İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği saldırıları protesto etmek amacıyla Emekli Memur-Sen Ankara Melike Hatun Camii avlusunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Emekli Memur-Sen Başkanı Ali Küçükkösen, yaptığı açıklamada, “Gözü dönmüş İsrail canavarı; cami demeden, kilise demeden, okul demeden bombalıyor. Her şeyi bir yana bırakın; hastaneleri bombalıyor, ambülansları vuruyorlar. 200 binden fazla bina yerle bir oldu. Gazetecileri, doktorları, sağlık çalışanlarını, acil kurtarma ekiplerini, sivil insanları katlediyorlar. Kundaktaki bebekleri, sokaktaki çocuklar öldürüyorlar” dedi.
“Bugün Gazze’de yaşanan soykırımı lanetlemek, mazlumların sesi olmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz” diyen Başkan Küçükkösen, “Bugün, aynı zamanda Gazze’deki şanlı direnişe destek vermek için, insanlık için, insanlık onuru için bir aradayız. Bugün Filistin’deki işgalin, milyonlarca insanın kanı ve gözyaşı üzerine medeniyet kurulamayacağını, ülkelerin zenginliklerini gasp etmek üzere cennet inşa edilemeyeceğini, zorbalık ve zulümle sağlanan işgalin cennet değil cinnet getireceğini haykırmak için buradayız. Gazze Sağlık Bakanlığı, son açıklamasında ölü ve yaralı sayılarının sayılamayacak kadar çok olduğunu bildirdi. Binlerce kişi kayıp, binlercesi enkaz altında” diye konuştu.
7 Ekim’den bu yana Gazze’ye 30 bin ton bomba atıldığına dikkat çeken Küçükkösen, “Bu bombaların yıkım gücü İkinci Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan bombaların iki katı büyüklüğündedir. Gözü dönmüş İsrail canavarı; cami demeden, kilise demeden, okul demeden bombalıyor. Her şeyi bir yana bırakın; hastaneleri bombalıyor, ambülansları vuruyorlar. 200 binden fazla bina yerle bir oldu. Gazetecileri, doktorları, sağlık çalışanlarını, acil kurtarma ekiplerini, sivil insanları katlediyorlar. Kundaktaki bebekleri, sokaktaki çocuklar öldürüyorlar. İnsanlığın vicdanı olan halk kitleleri, İsrail’i destekleyen yöneticilere rağmen, gerçekleri haykırmak için sokaklara dökülüyor. İnsan selleri caddelere dolup taşıyor. Gazze dünyanın körleşmiş vicdanını, küllenmiş erdemini, bütün bir insanlığı diriltiyor. 40 gündür artık insanlık için her yer Filistin, her yer Gazze, her yer Kudüs’tür” ifadelerini kullandı.
Enerji havzalarını, enerji koridorlarını ele geçirmek için bugün Filistin’de, Gazze’de insanlık katlediliyor diyen Küçükkösen, “Eski sömürü düzeni aynı vahşetiyle yeniden canlandırılmak isteniyor. Yüz milyonlarca insanın katili emperyalist ülkeler; yeni bir sömürge düzeni kurmak için yeniden katliamlar, soykırımlar yapıyor. Bir yandan da meseleyi bir din savaşına dönüştürüyorlar. ABD dışişleri bakanı İsrail’e gidince ‘Ben buraya bir Dışişleri bakanı olarak değil bir Yahudi olarak geldim’ diyebiliyor. Netanyahu her gün muharref Tevrat’tan bölümler okuyarak bir din savaşı verdiğini ilan ediyor. Amerikan neo-conlar, Hristiyan Siyonistler, alçak evanjelistler salya akıtarak İsrail’i destekliyor. BM’nin kontrolündeki yerlere sığınmış binlerce insanı katlettiler. İnsanlara sığınacak yer bırakmadılar. Uluslararası toplum ve kurumlar üç maymunu oynuyor” dedi.
BM’nin birincil görevi sivillerin her durumda korunması, savaş suçlarının önlenmesi olduğunu söyleyen Küçükkösen, “Uluslararası Ceza Mahkemesinin birincil görevi savaş suçu işleyenleri cezalandırmaktır. BM güvenlik konseyinin birincil görevi dünyada güvenliği sağlamak, işgalleri engellemektir. Basının ilk ahlaki ilkesi gerçekleri yazmaktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün birincil amacı insanların sağlığa erişimini sağlamaktır. Avrupa Birliği’nin temel ilkesi demokrasi ve insan haklarına saygıdır. İslam İş birliği Teşkilatı’nın birincil görevi İslam dünyasının haklarını korumaktır. Ama belli ki Filistin söz konusu olunca, bu kurumlar birincil ilkelerini yok sayıyorlar. Belli ki kuruluş metinlerindeki insan, hak ve koruma kavramı Filistinlileri kapsamıyor. Belli ki Filistinlilere soykırım yapmak savaş suçu kapsamına girmiyor. Belli ki Filistinli çocukların hayatı bir değer ifade etmiyor. Biz bu ikiyüzlülüğü, bu küresel riyakârlığı reddediyoruz. Biz bu çifte standarda hayır diyoruz” ifadelerine yer verdi.