“Anoreksiya Ruhsal Derinlikleri Olan Bir Mücadele”

Anoreksiya nervoza, yalnızca kilo verme isteğiyle sınırlı olmayan, benlik algısı bozukluğu ve duygusal düzenleme sorunlarıyla şekillenen ciddi bir psikiyatrik rahatsızlık. Uzmanlar, erken müdahalenin hayat kurtarıcı olduğunu vurgularken, tedavide empati, aile desteği ve çok yönlü yaklaşımın önemine dikkat çekiyor.
Yeme bozuklukları arasında en tehlikelilerinden biri olan anoreksiya nervoza, yalnızca fiziksel bir zayıflama değil, aynı zamanda benlik algısında derin yaralar açan bir ruhsal çöküşü de beraberinde getiriyor. Uzmanlara göre bu hastalık, kişinin yalnızca kilo verme arzusuyla değil, kendini kontrol etme çabasıyla da şekilleniyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Firdevs Seyfe Şen, anoreksiyanın temelinde yatan psikolojik dinamikleri ve tedavi sürecinin çok katmanlı yapısını detaylarıyla anlattı.
KİLO TAKINTISINDAN ÖTE: BENLİK ALGISINDA BOZULMA
Anoreksiya nervoza, bireyin bedenini olduğundan büyük algılaması ve kilo alma korkusuyla yemek yemeyi reddetmesiyle karakterize ediliyor. Ancak bu tablo, yüzeyde görünenin çok ötesinde. Dr. Şen’e göre anoreksiya, benlik algısında bozulma, duygusal düzenleme güçlüğü ve kontrol ihtiyacının patolojik bir biçimde dışavurumudur. Kişi, yalnızca fiziksel görünümünü değil, aynı zamanda kendi değerini de bu algı üzerinden tanımlar hale geliyor.
ÇOCUKLUK İZLERİ VE KİŞİLİK YAPISI HASTALIĞI BESLİYOR
Hastalığın kökeninde çoğu zaman erken dönem yaşantılar yatıyor. Duygusal ihmal, aşırı eleştirel ebeveyn tutumu, ailede dış görünüşe verilen aşırı önem, cinsel istismar ve zorbalık gibi travmatik deneyimler, bireyin bedenine ve kendine bakışını derinden etkileyebiliyor. Mükemmeliyetçilik, düşük benlik saygısı, onay arayışı ve katı düşünce kalıpları da anoreksiyanın gelişiminde etkili kişilik özellikleri arasında yer alıyor.
TOPLUMUN GÜZELLİK KALIPLARI DA ETKİLİ
Toplumsal düzeyde zayıflığın idealize edilmesi, sosyal medyada sürekli olarak mükemmel bedenlerin öne çıkarılması, özellikle genç bireylerde beden algısını çarpıtıyor. Ancak Dr. Şen, anoreksiyanın yalnızca bu dışsal baskılarla açıklanamayacağını, altta yatan psikolojik kırılganlıkların da mutlaka dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.
TEDAVİ: SABIR, İŞBİRLİĞİ VE ÇOK DİSİPLİNLİ YAKLAŞIM
Anoreksiya nervoza tedavi edilebilir bir hastalık. Ancak bu süreç, yalnızca kilo alımını değil, bireyin düşünce yapısını, duygusal tepkilerini ve sosyal ilişkilerini de kapsayan uzun soluklu bir yolculuk. Dr. Şen, tedavinin psikiyatrist, psikoterapist, diyetisyen ve gerektiğinde dahiliye ya da endokrinoloji uzmanlarının iş birliğiyle yürütülmesi gerektiğini belirtiyor.
Bilişsel Davranışçı Terapi, Aile Temelli Terapi, Duygu Düzenleme Terapileri, Şema ve Psikodinamik yaklaşımlar, anoreksiya tedavisinde kullanılan başlıca yöntemler arasında. Bu terapiler, bireyin yeme davranışlarını sürdüren olumsuz inançları dönüştürmeyi, duygularını tanımayı ve sağlıklı biçimde ifade etmeyi hedefliyor.
TEDAVİYE DİRENÇ: KONTROLÜ KAYBETME KORKUSU
Anoreksiya hastalarının önemli bir kısmı, tedaviye direnç gösteriyor. Bunun temelinde ise kilo alma korkusunun yanı sıra, hastalığın bir tür “kontrol aracı” olarak görülmesi yatıyor. Dr. Şen, bu noktada empatik ve yargılamayan bir yaklaşımın, küçük hedeflerle ilerlemenin ve aile desteğinin kritik rol oynadığını söylüyor. “Zorlayıcı değil, işbirliğine dayalı bir ilişki kurmak gerekir” diyor.
NÜKS RİSKİ YÜKSEK, TAKİP HAYATİ
Anoreksiya tedavisinde beden ağırlığı normale dönse bile, psikolojik iyileşme süreci daha uzun sürebiliyor. Bu nedenle tedavi tamamlandıktan sonra da psikoterapilerin sürdürülmesi, beden algısı üzerine çalışılması ve duygusal düzenleme becerilerinin desteklenmesi gerekiyor. Nüks oranının %30 ila yüzde 50 arasında değiştiğini belirten Dr. Şen, bu sürecin ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurguluyor.
BEDENLE BARIŞMAK: TERAPÖTİK ARAÇLAR VE SOSYAL DESTEK
Beden algısının yeniden inşasında ayna çalışmaları, dans ve sanat terapisi gibi beden odaklı yöntemler, bireyin kendini yeniden tanımasına yardımcı oluyor. Duygu ve beden farkındalığı çalışmaları, negatif iç konuşmaların dönüştürülmesi ve sosyal destek ağlarının güçlendirilmesi de uzun vadeli iyileşme için önemli adımlar arasında.
SON SÖZ: ERKEN MÜDAHALE HAYAT KURTARIR
Anoreksiya nervoza, yalnızca bir yeme bozukluğu değil; kişinin benliğini, ilişkilerini ve yaşam kalitesini tehdit eden derin bir ruhsal sorundur. Erken fark edilmesi ve profesyonel destek alınması, hem fiziksel hem de psikolojik iyileşme şansını artırır. Dr. Şen’in çağrısı net: “Eğer çevrenizde böyle bir sorun yaşadığını düşündüğünüz biri varsa, onu mutlaka bir uzmana yönlendirin ve yalnız olmadığını hissettirin.”