Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna bağlı Büro-İş Sendikası memur ve emeklilere verilen zamları protesto etti. Memurun ve emeklinin geçinme şansı kalmadığını söyleyen Büro-İş Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, taleplerini sıraladı. Haklı taleplerinin yerine getirilmesi için tüm memur ve emeklileri demokratik yollarla protesto etmeye davet etti.
Bölücü terör örgütü PKK tarafından İzmir Adliyesine saldırıda şehit edilen Polis Memuru Fethi Sekin ve Büro İş sendikası üyesi mübaşir Musa Can’ın katledilişinin 7. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Büro- İş Genel Başkanı Alay Hamzaçebi “Şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz. Bu hainliği, alçaklığı ve kalleşliği unutmadık unutturmayacağız” diyerek terörü lanetledi.
Hükümet, TÜİK’in uydurulmuş enflasyon oranları ile memurun, emeklinin canına okumaya devam ettiğini söyleyen Hamzaçebi, “TÜİK, Aralık ayı enflasyonunu yüzde 2,93, yıllık yüzde 64,77 olduğunu açıkladı. ENAG ise, aylık yüzde 4,12 yıllıkta yüzde 127,21 açıklamış bulunmaktadır. Bize göre de gerçek oranlar ENAG’ın açıkladığı rakamlardır. Geçenlerde asgari ücretin yüzde 49 artışla 17 bin 2 lira olarak açıklanmasıyla her şeye en az yüzde 49 zam geldi. Marketlerin o gece sabaha kadar mesai yaptırıp etiketleri değiştirdiğini hatta bu iş için özel personel çalıştırdıklarını hepimiz biliyoruz. Marketler zamları yaparken biz aynı maaşları almaya devam ediyoruz. Konfederasyonumuz Birleşik kamu-İş’in 2023 Aralık ayı hesaplamalarına göre açlık sınırı 17 bine, yoksulluk sınırı ise 47 bine dayanmış. Bu ülkede okula aç giden çocuklar var, geçinemediğinden intihar eden aileler var. Ankara da son bir yılda çok sayıda genç geleceksizlikten intihar etti. Peki memur? Memur karnını doyuramıyor, kirasını ödeyemiyor, kısacası geçinemiyor. Bu yüzden emekli de olamıyor, emekli olanların durumu ise çok daha vahim. Memurun bu ay İstanbul’da ödeyeceği yemek fiyatı 21 lira 50 kuruştan 56 lira 10 kuruşa yükseltilmiş. Demek oluyor ki yemek ücretleri yüzde 160 artırılmış. Bu zammı yapan devletin kurumu olan İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’dır. Memurun maaşına yüzde kaç zam yaptınız da yemeğini yüzde 160 artırıyorsunuz” diye konuştu.
Türkiye’de vergi yükü tabana yayılmamış, emekçinin sırtına yüklenmiş durumda diyen Hamzaçebi, “Gerek emekliler, gerekse emekliler ile çalışanlar arasındaki maaş artış oranı farklılıklarının giderilmesi gerekiyor. Markete, pazara gidince emekli veya çalışan, ekmeğe, domatese, ya da elektriğe doğalgaza farklı ücret mi ödüyor? Elbette hayır. 2001 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katı iken bugün asgari ücretin 3’te ikisi olmuş. Emekliye seyyanen zam yapılarak en düşük emekli kök maaşı 25 bin 500-TL’ye yükseltilmelidir” dedi.
Basın aracılığıyla taleplerini iktidara duyurmak istediklerini belirten Hamzaçebi, “Öncelikle Türkiye’de bir yargı krizi, bulunmaktadır. Laik, Demokratik Cumhuriyetimiz, Anayasal düzen tehdit altındadır. Eğer bunlar olmazsa şimdi sayacağımız taleplerimizin hiçbir anlamı ve karşılığı kalmayacaktır. Emekçi, emeğinin hakkı alamayacaktır. Bugünkü yoksulluğun, sefaletin, haksızlığın sebebi Cumhuriyetin ayaklar altına alınmasıdır. Bütün yurttaşlarımızı Cumhuriyetimize, Demokrasimize, Anayasamıza sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi ve taleplerini şöyle sıraladı:
“En düşük emekli maaşı 25 bin 500 lira olmalı. En düşük memur maaşı yoksulluk sınırının üzerinde olmalı. İlk olarak 8 bin 77 lira olarak verilen ve maaş artış oranı ile 12 bin 55 lira olacak seyyanen zam başta olmak üzere bütün ek ödeme ve tazminatlar emekli keseneğine sayılmalı. 3600 Ek Gösterge bütün birinci dereceye gelmiş memurlara emsallerine veriliş tarihi itibariyle geriye dönük olarak verilmeli. Maaşlarımız reel enflasyon üzerinden aylık ve refah payı eklenerek ödenmeli. En düşük memur maaşı 22 bin lira olacak dendi; oysa 20 bin 300 lira ödendi. Fark geçmişe dönük faiziyle birlikte ödenmeli. Cumhurbaşkanı tarafından genel seçim öncesi söz verilen ısrarla ve haklı şekilde talep ettiğimiz mülakatlar kaldırılmalıdır. Ne kadar haklı olduğumuz, Adalet Bakanı Yardımcısının özgür basın tarafından suçüstü yakalanması ile ispatlanmış oldu. Ve bu suç, adaleti sağlaması gereken Adalet Bakanlığı’nda yapılıyor. Biz kime güveneceğiz peki? Hakkımızı nere de arayacağız? Adalet Bakanlığı, şu anda devam eden en son yapılan Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği yazılı sınavını kazanan adayların mülakatlarında torpil ve haksızlık yapılmadığını ispat etmek zorundadır. Bunun için sıralama en yüksek puan alan adaydan başlayarak yapılmalıdır. Elektrik, doğalgaz, köprüler, tüneller, otoyollar, eğitim ve hastaneler devletleştirilmeli.”
Tüm çalışanları ve emeklileri haklarını alabilmek için örgütlü mücadeleye davet eden Hamzaçebi son olarak şunları kaydetti:
“Refahta değil, en düşük maaşta, sefalette, yoksullukta eşitleme yapılıyor. TÜİK’in uydurulmuş enflasyon oranlarını ve buna göre belirlenen maaş artış zamlarını kabul etmiyoruz. Bu maaş artışları ve yaşam şartları emekçiyi diri diri mezara gömecek politikalardır. İstedikleri sırtımıza yükledikleri zamlarla beraber sessiz sedasız mezara girmemiz. Bir kere daha ilan ediyoruz. Kamu emekçileri olarak bu sefil yaşam koşullarını kabul etmiyoruz. Hakkımızı alana kadar emeğimiz mücadele etmeye devam edeceğiz. Bütün emekçileri, emeklileri örgütlü olarak mücadele etmeye çağırıyoruz.”