Çocuklar tarlada işçi değil okulda olmalı

 Eğitim öğretim yılı başlayalı bir ay oldu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sorunlarla başladı eğitim yılı. Bu yıl da bugün okulunda, sınıfında olması gereken çocuklar evlerinden, okullarından, öğretmenlerinden, sınıf arkadaşlarından kilometrelerce uzakta. Eğitim hakkından yoksun bir şekilde tarlalarda çalışıyor. Okul sıralarında kalem tutması gereken minik elleri toprağı eşeliyor, makas tutuyor. Aileleri mevsimlik işçi olan çocuklar ailelerinin yanında tarlalarda çalışmak zorunda bırakılıyor. 
Bu önemli soruna dikkat çeken Tarım Orman Hayvancılık ve Çevre Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orman – İş) 13 yıldır mevsimlik işçilerin sorunlarını yetkililere duyurmaya çalışıyor. Tarım alanında gezici ve geçici olarak çalışan işçilerin çalıştığı tarlalara giderek sorunları yerinde tespit edip hazırladıkları rapor ve çözüm önerilerini yetkililere iletiyorlar. Tarım Orman – İş Sendikası önemli çalışmasını 13 yıldır yapmasına ve çözüm sunmasına rağmen her yıl aynı dramatik görüntülerle karşılaşıyorlar. Çocuklar eğitimden mahrum. 
Tarım Orman –İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş beraberinde sendika yöneticileri ve üyeleri ile birlikte Şereflikoçhisar’da soğan hasadında çalışan işçileri ziyaret ederek, okulunda olması gerekirken tarlada çalışan öğrencilere kırtasiye malzemelerinden oluşan çanta hediye ettiler. Tarım Orman –İş’in bu önemli toplumsal ve eğitim sorununa dikkat çeken çalışmasına değerli eğitimciler Prof. Dr. Ali Hikmet Demirsoy ve Eşref Atabey da katılarak çocuklara kitap hediye ederek onların eğitimleri için gerekli adımların atılması için yetkililere çağrıda bulundular.
‘ÇOCUKLARIN TARLADA İŞÇİ DEĞİL, OKUL SIRALARINDA OLMASI GEREKİYORTarım Orman –İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, tarlalarda soğan hasadında çalışan işçilerin yaşadığı emek sömürüsü ve  çocukların eğitim sorunlarının çözümü için yetkililere 13 yıldır raporlar sunduklarını ifade ederek,
“ Çok değerli soğan emekçileri hepinizi Tarım Orman –İş Sendikası adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün yine soğan işçilerinin, emekçilerinin yanındayız. Bilindiği gibi Türkiye’de yaklaşık 3 milyon insan gezici ya da geçici olarak tarımda hasat işinde çalışmaktadır. Yani tütünde, pamukta, çayda, fındıkta, narenciyede ve soğan işçiliğinde olduğu gibi. Bugün de burada soğan işçileri ile birlikteyiz. Soğan işçileri deyip geçmeyin. Çünkü insanların sofrasındaki vazgeçilmez bir ürün olan soğanın yaşadığı serüven çok farklıdır. Bu anlamıyla soğan emekçilerinin yaşadıkları sorunları başta yetkililere duyurmak ve bu sorunlara çözüm aramak için sendikamız Tarım Orman –İş  bu yıl 13. etkinliğini düzenlemekte. 13 yıldır biz bu alanda yaşanan sorunları tespit etmek, yerinde gözlemlemek adına tarlalara geliyoruz. Bu tarlalarda öncelikle korkunç bir emek sömürüsü yaşanmakta. Bu emekçiler devletin yaptığı son düzenlemeyle tarımda işlendiricilen kişiler aracılığıyla ya da diğer adıyla “dayıbaşı”ya da insan tacirleri tarafından tarlalara taşınmakta ve bu üretimleri üzerinden de bir çıkar elde edilmekte. Birinci boyutu bu” dedi.
Durmuş, önemli bir sorunun da eğitim çağında okullarında olması gereken çocukların tarlalarda çalışması olduğuna dikkat çekerek, “Bir diğer yanı ise burada gördüğümüz gibi çalışanların büyük çoğunluğu çocuk yaşta. Yani okul öncesi eğitimde olması gereken 1. 2. sınıf  ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki çocuklar okulların açılmasının üzerinden 1 ay geçmiş olmasına rağmen hala tarlalarda çalışıyorlar. Bizler bu sorunu dile getirmek yani bu çocukların tarlada değil, okul sıralarında olması gerektiğini anlatmak adına buradayız.
Bu tarlalarda yaşanan bir çok sıkıntı var. Bu insanlar gezici ve geçici işçi. Hiçbir statüye bağlı değil. Yani sosyal güvenceleri yok. İş sağlığı ve güvenliği kurallarına aykırı bir şekilde çalışıyorlar. Burada geçici barınma yerleri olarak tarlalarda kurulan çadırlarda hijyenden yoksun bir çok eksikliğiyle yaşamını sürdürmekteler. 
Ne yazık ki bizler sendika olarak 13 yıldır yetkilileri bu konuda, bu sorunların çözümü için davet etmemize rağmen maalesef bugüne kadar hiçbir çözüm elde edilemedi. Öncelikle bu insanlar bu ülkenin insanı, ayrıştırılmamaları gerekiyor. Her ne kadar yasalarımız ‘insanların eğitim hakkı anayasal bir haktır, sağlık anayasal bir haktır’ dese de ne yazık ki buradaki işçilerin bu haklarının olmadığını görüyoruz. Bu nedenle bizler bu tarlalarda emekçilerin yaşadıklarını yetkililere bir kez daha duyurma gereği duyduk” diye konuştu.
