Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.
Erdoğan, TÜSİAD’ın açıklamalarına sert tepki göstererek, Türkiye’nin 2002 öncesindeki ekonomik ve siyasal yapısını hatırlattı. Erdoğan, TÜSİAD’ın eski zihniyetini eleştirerek, AK Parti iktidarları altında ekonominin rant ekonomisinden çıkarak üretim ve ihracat temelli bir yapıya dönüştüğünü söyledi. Ayrıca, kişi başına gelirin 3 bin 600 dolardan 15 bin dolara yükseldiğini ve Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin büyük bir başarı gösterdiğini belirtti. Erdoğan, TÜSİAD’ın çıkarlarının zarar gördüğünü ve bu nedenle karşı karşıya kaldıkları direnç ve eleştirilerin de arkasında bu yapının olduğunu vurguladı.
“MUHALEFET, HİZMET ÜRETME ÇABAMIZI ENGELLEMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR”İktidarın hizmet üretme çabasının muhalefet tarafından engellendiğini belirten Erdoğan, “Biz milletimize daha fazla hizmet üretmek için gecemizi gündüzümüze katarken muhalefet kanadı da bizi engellemek, bizi yavaşlatmak, bizim hızımızı kesmek için elinden geleni yapıyor. Milletin verdiği yetkiyi hizmet için sorun çözmek için değil tam tersine köstek olmak için kullanıyorlar. İnsanımız hizmet bekliyormuş. Türkiye’nin ihtiyacı varmış. Bürokrasimiz sıkıntı yaşıyormuş. Ülkemiz küresel yarışta geri kalıyormuş. Maalesef bunların hiçbiri muhalefetin umurunda bile değil. Ne dünyadan haberleri var ne de ülkenin meselelerini dert ediniyorlar. Muhayyel bir koltuğa özellikle sağa sola çekiştirmekten başlarını kaldıramıyorlar” diye konuştu.
“MUHALEFET SİYASİ REKABETİ SİYASİ HUSUMETE DÖNÜŞTÜRME ALIŞKANLIĞINDAN VAZGEÇMEDİ”Gezi, FETÖ ve 15 Temmuz olaylarında muhalefetin yanlış tarafta durduğunu ifade eden Erdoğan,”Bu açığı günden güne daha da büyüdüğünü görüyoruz. Son 22 yılda tüm uğraşlarımıza rağmen bu açığın kapatılması noktasında arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Muhalefet siyasi rekabeti siyasi husumete dönüştürme alışkanlığından bir türlü vazgeçmedi. Muhalefet yapıyoruz ambalajına sardıkları düşmanca eylemleriyle Türkiye’ye vakit kaybettirdiler. Telafisi mümkün olmayan zararlar verdiler. Gezi vandallığından FETÖ’nün kumpasları ve darbe girişimlerine kadar demokrasimize hedef alan tüm saldırıların hamiliğini üstlendiler. Lütfen hafızanızı şöyle bir yoklayın. Biz adeta kelle koltukta FETÖ’yle mücadele ederken bunlar örgütün şirketlerinin önünde nöbet tutuyordu. Biz gezi olaylarında milli iradeyi savunurken bunlar sokakları ateşe veren çapulcuların avukatlığını yapıyordu. Biz 15 Temmuz gecesi tanklara karşı milletimizle birlikte gözümüzü siper ederken bunlar keyif kahvelerini yudumlayarak darbeyi seyrediyorlardı. Biz Suriye’den Gazze’ye mazlumların haklarını savunurken bunlar siyasi ikballeri için zalimlere şirin gözükmeye çalışıyorlardı. Tüm bu süreçler boyunca muhalefette genel başkanlar değişti. Yönetim kadrosu değişti. Milletvekili sıralarında oturanlar değişti. Fakat kendi halkına yabancı zihniyette herhangi bir değişim yaşanmadı” dedi.
“CHP LİDERİ SİYASİ CİDDİYETTEN VE OLGUNLUKTAN YOKSUN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in siyaset tarzını yetersiz bulduğunu belirterek, ” CHP’de gelen gideni aratma geleneği Sayın Özel’le de bozulmadı. Sayın Özel söylemleriyle üslubuyla siyaset tarzıyla oturduğu koltuğun hakkını maalesef veremedi. CHP liderinin siyasi ciddiyetten ve olgunluktan yoksun trajik komik hallerine baktıkça bu partiye oy veren vatandaşlarımız adına doğrusu biz üzülüyoruz” ifadelerini kullandı.
