Babacan’dan Netanyahu’ya sert sözler

Babacan, “Rapora göre şu anda 2,2 milyon insan hayati risk altında. 550 bin Gazzeli ise açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek bir savaş suçudur. İsrail hükümeti, açlığı sistematik bir işkenceye dönüştürdü” ifadelerini kullandı.
Ferdi Zeyrek için taziye mesajıAli Babacan, konuşmasına hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e başsağlığı dileyerek başladı: “Sözlerimin hemen başında, evvelki gün genç yaşta vefat eden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e Allah’tan rahmet diliyorum. Acılı ailesine, sevenlerine ve Cumhuriyet Halk Partisi camiasına başsağlığı diliyorum. Ferdi Zeyrek, Manisalıların sevgisini, teveccühünü, geniş desteğini kazanmış bir siyasetçi idi, genç bir belediye başkanı idi. Hastanedeyken yaşlısıyla genciyle, her siyasi kesimden insanın duasını aldı. Kendisine bir kez Allah’tan daha rahmet diliyorum.”
“550 bin kişi açlıktan ölebilir”Babacan, Uluslararası Kriz Grubu tarafından hazırlanan ve İsrail’in açık bir dille suçlandığı rapora dikkat çekerek, “Raporun adı: ‘Gazze’de açlıktan ölüm deneyi.’ Son derece dikkatli hazırlanmış ve ciddiye alınması gereken bir rapor. Bu rapor şunu söylüyor. İsrail hükümeti, ‘Gazze halkını açlığa mahkûm etmeyi’ uzun dönemli bir savaş metodu olarak, bilinçli bir şekilde kullanmaktadır.Raporda somut veriler var: 2 milyon 200 bin Gazzeli’nin tamamı ölümcül bir gıda güvenliği riskiyle karşı karşıya. Nüfusun yarıdan fazlası, dördüncü aşamada, acil durum kapsamında, yani yemek artıklarıyla hayatta kalmaya çalışıyor.  Daha da korkutucu olan, nüfusun neredeyse dörtte biri, yani 550 bin kişi, beşinci aşamada, felaket aşamasında. Yani bu insanlar tamamen tükenmiş durumda ve hayatta kalma ihtimalleri gittikçe zayıflıyor. Tek başına bu veriler bile durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
“İsrail açlığı silah olarak kullanıyor” Bir buçuk yılı aşkın süredir yetersiz beslenmeyle mücadele eden ve adeta bir soykırımla karşı karşıya olan Gazzeliler, şimdi de günde 1750 kalorilik bir gıda temini ile yavaş ama planlı bir ölüme terk ediliyorlar. Üstüne üstlük, insanlar bu yardımlara ulaşmak için çatışma alanlarını aşıp biyometrik kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakılıyor. Bu canice yolculuğun kendisi, açlık ve hastalıkla mücadele edenler için başlı başına bir ölüm sebebi oluşturuyor.  Sonuçta bu rapor diyor ki İsrail hükümeti, bilinçli bir şekilde, açlığı bir silah olarak kullanmaktadır.”
“Madleen’e yapılan operasyon uluslararası hukuku çiğnedi”Babacan, Madleen isimli insani yardım teknesine düzenlenen operasyonun kıyı şeridinden 100 mil uzakta gerçekleştirildiğine dikkat çekerek “Hepimizin yakından takip ettiği gibi, geçtiğimiz günlerde Norveç bandıralı Madleen adlı bir tekne Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkmıştı. Tam da bu raporun bahsettiği insanlık faciasına dikkat çekmek için 12 gönüllü harekete geçmişti. Gemi, Akdeniz açıklarında İsrail donanması tarafından hukuksuzca durduruldu ve mürettebat kaçırıldı. Dikkatinizi çekiyorum, operasyon açık denizde, kıyı şeridinden tam 100 mil uzakta yapıldı. Yani uluslararası hukuk tamamen çiğnendi bu operasyonda” ifadelerini kullandı.
