Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah kentine olası saldırısının “sivil halka saldırı” ve “katliam” olacağı uyarısında bulundu.
Albanese, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in yoğun saldırıları altında bulunan Gazze’deki son duruma ilişkin değerlendirmede bulundu.
Gazze’deki insanların ölüm ve yaralanma korkularını aktarmanın çok zor olduğuna işaret eden Albanese, ölümleri sistematik olarak hesaplama ihtimali bulunmadığını belirtti. Albanese, bu durumun Gazze’dekilerin ne kadar “çaresiz” olduğu konusunda fikir verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“İsrail, 7 aydan uzun süredir yoğun yerleşim bölgesinde sıkışıp kalmış nüfusa karşı saldırı başlattı. Sivil altyapının yüzde 70’i yok edildi. Ölü sayısı, sadece bombalar ve keskin nişancılar yüzünden artmaya devam etmiyor, aynı zamanda yaraları tedavi etmenin imkansızlığından da kaynaklanıyor. Antibiyotik, ağrı kesici, dezenfektan, doktor ve sağlık personeli yok.”
Gazze’de sıcaklığın artması nedeniyle bulaşıcı hastalıklar ve enfeksiyonların yayılma riskine işaret eden Albanese, insanların, özellikle de çocukların yetersiz beslenme nedeniyle öldüğünün altını çizdi.
Albanese, İsrail’in saldırılarının durmasının beklenmediğini dile getirerek, Refah’a yönelik olası saldırıya değindi. Albanese, “Bunun bir saldırı ve bir askeri mücadele olmadığının farkında mıyız? Bu sivil halka yönelik bir saldırıdır. Bu gaddarlığın sona ermeden önce daha kaç canın alınması gerekiyor?” ifadesini kullandı.
Refah’a yönelik saldırının insani, hukuki ve siyasi yönleri olduğuna işaret eden Albanese, “Hukuki açıdan bakıldığında bu operasyonun (saldırının) sürdürülmesinin hiçbir gerekçesi yok. Ateşkes sağlanmalı. Bunun nedeni, bu hiçbir zaman bir meşru müdafaa savaşı olmadı. İsrail’in yaptığının meşru müdafaa olduğu iddia edilemez.” dedi.
Albanese, İsrailli liderlerin 7 ayın ardından “zafer kazandıklarını” iddia etmelerine katılmadığını belirtirken, İsrail’in Gazze Şeridi’ni tamamen yıktığını, bunun yeniden inşasının onlarca yıl alacağını vurguladı.
Gazze’deki insanların hayatlarının mahvolduğunun altını çizen Albanese, bu kişilerin ağır travmalar yaşadığını ve bunun etkilerinin “tahmin edilemez” olduğunu söyledi.
– “Tam bir katliam olacak”
Albanese, Gazze’ye saldırıların İsrail’in iç politikasında da gündem olduğunu kaydederek, “Başbakan’ın (Binyamin Netanyahu) sadece başbakan olarak değil, politikacı olarak da geleceği konusunda kaygıları var ancak kendisine karşı hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yürütülen adli işlemlerin herkes farkında.” dedi.
İşgal altındaki Filistin topraklarında insani durumun korkunç olduğunu dile getiren Albanese, işgalci güç olarak İsrail’in uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki “insani ihtiyaçların giderilmesine yeterli erişimi sağlama yükümlülüğünü” yerine getirmediğini hatırlattı.
Albanese, “İsrail, Gazze’de insani ihtiyaçları başkasının gidermesini de engelliyor. İnsani yardım konvoyları büyük bir gecikmeyle Gazze’ye giriyor ve hedef de alınıyor. Çaresiz durumda olan ve yardıma ulaşmak için toplanan Filistinliler de vuruluyor. Bu ortamda çaresiz, yoksul ve açlıktan ölmek üzere olan Filistinlilerin bulunduğu Refah’a saldırı, bu koşullar altında tam bir katliam olacak. Uluslararası düzeyde de bu farkındalığın olduğunu biliyoruz.” şeklinde konuştu.
İsrail’in, Uluslararası Adalet Divanında (UAD) aleyhine açılan “soykırım” davasındaki ihtiyati tedbir kararlarına uymamasını “meydan okuma” şeklinde değerlendiren Albanese, bunun İsrail’in bağlayıcı tedbir veya BM Güvenlik Konseyinin Gazze ile ilgili kararlarına uymamasıyla da ilgili olduğunu ifade etti.