“SAYIN ÖZEL 85 MİLYONA REZİL RÜSVA OLDU”Özgür Özel’in konuşmalarının etkisiz ve çelişkili olduğunu öne süren Erdoğan, “Adeta kırk dereden su getirdi. Grup kürsüsünde Almanca şiir okuma müsameresinden şahsımıza yönelik edepsiz hakaretlere kadar her türlü hünerini sergiledi. Peki sonuçta ne oldu? Söyleyeyim motor su kaynattı, devreler yandı, hafıza eror verdi. Sayın Özel 85 milyona rezil rüsva oldu. Bize şiir bilmez derken asıl cahilin, asıl şiir bilmezin, asıl kültür bilmezin kendisi olduğu ortaya çıktı. Merhum Ziya Gökalp’in şiirini okuyup caka satmak isterken tam anlamıyla bir şiir katliamına imza attı. Kıptilere hakaret olmaması için söylemek istemiyorum ama bu söz de yerine oturuyor. ‘Merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin’ söylermiş. Sayın Özel de marjinal sol örgütlerin sloganını aklamaya çalışırken kendi cehaletini ifşa ediyor. Ama kendisinin işler acısı halini gördükçe ona söyleyip zayi etmek istemiyoruz. Yine de Sayın Özel’in Yunus Emre’nin Hikmet Pınarı’ndan süzülen şu arı duru sözlerini kulağına küpe etmesinde fayda olduğu kanaatindeyim. ‘Sözü bilen kişinin yüzünü ak ede bir söz. Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz. Kişi bile söz demini demeye sözün kemini şu cihan cehennemini sekiz cennet ede bir söz. ‘ Evet siyasette söz işte bu kadar mühimdir. Aklına her geleni söylemek, boş konuşmak, mugalata yapmak, sürekli polemik peşinde koşmak akıllı bir siyaset yöntemi değildir. Sayın Özel’in hem şahsi siyasi ikbali hem de siyaset kurumunun itibarı açısından kendini süratle toparlamasını temenni ediyoruz. Yakın dostlarının siyasetin bir ciddiyet ve seviye işi olduğunu CHP Genel Başkanı’na hatırlatmalarının şart olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.
“MİLLİ İRADENİN TEMSİLCİLERİ OLARAK ŞİKAYET ETME GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ YOK”Muhalefetin engellemelerine rağmen hedeflerinden sapmayacaklarını belirten Erdoğan milletvekillerine seslendi. Erdoğan, “Milletin sizleri buraya çalışmanız, üretmeniz, kendisi için gece gündüz demeden koşturmanız amacıyla göndermiştir. Milli iradenin temsilcileri olarak şikayet etme gibi bir lüksümüz yoktur. Biz hizmet ve eser siyasetini temel ilke olarak benimsemiş bir kadroyuz. Bizim için asıl olan yarın bu unvanlardan sıyrıldığımızda arkamızda hoş bir sadağı bırakmaktır. Milletimizin hayır duasını almaktan hizmetlerimizle gönlünü kazanmaktan daha büyük bir bahtiyarlık kaynağı tanımıyoruz. Dolayısıyla muhalefet neyle meşgul olursa olsun biz işimize bakacağız daima hedeflerimize odaklanacağız. Muhalefetin engellemelerine, yavaşlatma girişimlerine, polemiklerine prim vermeden bu yüce çatı altında Türkiye’ye aşkla hizmet edeceğiz. Unutmayınız. Bize oy versin veya vermesin. Her bir vatandaşımızın emaneti bizlerin omuzlarındadır. Milletin emanetine hakkıyla sahip çıkan tüm milletvekillerimizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımıza da aynı şekilde teşekkür ediyor. Rabbim dayanışmamızı daim eylesin diyorum. Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor. İnşallah sağlığına kavuşmasından duyduğumuz memnuniyeti özellikle ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.