“Açlığa mahkûm etmek suçtur, hesap verilecek”Babacan, İsrail yönetimine sert tepki göstererek “Buradan net bir şekilde söylüyorum: Açlığa mahkûm edilen bir halkın sesine ses olmak suç değildir. Asıl suç, yardım koridorlarını kapatmaktır. Abluka altındaki bir halka yardım eli uzatmak suç değildir. Onları açlığa mahkûm etmek suçtur. Bugün değilse de yarın, bu suçu işleyenlerin her biri uluslararası hukukun önünde tek tek hesap verecektir. Kimsenin şüphesi olmasın. ‘Ben sadece emirleri uyguladım’ diyen Nazi subayları nasıl kurtulamadılarsa, bu emirleri verenler de yargılanmaktan kurtulamayacak” ifadelerini kullandı.
Babacan: Netanyahu insanlık önünde yargılanacakBabacan “İşte bunun için, bu sorumluların yaşayacakları sonu buradan ilan ediyorum:Başkomutan sıfatıyla, yaşanan soykırımının en büyük sorumlusu olan, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından da arananlar listesinde olan Başbakan Benjamin Netanyahu, günü geldiğinde yargılanacak, yaptıkların için insanlık önünde af dileneceksin. Gazzelilerin aç bırakılması, sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılması ve yerinden edilmesi gibi eylemlerin arkasında duran, bu cürümleri işleyen eski ve yeni Savunma Bakanları! Günü geldiğinde yargılanacak, yaptıklarınız için insanlık önünde af dilenmek zorunda kalacaksınız. Askeri operasyonları planlayan, onay veren, teşvik eden eski ve yeni Genelkurmay Başkanları! Günü geldiğinde yargılanacak, af dileneceksiniz. Emirleri veren ve uygulayanlar, hepinize tek tek sesleniyorum: Günü geldiğinde yargılanacaksınız, günü geldiğinde af dileneceksiniz” diye konuştu.
“Nazi subayları gibi hesap verecekler”Babacan, yüksek rütbeli bir Nazi savaş suçlusu olan Eichmann üzerinden İsrail yönetimine yüklenmeye devam ederek “Bakın, şimdi size yıllar öncesinden, İsraillilerin çok iyi bildiği ibretlik bir yargılamadan, Yahudi soykırımının bir numaralı aktörlerinden olan Adolf Eichmann’ın yargılamasından bahsedeyim. Kudüs’te yargılanırken ‘Ben sadece emirleri yerine getirdim’ demiş. Ne demiş? ‘Ben sadece kocaman bir makinenin küçük bir dişlisiyim’ demiş. Ne demiş? ‘Sorumlu olan ben değildim, hiçbir Yahudi’yi kendim öldürmedim’ demiş. Söyledikleri onun gibi bir savaş suçlusunu nasıl kurtaramadıysa, bugünkü İsrail yöneticilerini de söyleyecekleri kurtaramayacak. Suça bulaşmış her bir hükümet üyesi, zamanında Kudüs’te yargılanan Adolf Eichmann gibi yargılanacak ve hesap verecek” dedi.
“Hükûmetin tepkisi tabiri caizse klavye delikanlılığından ibaret”İktidara da sert eleştirilerde bulunan Babacan, “Gazze konusunda iktidar birçok kez nasıl sınıfta kaldıysa yine sınıfta kaldı: Hükûmetin tepkisi yine tabiri caizse ‘klavye delikanlılığından ibaret.İcraat yok, tweet atıyorlar. İcraat yok, hamasete sarılıyorlar. İcraat yok, slogan atıyorlar. Filistin konusunda duyarlı vatandaşlarımızın -özür dileyerek söylüyorum- gazını almaktan başka bir çaba da yok. İnanın başka bir şey değil. Ya ben hatırlatmaktan bıktım, bunlar unutmaktan bıkmadı.Hükümettekilere sesleniyorum: Arkadaş, siz iktidar değil misiniz? Sizin herhalde tweet atmaktan başka yapacağınız işler olmalı, icraat yapacaksınız icraat…” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan’a çağrı: “One Minute’ü tekrar söyleyin”Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı yaparak “Sayın Erdoğan, icraat için daha ne bekliyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz? Başkanlık sistemini isterken, kimse beni engellemesin, kurumlar önüme taş koymasın diyordunuz. Bütün hepsini çökerttiniz. Yargı sizde, bağımsız kurullar, bakanlar, bürokratlar artık hepsi sizin elinizde. Hakimler, izniniz olmadan atanmıyor, savcılar sizden habersiz iş yapamıyor ya… O zaman diyorum ki hodri meydan: Madem, One Minute’ü tek başınıza, kimseye güvenmeden söylediniz; buyurun, çıkın aynısını tekrar söyleyin görelim etkisi oluyor mu olmuyor mu? O gün bütün dünyada ses getirmişti. Niye? Çünkü itibarlı, güvenilir, güçlü bir Türkiye’nin; Türkiye’nin, Başbakanı olarak söylüyordunuz.  Siz bu ülkenin güvenilirliğini, itibarını kendi ellerinizle yerle bir ettiniz. Bol bol laf, bol hamaset…” ifadelerini kullandı.
