15 Kasım 2023’de Istanbul Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen IAAF İstanbul Art Fair’deyim. İki dönem, dört yıldan beri Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürdüğüm Rekreasyon Derneği’nin değerli üye sanatçılarından Aynur Yıldırım, Alev Demirkesen, Fevziye Özmen, Ramise Bayramoğlu, Süreyya Oskay, Beyza Bayraktaroğlu, Nur Ulubil, Zuhal Vatandost, Semahat Çin, Feriha Aldoğan, İclal Vatandost, Asuman Türkkan eserleriyle; Sosyal Toplum Projesi olarak destek verdiğimiz Sanatta Engel Yok Vakfı’nın standında yer alıyoruz. Sosyal Toplum Projesi olarak destek verdiğimiz Sanatta Engel Yok standında ben de özel olarak yaptığım bir eserimi sergiliyorum.
VİP açılışının heyecanıyla, ziyaretçilerimi karşılıyor; bir yandan da karışık olarak, iç içe kurulumu yapılan sergi eserlerinin yerini düzeltmeye gayret ediyorum. Canım çok sıkılıyor. Organizasyonuna zaman ve emek verdiğim etkinliğin ilk gün olumsuzluklarına cevap vermeye, çalışıyor, tabiri caizse burnumdan soluyorum. İçine düşürüldüğüm çaresizlikle baş etmeye çalışırken, birkaç saatin sonunda daralıyor ve kendimi üst kata atıyorum.
Muhteşem bir fuar… Görüyorum ki Antika obje ve eşyalar, klasik, modern ve çağdaş döneme ait yerli ve yabancı sanatçıların birbirinden değerli eserleri, 50 galeri, 30 antika firması, 10 mücevher firması, dünyanın dört bir yanından gelen 750 sanatçı ve 4000’e yakın yerli ve yabancı sanat eseriyle objeler, sayısız değerli saat ve mücevherler, Istanbul Art Fair 2023’te bir arada sergileniyor.
Standları doyasıya dolaşırken; Cumhuriyet’in ilk kadın ressamlarından olan Hale Asaf’ın bulunan kayıp eserlerinin ilk kez sergilendiği stantla karşılaşıyorum. 36 değerli eserle fuarın en önemli sergilerinden biri bence. Eserleri ilgiyle izlerken Sanat Danışmanı Duygu Günkut Atbaş’la tanışıyorum.
Cumhuriyet’in ilk Türk kadın ressamlarından Hale Asaf’ın uzun senelerdir Paris’te olan kayıp eserlerinin Sanat Danışmanı Duygu Günkut Atbaş ve Koleksiyoner Köksal Kızılca işbirliğiyle gün yüzüne çıkartıldığını öğreniyorum. Hale Asaf’ın Paris’te bulunduğu yıllarda imza attığı tablolar Lütfi Kırdar Sergi Salonu’nda karşımdalar.
Hale Asaf, taktirle takip ettiğim, 1938 yılında henüz 32 yaşındayken yaşamını yitiren, Osmanlı’nın son yılları ve Yeni Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaptığı resimlerle adından söz ettiren çok değerli bir kadın. İlk defa Hale Asaf’ın 36 eseri bir arada sergileniyor.Ve tabi bu kolay olmuyor. Asaf’ın çalışmalarına uzun seneler boyunca ulaşılamıyor, eserlerin büyük bir kısmı kayboluyor. Olanları da aile ortaya çıkarmıyor.
Sanat Danışmanı Duygu Günkut Atbaş ve Koleksiyoner Köksal Kızılca, sanatçı Hale Asaf’ın 37 eserini Paris’te gün yüzüne çıkartmayı başarıyorlar ve büyük bir titizlikle tabloları Türkiye’ye getiriyorlar. Sanatçının uzun süredir kayıp olan 36 eseri önümde ve biliyorum ki fuar bittiğinde Türkiye’nin önemli koleksiyonlarında yerlerini almış olacaklar. Ben oradayken ‘’Bahçede havuz ve kediler’’ Peysaj’ı sahibini buluyor.
Türkiye nin ilk kadın ressamı, Güzel Sanatlar Akademisinin ilk kadın profesörü Mihri Hanım, Hale Asaf’ın teyzesidir. Asaf’ın resim sanatına ilgisi, teyzesinin resim çalışmalarını seyretmesiyle oluşur. Mihri Hanımın bulunan bazı eski mektuplarında, sonraları yeğeninin bu meslekten vazgeçmesini tekrar tekrar tavsiye ettiği görülür.
Asaf’ın, son erkek arkadaşı Antonio Aniante adında bir İtalyan yazarıdır.Vatanından sürgün edilen Aniante ile Hale’yi Paris’te tanışırlar. Antonio Aniante Hale’ye olan sevgisi yüzünden, Türk inkılâbı üzerinde geniş incelemelere yıllarını vererek, Fransızca olarak yayınladığı «Mustafa Kemal» adlı kitabını Hale’ye ithaf eder.
Küçük yaşta hastalanan, 5 yaşındayken ciğerlerinde oluşan kistler ameliyatla alınan sanatçı hayatının büyük bir kısmında bu hastalıkla savaşmak zorunda kalır. 1921’de hastalığı nükseder ve tek göğsü alınır. 1931’de Paris’te gözlerinden ameliyat olur. Hale Asaf ilk sergisini açacağı hafta Paris’te karaciğer kanseri sebebiyle yaşama veda eder.
Zonaro’nun, Namık İsmail’in öğrencisi, Berlin Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisi, Kız Güzel Sanatlar Akademisi’nin ilk yöneticisi, Hale Asaf hanımefendinin hastalık ve çaresizliklerle yaşamını sürdürürken kağıt üzerine çizdiği, boyadığı eserlerine bakıyorum.
Bir Cumhuriyet Kadını’nın kısacık yaşamında kadın ressam olarak uğradığı haksızlıklara rağmen cesaretle tek başına yurtiçi ve dışında gencecikken, bağımsızlığını oluşturmak için verdiği sanat savaşını son derece değerli buluyor ve önünde saygıyla eğiliyorum.