Siyaset denince akla genellikle yüksek perdeden konuşmalar, tartışmalar, rekabet ve ayrışmalar gelir. Meclis kürsüsünden yükselen sözler, sosyal medya hesaplarından paylaşılan mesajlar, kameralar önünde verilen sert yanıtlar…
Ama hayatın bazen en sade gerçekleri, bu gürültüyü susturur. Ve biz o zaman fark ederiz: Siyasi liderler de ağlar.
Geçtiğimiz gün Manisa’dan gelen acı haber, yalnızca bir şehrin değil, bir ülkenin yüreğine oturdu. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı’nın vefatı, sadece bir kamu görevini değil; bir dostu, bir hemşeriyi, bir yol arkadaşını yitirmek demekti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel için bu kayıp her şeyden önce kişiseldi. Aynı topraklarda büyümüş, aynı idealler için mücadele etmiş, aynı hayallerin peşinden gitmişlerdi. Özel’in cenazede gözyaşlarını tutamaması, onun bir lider olarak değil, bir insan olarak konuştuğunu gösterdi. Çünkü yas, bizi eşitler.
Parti rozetlerini, ideolojik ayrılıkları, kürsü kavgalarını siler. Geride sadece insan kalır. Ve bu kez, bu acı tüm siyasi yelpazeyi ortak bir zeminde buluşturdu.
Birbirine en zıt cephelerdeki liderler bile, aynı cümlelerle baş sağlığı diledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum” diyerek.
İzmir’de Sağlıkta Bir Nefes: Zübeyde Hanım’da Başkent Kalitesi
Geçtiğimiz hafta sonu, Ankara’nın yoğun ve zaman zaman bunaltıcı havasından sıyrılıp kendimizi Ege’nin incisi İzmir’de bulduk. Ancak bu ziyaret sadece bir kaçamak değildi; aynı zamanda sağlıkta kaliteyi yerinde görmek, Türkiye’nin sağlık alanındaki gurur kaynaklarından biri olan Başkent Üniversitesi İzmir Zübeyde Hanım Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni yakından tanımak için anlamlı bir yolculuktu.
İzmir’in güzel sabahına, bu merkezde görev yapan fedakâr sağlık çalışanlarının güler yüzü ve özverisiyle başladık. Özellikle Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Gülay hocamız ve ekibiyle tanışmak, bizlere sadece mesleki değil, insani değerler açısından da unutulmaz bir deneyim yaşattı. Hastalarla birebir konuşarak memnuniyet düzeylerini öğrenme şansı bulduk. Anlattıkları, bir hastaneden fazlasını ifade ediyordu: Şefkatin, bilimin ve tecrübenin buluştuğu bir yaşam merkezi…
Ve elbette, bu başarının mimarları arasında sadece İzmir’de değil, Türkiye’nin dört bir yanında sağlık reformlarına öncülük eden bir isim öne çıkıyor: Prof. Dr. Mehmet Haberal. O, böbrek ve karaciğer nakli gibi hayati alanlarda sadece ülkemizde değil, dünyada da saygı gören bir bilim insanı. Kardeşi, Sağlık Koordinatörü Prof. Dr. Ali Haberal ile birlikte Konya’dan Alanya’ya, Ankara’dan Adana’ya kadar uzanan sağlık zinciriyle yüz binlerce insana umut oldular, olmaya da devam ediyorlar.
İzmir’de üç hastanesiyle, tüm branşlarda verdiği kapsamlı sağlık hizmetiyle Zübeyde Hanım Uygulama ve Araştırma Merkezi, artık sadece bir sağlık kuruluşu değil; bir güven kaynağı, bir iyileşme adası. 50 yılı aşkın tecrübesiyle, günün her saati İzmirli vatandaşlara hizmet veren bu merkez, Prof. Dr. Hüseyin Gülay’ın önderliğinde adeta derman dağıtıyor.
Kuşkusuz, sağlık alanında böyle bir sistemin sürdürülebilir kılınması, yalnızca tıbbi başarılarla değil; insanı önceleyen bir anlayışla mümkün. Ve işte bu anlayış, İzmir’de filiz vermiş, meyveye durmuş. Bu şehrin sağlık haritasında parlayan yıldızlardan biri artık hiç şüphesiz Zübeyde Hanım Hastanesi.
Ankara’dan İzmir’e uzanan bu yolculuk, bize bir kez daha gösterdi ki; iyi yönetilen, bilimle yoğrulmuş, insana dokunan her hizmet, bir şehirde değil, bir ülkede yankı bulur.
Başkent’in bilgisi, İzmir’in sıcaklığıyla buluşunca, ortaya çıkan şey sadece sağlık değil; aynı zamanda umut oluyor…