“Mavi Marmara’da geri adım attılar, yine aynısını yapıyorlar”İsrail ordusunun Mavi Marmara gemisine yaptığı baskını hatırlatan Babacan “Bu yaşadığımız Madleen isimli teknenin hadisesi ilk defa yaşanmıyor değil mi? Bir Mavi Marmara hadisesi yaşadık. Ne yaptı bunlar? Mavi Marmara’dan sonra oradaki vatandaşlarımızı bir şekilde Türkiye’ye getirmeyi büyük bir başarı gibi sundular. Sonra tekneyi getirdiler, dediler ki ‘Tekneyi de kurtardık.’ Peki ölen vatandaşlarımızla ilgili ne oldu? Hafızaları tazelememiz lazım ki arkadaşlar bu hükümetin ne kadar çok yalpa yaptığını, ne kadar çok zikzak yaptığını, ne kadar çok ‘U dönüşü’ yaptığını hatırlatmak zorundayız. Bunun için itibarları kalmadı. Bunun için güven oluşturmuyorlar” ifadelerine yer verdi.
Babacan: Mavi Marmara davası İsrail’le anlaşmayla düşürüldü “Mavi Marmara’da hayatını kaybeden vatandaşlarımız tek tek dava açtı değil mi? ‘Biz hakkımızı istiyoruz’ dediler. Ve bunların bir kısmı dava sonuçlarıyla ya da uzlaşmayla bir şekilde o davalar çözüldü ama bazı vatandaşlarımız dedi ki ‘Biz hakkımızdan vazgeçmiyoruz. Hakkımızı arayacağız.’ Ve bu insanları haklarından vazgeçirmek için uygulanan metodu hatırlıyor musunuz? Gittiler İsrail’le bir anlaşma yaptılar. Sonra anlaşmayı getirdiler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirdiler. Ve o anlaşmanın bir maddesi olarak da talep etme imkanlarını engellediler. Davalar otomatik düştü o anlaşmadan sonra… Çünkü uluslararası anlaşma bizim kendi iç hukukumuzda, kendi iç hukukumuzun üzerinde bir yargı normu kabul edildiği için bütün o davalar o anlaşmayla otomatik düştü. Kendi vatandaşlarımız kendi haklarını arayamadılar, bunların gidip İsrail’le yaptıkları ikili anlaşmanın getirdiği bir madde hükmü sonucunda… Ondan sonra sizin itibarınız kalır mı ya? Ondan sonra yapacağınız çağrının, söylemin bir değeri kalır mı dünyada?”
“İtibarı kalmamış iktidarla Filistin davası savunulamaz”Gazze üzerinden iktidara yüklenmeyi sürdüren Babacan “Bu iş gerçekten kökten çözülmek zorunda kökten. Kökten çözülmesi için de ülkelerin sapasağlam bir iş yapması lazım. Biz Filistin davasına sahip çıkıyor muyuz çıkmıyor muyuz arkadaş? ‘Bırakın bu ikiyüzlülüğü’ denmesi lazım, birilerinin çıkıp bunun öncülüğünü yapması lazım. Ve bu iş açıkça söylüyorum Türkiye’ye düşer. Ama şu andaki gibi itibarını kaybetmiş, söylediği sözün hiçbir gücü kalmayan bir iktidarla da bunun olması mümkün olmayacak” ifadelerini kullandı.
