Ankara’da, Atatürk Spor Salonunda 29 Eylül akşamı Neşet Ertaş’ı Anma Programı yapıldı.
Kırşehirliler Vakfı Neşet Ertaş’ın 11. ölüm yıl dönümü münasebetiyle düzenlemiş. Biz de bu programın davetlisiydik. 4500 kişilik salonda hemen hemen her yer doldu. Merdivenler bile insan doluydu.
Emrği geçen hetkese teşekkür ederiz. Bu programdan esinlenerek bu yaxıda rahmetli Neşet Ertaş’ın sanatı ile ilgili bazı düşüncelerimi aktarmak istiyoruz.
Bilindiği gibi Neşet Ertaş‘a “Bozkırın Tezenesi” denir. Yani Anadolu bozkırının gönül tellerine vurarak onun hüznünü, coşkusunu, türküsünü ortaya çıkaran mızrap anlamına.. Gerçekten orta Anadolunun duygusunu, düşüncesini, sevincini, kederini türkülerinde çok iyi yansıtmış ve bunu Türkiye’den yola çıkarak, Türk’ün yaşadığı her coğrafyaya yaymış bir sanatçıdır. Çok güzel türküleri, çok güzel deyişleri vardır. Bir sazı ve sesi dünyalara bedeldir. Dünyanın en büyük orkestrasını getirseniz, onun bir tek sazıyla çaldığı “Zahidem” türküsünün verdiği zevki almanız bence pek mümkün olmaz.
Türk halk müziğine çok şey vermiştir. Türk halk müziğini çok zenginleştirmiştir.
Hep onun türküleriyle iç içe olduğumuz için bunun pek farkında olamıyoruz. Şu türküleri bir hatırlayalım: Neredesin Sen, Yalan Dünya, Ahirim Sensin, Gönül Dağı, Zahidem, Doyulur mu doyulur mu, Niye Çattin Kaşlarını, Çiçek Dağı, Gönül Dağı, Zülüf Dökülmüs Yüze, Kendim Ettim Kendim Buldum, Yazımı Kışa Çevirdin,Kurusa Fidanım …
Neşet Ertaş bunlar gibi unutulmaz bozlak ve türkülere imza atmış, bu türküleri başka müzisyenler de sıkça seslendirmiştir.
Neşet Ertaş Türk Halk Müziği’nin ve abdallık geleneğinin en önde gelen temsilcilerindendir.
Anadolu Abdal kültürü ile ilgili çalışmaları olan yazar Adnan Yılmaz, Neşet Ertaş’ın Anadolu’nun asırlardır birikmiş müzik kültürünün halka aktarılmasına öncülük eden bir geleneğin en büyük temsilcisi olduğunu belirtiyor.
O, 20. yüzyılın en büyük halk ozanlarından biridir.
Neşet Ertaş’ın türkülerini çıkarın Türk halk müziği fakirleşir. Neşet Ertaş, Türk halk müziğini yaygınlaştırmış ve Türk toplumuna sevdirmiş bir sanatçıdır. Mütevaziliği, insanlığı ayrı bir inceleme konusudur. Ben aklıma gelen Türk halk müziğine katkılarından bahsediyorum. Türk halk müziğinde Muzaffer Sarısözen, Nida Tüfekçi neler yapmış, neler sağlamış, neler getirmişse; türküleri radyolardan, televizyonlardan insanımıza nasıl sevdirmişlerse Neşet Ertaş da devletin imkanları olmadan, şahsi kabiliyeti ve büyük çabasıyla aynı şeyleri yapıp devam ettiren birkaç sanatçının en başta gelenidir. Bu gibi sanatçılar örnek olarak Aşık Veysel’i ve son zamanlarda kaybettiğimiz Mahzuni Şerif‘i de verebiliriz.
Neşet Ertaş’ın kıymeti sağlığında hem bilindi hem bilinmedi. Bilindi, türküleriyle kendini bütün Türkiye’ye tanıttı. Türküleri i halkımıza, milletimize sevdirdi. Ama Türkiye’de sosyal olaylar o kadar çabuk değişiyor ki, bir ara unutulmuşluğa itildi. Geçim sıkıntısı sebebiyle yurtdışına, Almanya’ya gitmek zorunda kaldı. 1970’lerin sonunda Almanya’yada işçi olan ağabeyinin yanına gitti. 2000’li yıllara kadar burada yaşadı. Burada düğünlerde şarkı söyledi ve bir sanat okulunda saz dersleri verdi. Ama bunlar grçiöşni sağlamak içindi. Aktif olarak müzikle ilgilenmedi.
Ancak 2000 yılında yeniden Türkiye’ye gelmiştir. Dönüşünde, yine bir halk müziği sanatçısı olan Bayram Bilge Toker kardeşimizin şahsi çabaları çok fazladır. Bu dönüşünde Türkiye’deki eski şöhretinin daha da ilerisine geçmeyi başarmış ve bu şekilde de Türk halk müziğine yine çok şeyler kazandırmış bir sanatçıdır.
25 Eylül 2012’de vefat eden sanatçımızın ruhu şad, mekânı cennet olsun…