“BİZ NE HANÇER BİLİRİZ NE DE ŞAİBELİ İŞ YAPARIZ”CHP içindeki tartışmalar ve yolsuzluk iddialarına değinen Erdoğan, “Lafa gelince şeffaflık ve dürüstlüğü hiç kimseye bırakmayanların çevirdikleri dolaplar yavaş yavaş ortalığa saçılmaya başladı. Medyaya, sosyal medyaya ve gazetelere yansıyan iddiaların yenilir, yutulur bir tarafı yok. Bakın burada şunu söylemek mecburiyetindeyiz. Türkiye Yüzyılını konuştuğumuz bir dönemde Türk siyasetinin bu tür yüz kızartıcı ithamlarla gündeme gelmesinden onlar adına biz utanıyoruz. Temennimiz ortaya dökülen bu pisliklerin ana muhalefette bir arınmaya ve temizlenmeye vesile olmasıdır. Para kulelerinin temsil ettiği mülevves anlayışın önce ana muhalefetten sonra da siyaset kurumundan sökülüp atılması şart. İster ülke genelinde isterse siyasi parti bünyesinde olsun sandığın itibarına gölge düşüren her türlü gayrimeşru tasarrufun reddedilmesi Türk demokrasisinin saygınlığı adına önemli bir kazanım olacaktır. Son tartışmalarda bizim tavrımız bellidir. Biz şeffaflığın, dürüstlüğün ve seçmen iradesinin hiçbir müdahaleye maruz kalmadan özgürce tecelli etmesinden yanayız. Eskisi ve yenisiyle CHP genel başkanlarının içinde debelendikleri gayya kuyusuna bizi de çekmelerine müsaade etmeyeceğiz. Onlara önerimiz şudur. Kapanmamış bir hesapları varsa buna bizi alet etmesinler. Konu yargıya da intikal ettiğine göre gitsinler, kozlarını mahkemede paylaşsınlar. Ama bizim üzerimizden hesap görme yanlışına düşmesinler. Çünkü bizim onların hançer siyasetiyle oyalanacak ne vaktimiz var, ne sabrımız var, ne de bu rezaletleri kaldıracak midemiz var. Bakın biz ne hançer biliriz ne de şaibeli iş yaparız. Siyasette de devlet idaresinde de bütün işlerimizi daima kanuna, nizama, teamüllere ve etik değerlere uygun icra ederiz. Biz kuruluşundan itibaren temiz siyaseti, ilkeli siyaseti, ahlaklı siyaseti kendisine rehber edilmiş bir partiyiz. AK Parti olarak bizim alameti farikamız, dürüstlüğümüz dür, hasbihiliğimizdir, samimiyetimizdir. AK kadronun ortak paydası kardeşliktir, muhabbettir, dayanışmadır. İşte bundan dolayıdır ki AK Parti’de kavga, gerilim, çatışma ve tefrika bekleyenler bugüne kadar hep avuçlarını yaladılar” dedi.
“BÜYÜK DEVLET SADECE LAFLA OLUNMAZ”Türkiye’nin büyük hedeflerle hareket ettiğini ve dış politikada önemli başarılar elde ettiğini vurgulayan Erdoğan, “Hep söylüyorum. Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile yetişemez. Güneydoğu Asya seyahatimiz bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Burada öncelikle şunu ifade etmek isterim. Büyük devlet sadece lafla olunmaz. Büyük devlet olmak için tıpkı ecdadımız gibi büyük hayaller kurmak, büyük hedefler belirlemek gerekir. Her 3 seyahatimizde de Türkiye’nin ve Türk milletinin büyüklüğünü çok yakından müşahede ettik. Görüyoruz ki Türkiye dış politikada kayıpları yıkmaya, kalıpları yıkmaya, ezberleri bozmaya, tarihi mirasıyla uyumlu yepyeni bir başarı hikayesi yazmaya devam ediyor. Küresel siyasette kritik değişimlerin yaşandığı ticaret savaşlarının tekrar konuşulmaya başlandığı bir dönemde gerçekleştirdiğimiz bu ziyaretimiz son derece önemli idi” diye konuştu.