– Türkiye’nin UAD’deki davaya müdahil olması
Albanese, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD’de açtığı soykırım davasına Türkiye’nin müdahil olmasına dair soru üzerine şunları söyledi:
“Mümkün olduğu kadar çok ülkenin bu duruşmalara katılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Mahkeme eninde sonunda uluslararası hukuka göre karar verecek ancak devlet uygulamalarından da destek alınabilmesi noktasında üye ülkelerden destek geldiğini bilmek önemli. Bu mahkemenin hukuki derecelendirmesini değiştirmeyecek ancak nihai kararın uygulanması koşulları konusunda farkındalık oluşturacak.”
– “İsrailli liderlerin tutuklanması gerekli”
Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları nedeniyle İsrailli yetkililer hakkında muhtemel tutuklama kararını da değerlendiren Albanese, şöyle devam etti:
“Bu sadece ihtimal değil, aynı zamanda gerekli. Kesinlikle gerekli. Mahkemeden daha güçlü bilgiler gelmesini bekliyorum. Bana göre soruşturmanın bu kadar uzun sürmesi ve İsrailli liderlerin, askeri ve siyasi liderlerin teyakkuza geçirilmesi biraz endişe verici çünkü uluslararası insancıl hukukun ağır ihlalleri ve Roma Statüsü ile ilgili ciddi uluslararası hukuk ihlalleri 7 Ekim 2023’ten önce de yaşandı. Dolayısıyla bu önlemin alınması gerekirdi ama geç olması hiç olmamasından iyidir. Herkese aynı evrensel standartlara göre davranılmalı.”
Albanese, UCM’de 2021’den bu yana İsrail’in işlediği savaş suçlarının soruşturulmasıyla ilgili davada henüz karar çıkmamasını teknik olarak “gecikmiş” olarak yorumladı. UCM Başsavcısı Karim Han’ın bu davada görevi kapsamında “tüm yetkisini kullanmasıyla” ilgili konunun sübjektif olduğuna işaret eden Albanese, bu gecikmenin mahkemenin itibarına ve meşruiyetine zarar verdiğini söyledi.
İsrail’in, görevleri sırasında kendileriyle işbirliği yapmadığı bilgisini paylaşan Albanese, “İsrail ve destekçilerden kendisine yönelik tehditlerle” ilgili soruya ilişkin, tehdit de aldığını ama daha çok destek gördüğünü, buna karşı tedbir aldığını ve kendini güvende hissettiğini ifade etti.
– “Hayatını kaybeden AA kameramanı için çok üzgünüm”
İsrail’in Gazze’deki basın mensuplarına saldırılarını da değerlendiren Albanese, “Gazze’de hayatını kaybeden Anadolu Ajansı (AA) çalışanı (Muntasır es-Savvaf) için çok üzgünüm. Gazetecilerin hedef alındığını gördüm ve bu şok edici. Gazze’de yüzlerce gazeteci öldü. Gazetecilerin özellikle çatışma durumlarında hizmet vermesi çok önemli bir işlevdir.” dedi.
Albanese, gazetecilerin “bağımsız ses” olduğunu ve uluslararası hukuk kapsamında tamamen korunduklarını, onlara karşı işlenen bu ciddi suçların soruşturulması gerektiğini vurguladı.
AA’nın, İsrail’in Gazze katliamını delillerle ortaya koyan “Kanıt” kitabı ve belgeseliyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Albanese, “İşgal altındaki Filistin topraklarının yanı sıra bunun gibi çelişkili anlatıların olduğu durumda neler yaşandığını araştırmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Gazetecileri gerekli çalışmaları sürdürmeye ve Gazze’ye girmeye teşvik ediyorum. Gazeteciler, Gazze’ye girmek için mümkün olan her türlü çabayı göstermeli.” dedi.
– “Soykırımın özünde olan ‘insanlıktan çıkarma’ durumu var”
Yetkili bir mahkeme olmamalarının “uluslararası hukuk ihlallerini tespit etmelerinin” önünde engel olmadığına işaret eden Albanese, bağımsız uzmanlar olarak görevlerinin bunları dile getirmek olduğunu belirtti.
Albanese, martta BM İnsan Hakları Konseyine sunduğu ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ele alan “Bir Soykırımın Anatomisi” başlıklı raporunun hazırlaması sürecinin kendisi için birçok açıdan “öğrenme süreci” olduğunu ifade etti.
Soykırım araştırmaları konusunda en iyi, tanınmış ve uluslararası saygınlığa sahip uzmanlarla aylarca çalıştığının altını çizen Albanese, “(İsrail tarafından) Filistinlilere yönelik bir saldırı mantığı var. Bu 7 Ekim 2023’ten öncesine dayanıyor. Soykırımın özünde olan bir ‘insanlıktan çıkarma’ durumu var. Bütün soykırımlara eşlik eden diğerine saygısızlık, insanlığın ötekini tanımaması var. Bu orada yaşanan bir süreçti.” dedi.