlık değil, birçok başlık var. Çözülmesi gereken sorunlar var Türkiye bunları da dikkate alarak hareket ediyor. Tüm bunların sonunda oluşan tablo dengelerin hassasiyetle korunmasının bölge açısından hatta küresel ölçekte ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”