“BİZİM İÇİN ASLOLAN MİLLETİMİZİN NE SÖYLEDİĞİDİR”Türkiye’nin dış politikasının vizyoner ve geniş bir perspektife sahip olduğunu belirten Erdoğan, “Liderlere lokum yerine togg hediye etmemizin ülkemizdeki muhalefeti rahatsız ettiği görülüyor. Düşünün öyle bir ruh halindeler ki Türkiye’nin dünyadaki rolüne dair övgü dolu sözlere itiraz, rakiplerimizden önce muhalefet partilerinden geliyor. Hele bir tanesinin cehaleti karşısında hayret etmemek inanın elde değil. Ne dünyadan haberi var ne de yükselen Asya gerçeğine vakıf. Köhne mantığıyla geri kalmış diyerek küçümsediği ülke dünyanın en büyük ekonomilerinin yer aldığı G-20 ülkesi. Kendi çapsızlığını kendi vizyonsuzluğunu kendi yetersizliğini Türkiye’nin çıkarlarının önüne koyan sığ bir zihniyete muhatabız. Dış politikayı sadece batıyla ilişkiler kurmak olarak algılayan çapsızlara sadece şunu hatırlatmak isterim. Bu işler her şeyden önce vizyon, tasavvur, irade ve ufuk meselesidir. Ufku dar olanlar bizi anlayamaz. Ufku şahsi çıkarlarının ötesine geçemeyenler bizi anlayamaz. Milletimizin binlerce yıllık tarihini, kültürünü, serencamını bilmeyenler 10 bin kilometre ötede Türkiye’ye gösterilen muhabbeti anlayamaz. Şarap tatmak veya parti düzenlemek için Avrupa’ya gidenlerin bizim Avrupa’ya gidenlerin bizim 360 derecelik dış politika vizyonumuzu anlamalarını zaten beklemiyoruz. Rejimin çöktüğü gece çıkıp Esad’la görüşülmeli diyecek kadar olaylara bigane olanlardan sağlıklı bir dış politika yorumu çıkmaz. Bizim için aslolan kifayetsizler korosunun ne dediği değil, milletimizin ne söylediğidir. Bizim için önemli olan halkımızın düşüncesidir. Kanaatidir, umumi efkarıdır. Allah’a hamdolsun milletimiz de ülkemize ve şahsımıza yönelik bu büyük saygı ve sevginin sebebini çok iyi bilmektedir. Kendi ülkelerine miyop bakanlar burunlarının ucundaki gerçeği göremese de Asya’dan Afrika’ya tüm mazlumlar Türkiye’nin ne yapmaya çalıştığının gayet bilincindedir” dedi.
“HİÇ KİMSE ELEŞTİRİDEN AZADE DEĞİLDİR”‘‘TÜSİAD’ın haddi ziyadesiyle aşan ve buram buram provokasyon kokan açıklamalarına geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmek istiyorum” diyen Erdoğan, “Demokrasilerde hiç kimse layüsel değildir. Hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması halinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız. Bugün konuşan Türkiye diye bir olgudan bahsediliyorsa bunu mümkün hale getiren hiç şüphesiz AK Parti’dir, hükümetlerimizdir. Demokrasimizin standardını yükselten, baskılara son veren, yasakları kaldıran bizim iktidarlarımızdır. Terörü ve şiddeti övmediği, hakaret içermediği, vesayet girişimlerine davetiye çıkarmadığı müddetçe her türlü fikrin rahatça tartışılmasını biz sağladık. Bütün bunları da CHP’nin ve vesayet odaklarının engellemelerine rağmen yaptık. Yasakların değil özgürlüklerin egemen olduğu bir Türkiye’nin inşası için verdiğimiz çetin mücadelenin en yakın şahidi bizatihi milletimizdir. Dolayısıyla yasakların kalkmaması için mahkemeye koşanların bize demokrasi ve özgürlükler konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz” ifadelerini kullandı.
“MİLLETİN MUAZZES İRADESİNİN ÜSTÜNDE HİÇBİR GÜÇ TANIMADIK”TÜSİAD’ın açıklamalarına tepki gösteren Erdoğan, “Bu yapı kamunun kesesinden ve milletin sırtından elde edilen haksız kazançların yerli milli üretim yerine distribütörlük yoluyla elde edilen imtiyazların gölgesinde büyümüş ve büyütülmüş iş adamlarıyla maruf. 2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bakınız bunlar eski Türkiye’de sadece paraya hükmediyorlardı. Aynı zamanda siyaseti de istedikleri gibi dizayn ediyorlardı. Çıkarlarına göre karar organlarını kontrol ediyor ve yönlendiriyorlardı. Gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlara ayar veriyorlardı. Biz işte buna dur dedik. Kusura bakmayacaksınız. Milletin muazzez iradesinin üstünde hiçbir güç tanımadık. Ekonomiyi rant ekonomisi olmaktan çıkarıp üretim ve ihracat ekonomisi haline dönüştürdük. Sermayenin renklere bölündüğü ayrımcı yapıya son vererek Anadolu’nun bağrından yeni aktörlerin çıkmasını sağladık. Milletin kaynaklarını kerameti kendinden menkul bir avuç kompradör burjuvazi zenginleşmesi için değil tüm kesimleriyle milletin huzuru, refahı, kalkınması ve esenliği için kullandık” dedi.