“Vatandaş kurban kesemiyor, elde kalan hayvanı devlet alıyor”Babacan, refah seviyesi düşen vatandaşın kurban satın alamadığını belirterek “Bir bayramı daha, bir Kurban Bayramı’nı daha geride bıraktık. Ancak, ülkemizde bayram coşkusunun yerini, her geçen yıl büyüyen dertler ve geçim sıkıntısı alıyor. Hani büyüklerimiz ‘Nerede o eski bayramlar’ derdi ya, durum tam da öyle. Eski bayramların bolluğu artık yok ülkemizde. Kurban kesenler azalıyor, muhtaç insanların sayısı çoğalıyor. Türkiye’de milyonlar artık bayram coşkusunu yaşayamıyor. Biliyorsunuz, kurbanlıklar ortada kalınca, satılamayınca ne dediler? Et ve Süt Kurumu satın alacak dediler. İşe bak. Sen devlet olarak vatandaşının refahını düşür. Bir kurban alacak parası olmasın cebinde. Ondan sonra desin ki merak etmeyin ben bunları alıyorum… Berbat bir durum berbat” dedi.
“Ara zam vermemek, vatandaştan çalmaktır” “1 Temmuz tarihi yaklaşıyor. Hem asgari ücrette hem de asgari emekli maaşında bir ara zammı şarttır. Bu ülkede, enflasyonun çok düşük olduğu dönemlerde bile, hep 1 Temmuz’da ara zammı verilmiştir. Ya enflasyonun yüzde 5’e, 6’ya düştüğü yıllarda yılın ortasında yüzde 2, 3 de olsa 6 aylık enflasyon kadar bir ara zammı verilmiştir. 1 Temmuz’da ara zam vermemek, emekliden, asgari ücretliden çalmak demektir. Bakın geçen yıl bunu yaptılar, ilk defa 1 Temmuz’u pas geçtiler. Şimdi aynısını bu yıl yapmaya hazırlanıyorlar. İnanılır gibi değil. Enflasyonun sorumlusu, vatandaşlarımız değil ki ya… Enflasyonun suçlusu hükümetin kendisidir. Akıl dışı politikalarla kuru da enflasyonu da patlatan hükümetin kendisi. Ama kendi suçunun cezasını millete çektiriyorlar. Hükümet bu sorumluluğunun bedelini ödemeli, 1 Temmuz’da mutlaka ara zam yapmalıdır.”
Kamudaki işçi sözleşmeleri için çağrı “Burada bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum: Kamuda çalışan yüzbinlerce işçinin 2025-2026 döneminde alacağı zam ve diğer haklar için çerçeve protokol görüşmeleri henüz sonuçlanmadı.  Haziran ayına geldik, 2025 Ocak ayının rakamları konusunda anlaşılmış değil. Hükümeti, bu görüşmeleri acilen sonuçlandırmaya çağırıyorum. İşçilerimize hak ettikleri, insan onuruna yaraşır bir artışı sağlamaya davet ediyorum. Resmi enflasyonun bile yüzde 35 olduğu, halkın enflasyonun bunun birkaç katı olduğu bir ortamda, sözleşmeleri geciktirmek işçinin hakkından çalmak demektir.”
İnfaz Yasası eleştirisi: “Adalet duygusu zedelendi”Babacan, İnfaz Yasası’na ilişkin yaptığı değerlendirmede “Bir hukuk devleti, adaleti sadece mahkeme salonlarında değil, toplumun vicdanında da inşa eder. Ama bugün, vicdanları son derece rahatsız eden bir tabloyla karşı karşıya kaldık. İnfaz yasasında yapılan son değişiklik, toplumda adalet duygusunu zedeleyen bir düzenleme oldu gerçekten. Apar topar Meclisten geçirdiler biliyorsunuz. Bayram tatilini de kullanarak ‘Ya uzatacağız ya hemen bitirip tatile çıkacağız’ diye adeta baskıyı da oluşturdular. Apar topar geçirdiler” dedi.
“Çocuklarını gönderdikleri okul veya abone oldukları gazete sebebiyle hükümlü olanları gündeme getiremediler”
“Evet, insan odaklı infaz modelleri, çağdaş ceza hukukunun önemli bir parçasıdır. Ancak, bu tür düzenlemeler, toplumda adalet duygusunu zedelememeli, güveni aşındırmamalıdır. İktidar, aylardır ‘Bayram öncesi infaz indirimi’ dedi, çıtayı, beklentileri yükseltti ancak söylenenlerin gereğini yapılmadı. Devlete karşı silahlı eylem yapanlar için düzenleme yapmayı göze alanlar çocuklarını gönderdikleri okul veya abone oldukları gazete sebebiyle hükümlü olanları gündeme getiremediler. Böyle devlet yönetilmez böyle adalet sağlanmaz.” 