Başkan Durmuş, ilgili ve kurumlara  sorunun çözümünü de içren raporlar sunduklarını hatırlatarak, “Politik çözüm önerileri mümkündür. Parlamento, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kapsamında bu sorunları ele alabilir. Sağlık Bakanlığı gerekli tedbirleri alabilir ve uygulayabilir. Yani öncelikle bu insanlar İş- Kur aracılığıyla i işlendirilebilir. Bu insafsız insan tacirlerinin eline bırakılmamalı. 
Tarla sahipleri İş –Kur’a başvurarak işçi talep edebilir. En azından  devlet-işveren payı sigorta primini öder. Çalışan insanlar kayıt altına alınabilir. Primleri ödenen işçiler sosyal güvenceye kavuşur.
Burada zaman zaman soruyoruz. Yıllarca bu işi yapan insanların maalesef sosyal güvencesi yok ve emeklilik hakkı hiçbir dönem olmamıştır. Burada işçi arkadaşımıza sorduk şöyle konuştu; ‘ Dedem ırgattı, babam ırgattı, ben ırgatım ama çocuklarımızın da ırgat olmasını istemiyoruz.’ O nedenle biz bu yıl çocuklarımıza hediye edeceğimiz çantalarımıza yapıştırdığımız stikerlarımıza ‘Biz böyleyiz fakat böyle olmayacak bizim çocuklarımız’ sloganını kullandık. Bu önemliydi bizim için. Yani bu çocukların daha insani koşullarda eğitim alması, sağlık hizmetlerinden yararlanması ve barınma yerlerinin daha hijyen ve insana yaraşır olması en temel haklarıdır. En temel hakların tanınması adına bu mücadeleyi yürüteceğiz. Sendikamızın etkinliği sadece bu tarlada değil. Parlamento düzeyinde de çalışıyoruz. Bu insanlar bu ülkenin insanı. İnsanların sorunlarını çözmek parlamentonun sorunudur. Parlamenterlerin görevi  de budur. Bu anlamıyla Meclis’te grubu bulunan siyasi partilere sendikamızın hazırladığı hem rapor hem de politik çözüm önerilerimizi sunacağız ve takipçisi olacağız” dedi.
Şükrü Durmuş, Tarım Orman –İş Sendikası’nın soğan işçileri etkinliğine katkı ve desteklerinden dolayı Türkiye Ticaret, Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (Tez -Koop –İş Sendikası) ve Meteksan Matbaası’na ve duyarlı vatandaşlara destek ve katkılarından dolayı teşekkür ederek Tarım Orman – İş Sendikası’nın bu geleneksel faaliyetinin bundan sonra da devam edeceğini ifade etti.
DEMİRSOY: ÇOCUKLAR EĞİTİMDEN KOPARILMAMALITarım Orman –İş Sendikası’nın soğan işçisi emekçilerin sorunlarını dikkat çeken etkinliğe katılarak destek olan Prof Dr. Ali Hikmet Demirsoy da eğitim döneminde tarlalarda çalışan çocukların eğitimden koparılmaması gerektiğinin altını çizerek,
“Ben 50 yıllık eğitimciyim. Bu süre içerisinde Türk eğitiminin düzelmesi için olabildiğince çaba gösterdim. Tarım Orman  – İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş Bey 13 yıldır Türkiye’nin acısı olan bir soruna parmak basmış. Her defasında buraya gelip işçilere, çocuklara destek oluyor. Bu yıl benim de gelmemi istedi. Sağ olsun  Şükrü Bey ve sendikacı arkadaşlarımız  13 yıldır destekleriyle, hediyeleriyle çocukların, gençlerin geleceğe ümitle bağlanmalarını, eğitimden koparılmamalarını sağlamak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Buradaki çocuklar eğitime başlarken 2 ay, sonunda da 2 ay okullarından uzak kalıyorlar.Bir saniyenin bile değerlendirildiği bu dünyada çocuklarımızın bu şekilde eğitimden koparılması bir cinayettir. Lütfen rica ediyorum Bu işle ilgili olan kurum ve insanların hepsinin duyarlı olmasını önemsiyor ve bekliyorum. Tarım Orman –İş Sendikası’na ve Şükrü Bey’e teşekkür ediyorum. Bu kadar hassas bir duyguyu dile getirdi. 13 yıldır bu çocuklara destek oluyorlar. Gelecek ümitlerini körüklüyorlar” diye konuştu.
ATABEY: ÇOCUKLARIMIZ TARLALARDA DEĞİL OKULDA OLMALIJeoloji Yüksek Mühendisi ve yazar Eşref  Atabey de eğitim çağındaki çocukların tarlalarda çalışmak yerine okul sıralarında olması gerektiğine vurgu yaparak,
“Bu organizasyondan dolayı Tarım Orman –İş Sendikası’na teşekkür ediyorum. Bu çocuklar şuanda okulda olmaları gerekiyorken maalesef soğan tarlalarında çalışıyorlar. Dileğimiz çocuklarımızın bir an önce okullarına kavuşmaları ve akranları ile birlikte okul sıralarında  yerlerini almasıdır. Bu kardeşlerimizin elinde olacak tek olanak okumak. Okumaktan başka çıkış yolu yok. Benim tek önerim hepsinin okul hayatında onlara başarılar diliyorum.  Bir an önce okullarına kavuşmalarını diliyorum” dedi.