“EY TÜSİAD SİZİN HESABINIZI BOZDUK”Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktidarlarımız döneminde kişi başına gelip burası da çok önemli. 3 bin 600 dolardan bu sene 15 bin doların üzerine çıktı. Ey TÜSİAD 3 bin 600’den 15 bin doların üzerine çıkan bir süreç var. Bu AK Parti iktidarının döneminde oldu. Yahu siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. İhracatımız 36 milyar dolardan 2024 senesinde 262 milyar doları buldu. Derslik sayımız 2002’de sadece 367 bindi. Biz bunu 735 bine çıkardık. Hastane yatak sayımız 164 binden 270 yetmiş bine ulaştı. 6 bin yüz kilometre olan bölünmüş yol uzunluğumuz 30 bine yaklaştı. Sosyal yardımlarla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanında olduk. Daha burada sayamayacağımız nice çalışmayla refahı tabana yaydık. Elbette bu süreçte çok ciddi dirençle karşılaştık. Çıkarlarına dokunduklarımızın rant musluklarını kestiklerimizin bel altı vuruşlarına ve operasyonlarına maruz kaldık. Bunların en başında sizin de bildiğiniz üzere TÜSİAD geliyordu” ifadeleriyle TÜSİAD’ın çıkarlarının zarar gördüğünü belirtti.
“TÜSİAD ESKİ ZİHNİYETİNİ TEKRAR HAYATA GEÇİRMEYE ÇALIŞIYOR”TÜSİAD’ın zihniyetini eleştiren Erdoğan, “Nitekim bu kuruluşun darbeciler, cuntacılar, emperyalistler ve onların etki ajanlarının safında ülkemize ve milletimize karşı sergilediği üstenci, faşizan, nobran tavırlar toplumsal hafıza kayıtlarımızda muhafızdır. Şu noktaya da özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Türkiye’nin bölgesinde siyasi, askeri ve sosyal gücünü genişletip tahkim ettiği dünyada küresel sistemin yeniden inşası çağrılarına öncülük ettiği, içeride hayat pahalılığı ve enflasyona karşı kararlı bir program uyguladığı tüm zorluklara rağmen yatırım, üretim, istihdam, ihracat hedefinden taviz vermediği terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda her türlü riski alarak önemli adımlar attığı velhasıl Türkiye yüz yılı için gece gündüz çalıştığı bir dönemde TÜSİAD’ın eski zihniyetinin yeniden tedaviyle sokulmaya çalıştığını farkındayız. Hep söylediğimiz ve gereğini yaptığımız gibi başaramayacaksınız. Türkiye’nin terör örgütleriyle iltisaklı veya yolsuzluk batağına saplanmış kendi ayıbını örtmek için sağa sola sataşan muhterislere teslim olmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek. Türkiye’nin yerli ve milli üretimden vazgeçerek yeniden küresel ticaretin zayıf bir pazarı haline dönüşmesini istiyorsanız bilin ki böyle bir şeye de asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin demokrasisini darbecilerin ekonomisini sömürgecilerin milli iradeyi sivil toplum ve siyasetçi görünümlü beşinci kol elemanlarının güdümüne sokmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şeye canımız pahasına rıza göstermeyeceğiz. TÜSİAD’ın Türkiye’de güven iklimini bozan örnekler olarak verdiği her konu hukukun, adaletin, savcıların, hakimlerin yetki alanındadır. Hukuk devletine yürekten inananların safı terör yardakçılarının, hırsızların, edep adap tanımaz provokatörlerin, disiplinsizlerin, sanat dünyasına esir alan marjinallerin, yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorundadır” şeklinde konuştu.