“Bağımlılıklarla mücadele edeceğiz”Babacan, sanal kumar ve bahis eleştirilerini yineleyerek “Burada konuşmaktan dilimizde tüy bitti.Duymuyorlar, görmüyorlar, umursamıyorlar. Ama biz vazgeçecek miyiz? Vazgeçmeyeceğiz. Bu sanal kumar denen illetten, uyuşturucu denen illetten, her türden bağımlılıktan gençlerimizi kurtarana kadar vazgeçmeye niyetimiz de yok. İktidardakiler! Size sesleniyorum: Bizim ısrarımızı sakın ola hafife almayın. Bizim inadımızı sakın ola küçümsemeyin. Bakın söylüyoruz: Bizzat izin verdiğiniz sanal kumarı da dağıtımını izlemekle yetindiğiniz her türden uyuşturucuyu da bu topraklardan atana değin sizi rahat bırakmayacağız. Sakın unutacağımızı, vazgeçeceğimizi düşünmeyin. İnadımız inat, biz bu toprakları annelerin ağlamadığı topraklar kılmaya; gençleri bağımlılıktan kurtarmaya ant içtik” dedi.
“Yeni Yol olarak harekete geçiyoruz, gençlerimizi kurban etmenize izin vermeyeceğiz”“Haziran ayının son haftasında da Yeni Yol grubuna mensup partiler olarak, bütün Türkiye’de bir farkındalık çalışması organize ediyoruz. Hükûmet yapmıyorsa biz yapacağız, taşın altına elimizi koyacağız. Buradan duyuruyoruz ve hodri meydan diyoruz. Devletin kenarına köşesine çöreklenmiş çetelere gençleri zehirleyerek servetine servet katan uyuşturucu tacirlerine, geçişine, satışına, ticaretine göz yumanlara, sessiz kalanlara, her birine tek tek sesleniyoruz:Gençlerimizi kurban etmenize izin vermeyeceğiz. Size teslim edecek tek bir gencimiz yok. Sizin cebiniz dolsun diye uyuşturucu bataklığına bırakacak tek bir gencimiz yok. Ne yapacaksanız buna göre yapın, uyarıyoruz! Ticareti mi bırakırsınız, birbirinizi mi ispiyonlarsınız, onu bilmem. Bizim sözümüz söz, buradan bir kez daha tekrarlıyoruz: Gençlerimizi kurban etmenize izin vermeyeceğiz.”
“Babaların duası varsa, yol açıktır”Konuşmasını Babalar Günü’ne değinerek bitiren Babacan, “Bu pazar Babalar Günü. Ve şimdi, buradan tüm babalara seslenmek istiyorum. Biliyoruz ki ülkece zor zamanlardan geçiyoruz. Ama bizim kitabımızda umutsuzluğa yer yok. Çünkü biz biliyoruz ki, ‘Allah bir zorluğun ardından mutlaka bir kolaylık verir.’ Dualarla büyüttüğünüz evlatlarınız için yılmadan mücadele ediyorsunuz. Sırtınızda borç ama yüreğinizde de umut taşıyorsunuz. Şimdi o sabrın, o gayretin karşılığını alma zamanı inşallah yaklaşıyor. Çünkü siz, gecenin en karanlık anında bile bir çıkış yolu arayanlarsınız. Çocuğunuzun gözleri düşmesin diye, kendi başınızı öne eğenlersiniz. Bugün belki zordasınız, belki sofradaki ekmek az. Ama biz inanıyoruz: Bu ülkenin babaları yeniden güçlü olacak. İş bulacak, emeğinin karşılığını alacak. Çocukları daha güzel günler yaşayacak. Biz bu düzeni değiştirmeye kararlıyız. Size layık bir Türkiye inşa edeceğiz. El ele vereceğiz, birlikte başaracağız inşallah. Babaların inancı varsa, umut vardır. Babaların duası varsa, yol açıktır. İyi ki varsınız. İyi ki her sabah umutla ayağa kalkıyorsunuz. Tüm yüreğimle Babalar Gününüzü şimdiden kutluyorum” ifadelerini kullandı.