Uzmanlar, ileri tarım teknolojileri ve yenilenebilir enerjinin kullanımının artmasıyla tarımda enerji verimliliğinin artacağını, bunun da hem ekonomik hem de çevresel katkılar sağlayacağını belirtiyor.
TÜİK’in 1990-2021 Sera Gazı Emisyon Envanterinde yer alan bilgilere göre Türkiye’nin 2021’deki toplam sera gazı emisyonu 564,4 milyon ton karbondioksit eş değeri olarak hesaplandı. Toplam sera gazı emisyonlarında en büyük payı yüzde 71,3 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken bunu yüzde 13,3 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 12,8 ile tarım ve yüzde 2,6 ile atık sektörü takip etti.
Tarım sektöründeki emisyonlar 1990’dan bu yana yüzde 56,5 artarak 72,1 milyon ton karbondioksit eş değerine ulaşırken bu rakamın azaltılmasında enerji verimliliği büyük önem taşıyor.
İleri tarım teknolojilerinin tarımda enerji verimliliğine katkısıyla ilgili soruları yanıtlayan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Tarımsal Enerji Sistemleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Türkan Aktaş, enerji verimliliğini artırabilmek için önemli faktörlerden birinin, tarımsal faaliyetlerin enerji talepleriyle uyumlu bir şekilde doğru bir zamanlama ve planlamayla mevsimsel değişikliklere göre optimize edilmesi olduğunu söyledi.
Aktaş, konut, sanayi ya da ulaştırmadaki enerji kullanımıyla kıyaslandığında tarımdaki enerji ve elektrik tüketiminin payının düşük olduğunu fakat hem tarım makinelerinin imalatında hem de pestisit, tohumluk, gübre gibi tarımsal girdilerin üretiminde harcanan enerjinin sanayi değil de tarım başlığı altında değerlendirilmesi durumunda bu oranın artacağını kaydetti.
Tarım takvimine dayalı hasat enerji verimliliği sağlıyorTarımda kullanılan enerjinin en çok tarım makinelerinde, seraları ısıtma ve soğutma süreçlerinde, gübre ve ilaçlama uygulamalarında harcandığı bilgisini veren Aktaş, “Gerek hasatta, gerek hasat sonrası işlemlerde yoğun bir şekilde enerji tüketimi oluyor. Bu hasat sonrası işlemleri de enerji tüketimi açısından ele alıyoruz. Kurutma, temizleme, paketleme, depolama işlemleri enerji tüketiminin önemli kısmını oluşturan bileşenlerdendir.” dedi.
Enerji verimli seraların ve tarım makinelerinin kullanılması ve bu makinelerin kullanım süresince düzenli olarak bakım ve onarımının yapılmasıyla optimum performans sağlanabileceğini dile getiren Aktaş, tarımsal üretim sırasında ortaya çıkan atıkların enerji olarak değerlendirilmesinin de hem enerji verimliliği hem de etkili bir atık yönetimi sağlayacağını ifade etti.
Akıllı tarım araçları ve robotların kullanımıyla iş verimini ve kalitesini artırmanın mümkün olduğuna değinen Aktaş, “Traktörleri, biçerdöverleri, diğer tarım makinelerini yüksek enerji verimli olarak kullanmak, otomatik tarım robotlarını, hassas tarım uygulamalarını ve dronları gerekiyorsa birbiriyle entegre ederek kullanmak önemli.” diye konuştu.
Tarımda harcanan enerjinin yüzde 80’in üzerinde fosil yakıtlardan yüzde 10’un üzerinde ise yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiğini vurgulayan Aktaş, şöyle devam etti:
“Tarımda özellikle güneş, rüzgar ve biyokütle enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmaya başlandı. Bunların kullanım oranlarının artırılması tarımsal üretimde harcanacak elektrik tüketimini azaltacaktır. Teknolojinin yanı sıra tarım takvimine dayalı olarak optimum hasat zamanlamasının yapılması da önemli bir faktör. Zararlılarla mücadelede kimyasal ilaçlar yerine biyolojik mücadele yöntemlerinin, kimyasal gübreler yerine organik gübrelerin, depolama ve soğutma yapılırken enerji verimli soğutma sistemlerinin kullanılması, ürün işleme yöntemlerinin iyileştirilmesi ve atık ısıdan yararlanılması da enerji verimliliğine katkı sağlayacaktır.”
“1 kilo domatesi üretmek için 50 ila 180 litre su tüketiyoruz”Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Dayıoğlu, tarımsal üretimin kontrol edilmezse kirli bir üretim olabileceğini bu nedenle üretim süreçlerinde çevre teknolojilerinin kullanılması gerektiğini belirtti.
Küresel su çevriminin yüzde 70’inin, enerji kaynaklarının ise yüzde 30’unun tarımsal gıda üretiminde harcandığını aktaran Dayıoğlu, “1 kilo domatesi üretmek için 50 ila 180 litre su, 60-95 megajul enerji tüketiyoruz, atmosfere de bir de 1- 4 kilogram karbondioksit bırakıyoruz. Toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 21-37 kadarının gıda üretim süreçlerinden kaynaklandığı düşünüldüğünde bu miktarları azaltmak için akıllı tarım teknolojilerinin kullanılması önem taşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Dayıoğlu, sanayi ve tarımı enerji hatları üzerine inşa ederek, tarımsal enerji koridoru üzerinde güneş, jeotermal, biyokütle ve rüzgar gibi yenilenebilir enerjilerle doğal gaz gibi konvansiyonel enerji kaynakları entegre edildiğinde ısıtma, soğutma ve elektriği bir arada üreten ve tüketen verimli teknolojiler sağlanabileceğini bildirdi.
“Enerji tarım köyleri oluşturabiliriz”Tarıma dayalı enerji projeleri yapılabileceğinden bahseden Dayıoğlu, “Enerji tarım köyleri oluşturabiliriz. Yani şehircilik bakımından düşündüğümüzde hem enerji üreten, hem tarım yapılan enerji ve tarım köylerini kent köyü kapsamında oluşturabiliriz. Burada tabii Türkiye’deki nüfus yoğunluğunun dağıtılması ve istihdam olanaklarının sağlanması gerekiyor. Çok yönlü düşündüğümüzde planlanacak çok büyük fırsatlar var.” sözlerini sarf etti.
Dayıoğlu, son yıllarda ülkede katma değeri çok yüksek olan yaban mersini üretimi yapıldığını anlatarak, “Burada alt tarafta yaban mersini üretirken üzerinde fotovoltaik panel kullanarak enerji üretebilirsiniz dolayısıyla kendi enerjisini üreten hatta bunu devlete satan ve diğer enerji kalemlerinden düşebilen bir tarımsal üretim süreci planlanabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.