TÜSİAD’ı deprem sonrası yardım ve destek konusunda eleştiren Erdoğan, “Yurt dışındaki afetlerde bırakın zararın tüm boyutlarını can kayıtlarının bile tam olarak açıklanmadığını bildikleri halde ileri geri konuşuyorlar. Oysa afet zedelerimizin yaralarını sarma konusunda Türkiye’nin başarısını sadece evi, barkı yıkılan, düzeni bozulan kardeşlerimiz değil. Bütün dünya çok iyi biliyor ve çabalarımızı takdir ediyor. Acaba ey TÜSİAD şu deprem afetinde siz ne yaptınız? Acaba siz AFAD’ın yanında ne kadar destek verdiniz? Neyle aralarda bulundunuz? Azerbaycan, Pakistan bütün buralar burada yardıma koşarken siz neredeydiniz? Zerre kadar vicdanları varsa çıkıp söylesinler. Dünyada bizim yaşadıklarımızın yarısını yaşasa ayakta kalabilen bir ülke olur muydu? Depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden iki yüz bir bin konutu teslim eden bir başka ülke daha var mıydı? Etrafı ateş çemberiyle kuşatılmışken ekonomisini büyüten, ihracatını artıran, istihdamda kayıp yaşamayan ulaşımda, sağlıkta, savunmada, yatırımlarda rekordan rekora koşan bir başka devlet gösterebilirler mi?” ifadelerini kullandı.
“SİYASETÇİLERE HAK BİLDİRDİKLERİ KİBİRLİ SİSTEM ÇÖKMÜŞTÜR”TÜSİAD’ı geçmişteki rant düzeninin çöktüğünü ifade eden Erdoğan, “Endişe etmeyin ha. Türkiye’nin son 22 yılda yaşadığı badireler karşısında dut yemiş bülbüle dönen TÜSİAD’ın şimdi birdenbire yarısı yalan, yarısı yanlış örneklerden oluşan hezeyanlarının gerisindeki saiki elbette tahmin ediyoruz. On yıllardır gönüllerinin rahat ettiği suskunluklar karşısında verdikleri örnekler devede kulak kalır. Susması gereken yerde konuşan, konuşması gereken yerde susan gönülleri değil çıkarlardır. Geri plandaki kirli hesaplardır. Çöktü diyerek feveran ettikleri yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir. İmtiyazlar üzerine bina ettikleri ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere hak bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. İstikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür. Millet ekonomik krizlerle kıvranırken zenginleştikleri sistem çökmüştür. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdikleri sistem çökmüştür. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece de devletin kaynaklarının bir avuç seçkine aktığı eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir” dedi.
“TÜRKİYE SİZİN TAPULU MÜLKÜNÜZ DEĞİLDİR”Türkiye’nin artık eski karanlık dönemlerine dönmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, “Türkiye sizin tapulu mülkünüz millet sizin personeliniz siyasetçiler de maaşlı elemanlarınız değildir. Eski Türkiye’nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsama alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye’yi özlüyor da olabilirsiniz. Ama yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak devletin kurumlarını provoke etmeyecek yargıyı baskı altına almaya kalkışmayacaksınız. Siyaset yapmaya çok hevesliyseniz ya parti kurarsınız ya da ağzınızdan çıkacak iki çift söze bakan muhalefet partilerinden birini seçersiniz. Kusura bakmayın. Bu ülkeyi tekrar istikrarsızlık bataklığına sürüklemenize göz yummayız. Ürettiğiniz çalıştığınız ülkeye ve millete faydalı olduğunuz müddetçe 85 milyonun her bir ferdi gibi sizi de destekleriz. 22 yıllık iktidarlarımız boyunca Türkiye ekonomisine müspet katkı vermek istediğinizde ayrımcılık yapmadan hepinize destek olduk. Ama siyaset ve toplum mühendisliğine yeltendiğinizde de demokratik hukuk devleti çerçevesinde tüm gücümüzle buna direndik. Bundan sonra da aynı hassasiyetle hareket etmeyi sürdüreceğiz. Ne hak yiyen olacağız ne de milletin hakkının hukukunun iradesinin gasp edilmesine rıza göstereceğiz. Başka ajandalar, başka gündemler peşinde koşanlara, başka senaryoların oyunculuğuna soyunanlara rastgele demeyeceğimizin bilinmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
