Destek almak zayıflık değil, gücün ve iradenin göstergesidir

Toplumsal önyargıların bireylerin özgüvenini kırdığını vurgulayan Tetik, ‘Destek almak zayıflık değil, yaşam kalitesini yükseltmenin ilk adımıdır’ diyor. Toplumsal yaşamda hâlâ süregelen en sinsi önyargılardan biri, yardım istemenin zayıflık olarak algılanmasıdır. Oysa bu yaklaşım, insanın gelişimini yavaşlatan, bireysel dönüşümü sekteye uğratan, özellikle engelli bireylerin yaşamlarını doğrudan etkileyen zararlı bir kabuldür. Engelli bireyler için profesyonel destek almak; bir eksiklik değil, aksine bağımsız ve nitelikli bir yaşam kurma yolculuğunun vazgeçilmez başlangıcıdır. Rehabilitasyon bu sürecin kalbidir: Yalnızca tıbbi bir müdahale değil, aynı zamanda bireyin kendini yeniden yapılandırma sürecidir.
REHABİLİTASYON BİR YOLCULUKTUR: HERKESİN ROTASI FARKLIDIR
Her bireyin ihtiyaçları farklıdır ve bu farklılıklar, rehabilitasyonun içeriğine doğrudan yansır. Üsküdar Üniversitesi’nden Öğr. Gör. Gönül Kil Tetik’in de vurguladığı gibi, bu süreç çok boyutlu bir değerlendirme ile başlar: Fiziksel kapasite, nörolojik ve ortopedik bulgular, psikolojik durum, sosyal çevre, eğitim geçmişi… Tüm bu faktörler bir araya getirilerek bireye özel, dinamik bir rehabilitasyon planı hazırlanır.
Bu plan, yalnızca hekimlerle sınırlı değildir. Fizyoterapist, ergoterapist, psikolog, özel eğitim uzmanı, sosyal hizmet uzmanı, gerektiğinde dil terapisti ve diyetisyen… Her biri bu sürecin eşit paydaşıdır. Çünkü bir bireyin yeniden ayağa kalkabilmesi, ancak bu disiplinler arası güçlü işbirliği ile mümkün olabilir.
FİZİKSEL VE ZİHİNSEL DESTEK: AMACA GÖRE AYRIŞAN YAKLAŞIMLAR
Fiziksel engeller için uygulanan rehabilitasyon, bedenin işlevlerini yeniden kazandırmayı ve hareket özgürlüğünü artırmayı hedeflerken; zihinsel engellerde odak noktası bilişsel gelişim, iletişim becerileri ve sosyal uyumdur. Bu nedenle kullanılan araçlar, teknikler ve sürecin hedefleri birbirinden belirgin şekilde farklılaşır. Ancak ortak amaç aynıdır: Kişinin potansiyelini en üst seviyeye taşıyarak yaşama tutunmasını sağlamak.
ERKEN MÜDAHALE, YAŞAMIN KALİTESİNİ BELİRLER
Özellikle çocuklarda rehabilitasyonun zamanında başlatılması hayati önem taşır. Gelişimsel bozukluklar, motor beceri eksiklikleri ya da duyusal sorunların erken teşhisi ve doğru terapilerle desteklenmesi; çocukların hem bugünkü gelişimini hem de yetişkinlik dönemindeki yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Bu nedenle ailelere ve eğitimcilere düşen sorumluluk büyüktür.
HAYATI ÖĞRETEN REHABİLİTASYON
Rehabilitasyon yalnızca sağlıkla ilgili değildir; aynı zamanda yaşam becerilerinin yeniden kazanılmasıdır. Kişisel bakım, yemek yapma, temizlik gibi günlük rutinlerden; ulaşım kullanımı, alışveriş becerisi ve bütçe planlamasına kadar uzanan geniş bir yelpazede bireyler desteklenir. Hedef, yalnızca iyileşmek değil; kendi hayatını yöneten, bağımsız bireyler olmalarını sağlamaktır.
ÖNYARGILAR REHABİLİTASYONUN ÖNÜNDEKİ GERÇEK ENGEL
Maalesef bireylerin bu yolculuğa başlamasının önündeki en büyük bariyerlerden biri, toplumsal önyargılardır. Yardım istemenin ayıplanması, özellikle ruhsal rahatsızlıklarda dışlanma korkusu, bağımlı birey yaftası… Bu gibi kalıp yargılar bireyin özgüvenini kırmakla kalmaz, süreci de doğrudan sabote eder.
ÇÖZÜM: DOĞRU BİLGİLENDİRME VE HAK TEMELLİ YAKLAŞIM
Bu algıyı değiştirmek için yalnızca bireylerin değil, toplumun tüm paydaşlarının birlikte hareket etmesi gerekir. Eğitim kampanyaları, medya dilinin dönüştürülmesi, rehabilitasyon sürecinden başarıyla geçmiş bireylerin görünür kılınması ve destek gruplarının yaygınlaştırılması… Tüm bunlar, engelli bireyleri yalnızlaştıran değil; onları topluma dahil eden bir yaklaşımın temel taşlarıdır.