Boşanmaların bu kadar hızla artmasına rağmen kafasında bir türlü boşanamayan bir dolu çift var etrafımızda. Fakat bize “Ayrılık ta sevdaya dahildir” cümlesini hediye eden sevgili Atilla İlhan; medeni olma çabasıyla başlayıp giderek birbirini hırpalamaya dönüşen, aşkın ilk günlerinin bütün tatlı anılarını yok eden ve her iki taraf için de eziyete dönüşmüş günümüz ayrılıklarını kastetmiş olamaz. Onun bu şiirinde çok sevmelerine rağmen (nedense) bitmiş bir aşk ve birbirini hala seven aşıklar vardır.
“Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı varÇünkü ayrılık da sevdâya dahilÇünkü ayrılanlar hâlâ sevgiliHiçbir anı tek başına yaşayamazlarHer an ötekisiyle birlikteHer şey onunla ilgili”
Yukarıdaki bu benzersiz dizelerinde sayın İlhan bizim gibi yavan bir kuşağın “Alışmış kudurmuştan beterdir” şeklinde özetlediği bir aşkı tarif ediyor ve birbirleriyle bütünleşmiş bir çiftin ayrılığının da sevgi gibi bir şey olduğunu anlatmak istiyor.
Ama günümüzün çoğu ayrılığı hiç te sevdaya dahil değil. Daha çok nefrete, sinir savaşına, birbirini hırpalamaya dahil… Eski yazılarımdan birisinde en iyi boşanan çiftin Demi Moore ve Bruce Willis olduğunu yazmıştım. Ayrıldıktan sonra değil arkadaş kalmak, yeni sevgilileriyle tatillere gitmişler, iyi yakın dostlar gibi devam etmişlerdi. En kötü boşananlardan birisinin de yine Demi Moore ve Ashton Kutcher çiftinin olması da hayatın bize bir kapağıydı. Demi Moore kendisinden 15 yaş küçük ve çok yakışıklı Kutcher ile evlenince de yine hepimiz çok takdir etmiştik ama kadın veya erkek; evlilikte 9-10 yaş farkın üstü geleceğe postalanmış bir boşanma dilekçesidir çünkü yaşanan aşk ne kadar büyük olursa olsun genç olan bir gün elinde bir yaşlı eşle kalakalınca her zaman kazanıyor.
Yazının başlığından bahsettiğim arkadaşlık kelimesi ile boşanınca medeni kalabilmekten bahsetmiyorum zira yeni kuşağın medeni boşanmalarda bizlerden daha iyi olduğu ortada. Ama âşık olunup evlenilen kişi, boşandıktan sonra gerçekten de içimizi dökebileceğimiz bir arkadaşımız olabilir mi? Arkadaşlık ta sorumlulukları yüksek bir ilişki türüdür, âşık olduğunda heyecanını paylaşabilmek, bizden sonraki sevgilisiyle kavga ettiğinde dinleyebilmek gerekir.
Bence de boşanıldıktan sonra arkadaş kalınmaz, olsa olsa medeni kalınır. Yani kavgasız gürültüsüz, üçe beşe takılmadan, anaları babaları hırpalamadan boşanmayı becerebildiyseniz çocuğunuzun mezuniyetinde, düğününde birbirinizden ve yeni ailelerden rahatsız olmadan yan yana durabilirsiniz aile fotoğraflarında. Ama eski eşle arkadaş olmaya çalışmak bir kere aşkın ruhuna aykırı bir şey. Atilla İlhan aynı şiirinin devam dizelerinde “Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır” diye yazmıştı. Boşanılan eşle arkadaş kalma çabası özgürlüğe vurulan bir darbedir. Hepimiz biliriz ki özgür olabilmek hiç te kolay bir şey değildir. Ruh, eski bağlarını arar yıllar içinde alıştığı… Evliyken özlediği özgürlüğü pat diye boşanınca ne yapacağını bilemez. Çoğu kişi aslında özgür olmayı hiç istemediğini boşanınca anlar. Eski eşle arkadaş kalma çabası bu yüzdendir. Zaten bizim erkeğimizin en büyük defosu da buradadır. Hem evli hem özgür olmak ister bizim ortalama erkeğimiz…Atilla İlhan aşağıdaki dizeleri de onlar için yazmış olmalı:
“Yalnızların en büyük sorunuTek başına özgürlük ne işe yarayacak”
Belki de boşanıp arkadaş kalma çabası kendi beynimizi kandırma uğraşından başka bir şey değildir karşısında bocaladığımız bu yeni özgürlük veya yalnızlık karşısında… Belki de bitirdiğimiz evliliğe rağmen o insanın hala orada olduğunu, hala hayatımızda olduğunu bilmeye ihtiyacımız var yeni özgürlüğün tadını alabilmemiz için. Boşanmak demek ayrılmak demek. Ama belki de bazılarının ayrılmayı bile beraber yapıp sonrasındaki özgürlüğü de beraber yaşamaya ihtiyacı var.
“Ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına benzemesin diyeözgürlük mutlaka paylaşılacak”
Ama arkadaş kalma çabasının en az boşanma kadar zor olacağını unutmadan, daha zor da olsa özgürlüğü tek başına yaşamayı göze almak gereklidir. Atilla İlhan’dan çok daha avam bir söylemle diyelim ki; “Birbirimiz olmadan yapamıyorsak boşanmanın değil birlikte kalmanın derdine düşmek lazım…”
