Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye-Yunanistan ilişkileri hakkında “Birbirimiz hakkında başkalarıyla değil, birbirimizle konuşmalıyız. Böylesi bir anlayış, birbirimizin hassasiyetleri ve temel çıkarlarına saygı ve güvenin oluşmasına yardımcı olur.” ifadelerini kullandı.
Altun, Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Ta Nea’nın Türkiye-Yunanistan ilişkileri ve İsrail’in Filistin’e düzenlediği saldırılarla ilgili sorularını yanıtladı.
Gerginliğin hiçbir tarafa faydası olmadığını vurgulayan Altun, Türkiye ve Yunanistan’ın uzun zamandır süregelen ve çoğu birbiri ile ilgili karmaşık sorunlarla karşı karşıya olduğuna işaret etti.
Altun, “Ancak bunları (meseleleri) gelecek nesillerin yararına çözebiliriz. Her iki taraf da çocuklarımıza Atatürk ve Venizelos döneminde olduğu gibi iyi komşuluk ilişkileri borçluyuz. Onların el sıkışması gelecek için atılmış büyük bir adımdı. Bu adımları sürdürmeliyiz. Ülkelerimiz aynı ittifakın içinde ve bugün çok daha iyi şartlara sahibiz. Ortak zorluklarımız da var.” diye konuştu.
Bu nedenle iki ülke arasındaki diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğini belirten Altun, “Birbirimiz hakkında başkalarıyla değil, birbirimizle konuşmalıyız. Böylesi bir anlayış, birbirimizin hassasiyetleri ve temel çıkarlarına saygı ve güvenin oluşmasına yardımcı olur.” dedi.
Altun, Türkiye ve Yunanistan arasında şeffaflık, öngörülebilirlik, iyi komşuluk anlayışı ne kadar çok olursa iki ülkenin de aralarındaki anlaşmazlıkları çözmek için daha geniş bir alana sahip olacağını kaydetti.
“Çözüm ararken, gerginliği artıracak söylemlerden uzak durulması önemli”Türkiye ve Yunanistan arasındaki meselelerin çözümü için karşılıklı güven, çaba, samimiyet ve yapıcı bir diyalog ile sabra ihtiyaç olduğunu vurgulayan Altun, “Çözüm ararken, gerginliği artıracak söylemlerden uzak durulması önemli. Siyasiler medyanın dikkatini çeken kışkırtıcı söylemlerden kaçınmalıdır.” dedi.
Altun, Yunan medyasına bakıldığında, Türkiye hakkında gerçekleri yansıtmayan çok sayıda makale olduğuna işaret ederek, bu makalelerin Yunan kamuoyunu olumsuz etkilediğini kaydetti.
Kamuoyunun karar alıcıları kısıtlayıcı bir etkiye sahip olmaları nedeniyle önemli olduğunu belirten Altun, yapıcı bir medya tutumunun kamuoyu üzerinde de olumlu etkisi olacağını ve bunun da ikili ilişkileri ilerletmek için siyasilere gerekli özgürlüğü vereceğini ifade etti.
7 Aralık’ta Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısıAltun, 7 yıllık aranın ardından Türkiye ve Yunanistan arasında 7 Aralık’ta 5’incisi düzenlenecek Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısının dayanışma diplomasisi ve artan ikili iletişim sayesinde edinilmiş önemli bir gelişme olduğunu belirtti.
5’inci YDİK toplantısının ilişkilerin geliştirilmesine yönelik siyasi iradeyi göstermesi açısından önemli olduğunu ifade eden Altun, YDİK’in her iki ülkenin de kamuoyuna pozitif mesaj verdiğini kaydetti.
Altun, YDİK’te mümkün olduğunca çok adım atılabilmesi için çalışmaların sürdüğünü ifade etti.
YDİK kapsamında ekonomi, tarım, eğitim, enerji, sağlık, ulaşım, çevre, afet yönetimi ve spor gibi birçok alanda anlaşma ve mutabakat metni imzalanmasının öngörüldüğünü kaydeden Altun, YDİK sonunda ortak bir siyasi bildirinin de açıklanacağını aktardı.
Altun, ne Türkiye ne de Yunanistan’ın düzensiz göçün kaynakları olmadığını ve her iki ülkenin de aynı zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, hem denizde hem de karada kapsamlı bir işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
“Barışı korumaktan sorumlu BM Güvenlik Konseyi sorumluluklarını yerine getirmedi”İsrail’in Filistin saldırıları hakkında da değerlendirmede bulunan Altun, 7 Ekim’den bu yana modern tarihin en büyük trajedilerinden birinin yaşandığının altını çizdi.
Altun, tansiyonun düşürülmesi ve (gerginliğin) başka bölgelere sıçramaması için herkesin elinden gelenin en iyisini yapması gerektiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak barışı korumadan sorumlu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, sorumluluklarını yerine getirmedi. Tüm dünyada milyonlarca insan İsrail’in işlediği savaş suçlarını protesto etmek için sokaklara çıkıyor. Onlarca yıldır devam eden Filistinlilere yönelik adaletsizliğe ilişkin hassasiyet artıyor.”
Gazze’de yaklaşık 2 milyon 300 bin kişinin gıda, su, elektrik, ilaç ve yakıttan mahrum bırakıldığını vurgulayan Altun, Gazze Şeridi’nde 1 milyondan fazla kişinin yerinden edildiğini; evlerin, hastanelerin, okulların, mülteci kamplarının, ibadethanelerin sürekli İsrail’in saldırılarında hedef haline geldiğini kaydetti.
Altun, “Bu, meşru müdafaanın ötesine geçti ve uluslararası hukuk, uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukukunun ihlal edilmesiyle bir toplumun topyekun cezalandırılmasına dönüştü.” dedi.
Uluslararası toplumun İsrail’e doğru mesajlar vermesi gerektiğinin altını çizen Altun, daha fazla askeri harekatı kışkırtmak yerine tansiyonun düşmesine yardımcı olunması gerektiğini kaydetti.
Altun, ateşkese de kuvvetle ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Gazze’ye siviller için kesintisiz ve yeterli derecede insani yardım sağlanması şarttır.” diye konuştu.
Filistin-İsrail çatışmasının bir adalet ve vicdan meselesi olduğunu vurgulayan Altun, “Mevcut kriz, bir kez daha bize Filistin-İsrail meselesinin temel sebeplerine bakmaksızın kalıcı barışın olmayacağını gösteriyor.” dedi.
Altun, Türkiye ve Yunanistan’ın sadece Gazze’deki savaşta değil, birçok meselede farklı bakış açılarına sahip olduklarını ifade ederek, bu fikir ayrılıklarının ikili ilişkilerde yeni ve pozitif bir süreç başlatılmasına engel olmadığının altını çizdi.
İki farklı ülkeden, komşu bile olsalar tüm uluslararası meselelerde benzer fikirlere sahip olmalarının beklenemeyeceğini belirten Altun, şunları kaydetti:
“Tabii ki iki komşu ve NATO müttefiki olarak ortak amacımız genel olarak tüm krizlerin, hem kendi aramızdakilerin hem bölgemiz ve ötesindekilerin engellenmesi ve bunlardan kaçınılması olmalıdır. Sanırım siz de zorluklara birlikte göğüs gererek hem Türkiye hem de Yunanistan’ın daha güçlü olabileceğinde hemfikirsinizdir.”