Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan ziyareti sonrası yurda dönerken, uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Ziyaret çerçevesinde yaptıkları görüşmelerde ikili ilişkilerin tüm boyutlarını gözden geçirdiklerini dile getiren Erdoğan, “Olumlu gündem temelinde işbirliğimizi daha da geliştirmek adına atılabilecek adımları değerlendirdik. Bölgesel ve küresel gelişmeler de gündemimizde yer aldı. Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanmakta olan zulmü gündeme getirdik. İşlenmekte olan katliamlar karşısında uluslararası toplumun sessiz kalmaması gerektiği yönündeki kanaatimizi paylaştık. Kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların kesintisiz şekilde akışının tamiri noktasında yapılabilecekleri ele aldık” diye konuştu.
“Üst düzey diyaloğumuzun devamının büyük önem taşıdığı kanaatindeyim”
Miçotakis ile dostane ilişkiler ve iyi komşuluk hakkında Atina Bildirgesi’ni imzaladığını, böylece ikili ilişkileri geliştirme iradesini en üst düzeyde karşılıklı teyit etmiş olduklarını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
“İki ülke, üçüncü tarafların müdahalesine ihtiyaç duymadan sorunlarını suhuletle çözebilecek birikime, tecrübeye ve iradeye fazlasıyla sahiptir. Bunu teminen, üst düzey diyaloğumuzun devamının büyük önem taşıdığı kanaatindeyim. Dostum Miçotakis’i müteakip konsey toplantısı için Ankara’ya davet ettim. Gayet olumlu bir atmosferde geçen ziyaretimin Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açacağına inanıyorum. Görüşmelerimizin ve aldığımız kararların işbirliğimizin geleceği açısından hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
“İşbirliğini tüm alanlarda geliştirmenin gayreti içindeyiz”
Erdoğan, ziyaret öncesinde Yunan Gazetesi Kathimerini’ye verdiği mülakatta Doğu Akdeniz’de enerji uyuşmazlıklarının yapıcı diyalogla çözülebileceğine ilişkin bir değerlendirmesi olduğu hatırlatılarak, “Bugün verdiğiniz mesajlar da bu yöndeydi. Doğu Akdeniz’deki enerji konusu bugün görüşmelerinizde gündeme geldi mi? Yunanistan’ın buna yaklaşımı ne oldu? Sizin bir de bu konuyla ilgili bir konferans öneriniz vardı. Bu önerinizi de yinelediniz mi? Yunanistan’ın buna yanıtı ne oldu?” sorularını şöyle yanıtladı:
“Bu işbirliğini sadece enerji alanında değil nükleer enerji dahil tüm alanlarda geliştirmenin, genişletmenin gayreti içindeyiz. Mesela bizim Sinop’ta inşa edilecek nükleer santralimizin enerjisinden Yunanistan’a da imkan tanıyabiliriz. Biliyorsunuz biz Ataşehir’de bir enerji Hub’ı yapalım dedik. Oradaki kulelerden bir tanesini sadece bu enerji dağıtım imkanlarını seferber ettiğimiz bir hale getirelim istiyoruz. Biliyorsunuz Trakya’da, Rusya’dan gelecek doğal gaz ile oradan Balkanlar’a ve Avrupa’ya gaz temininde bir merkez olma kararımız mevcut. Bu konuda da Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile mutabık kaldık. Doğu Akdeniz’deki gerginlikler en çok bölgenin önemli ülkeleri olan Türkiye ve Yunanistan’ı olumsuz etkiler. Bu nedenle biz buradan ne gibi imkanlar elde ederiz, ülkelerimizin yararına ne gibi olanaklar oluştururuz bunun hesabı, gayreti içerisinde olmamız lazım. Bu konuya Sayın Miçotakis’in olumlu yaklaştığını söyleyebilirim.”
“Görevimiz doğruyu hatırlatmak”
Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki Gazze’de ateşkes çağrısına Yunanistan çekimser bir oy kullanmıştı. Siz bu konuda çok yoğun bir diplomasi yapıyorsunuz, bu konuya önem veriyorsunuz. Bugünkü görüşmelerin akabinde Yunanistan’ın Gazze yönelik tavrında bir değişim olacak mıdır?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Miçotakis’e ‘Sizi Filistin’in yanında görmek isterdik, keşke çekimser olanların arasında kalmasaydınız, siz de bu 121 ülkenin yanında yer alsaydınız’ dedim. Bizim görevimiz doğruyu hatırlatmak. Bir su damlasının mermeri delebilmesi için aynı noktaya defalarca düşmesi gerekir. Tıpkı o su damlaları gibi nihai hedefe bu hususları bir kez hatırlatmakla ulaşmak mümkün olmuyor. Şimdi biz de aynı noktaya ikazlarımızı, uyarılarımızı yapacağız ki, inşallah neticeyi alalım.”
“Barışın korunması için adım atma zamanı”
“BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in BM Güvenlik Konseyi’ne yazdığı bir mektup bulunuyor. İspanya Başbakanı Sanchez de bu mektuba destek verdi. Bu adım daha da büyür mü, uluslararası toplumda daha geniş bir destek bulur mu?” sorusuna karşılık Erdoğan, şunları dile getirdi:
“BM Genel Sekreteri Guterres bir genel sekreter olarak şu ana kadar faydalı olamadığını ifade ediyor. Daha yeni 99. maddeyi ancak işletebildi. Bakalım netice alabilecek mi? Guterres küresel sistemin alarm düğmesine basmıştır. Dünya barışını korumak için kurulmuş bir yapıyı oluşturan unsurlara ‘görevinizi unutmayın’ demektedir. Umarım bu çağrıya BM Güvenlik Konseyi kulak verir. Artık küçük çıkar hesaplarını, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ zihniyetini bir kenara bırakma ve gezegenimizde barışın korunması için adım atma zamanıdır. İspanya Başbakanı Sanchez, Batı ülkeleri içerisinde gerçekten en yiğidi çıktı. Bütün olumsuzluklara rağmen, Sanchez ileri giderek Filistin’in Avrupa Birliği ülkeleri tarafından tanınması noktasında kararlılığını ortaya koydu. İspanya, Sanchez ile ‘Filistin’in Avrupa Birliği tarafından tanınması için teklifimi yapacağım’ diyecek kadar yiğit çıktı. Onun için ben kendisini alkışlıyorum.”
“İsrail tam bir devlet terörü estiriyor”
Bir gazetecinin, Türkiye’nin Hamas konusundaki duruşunun uluslararası toplumda ya da uluslararası dünyadaki karşılığı ve Hamas’a karşı bakış açısında değişme imkanı olup olmayacağı sorusu üzerine Erdoğan, “Ben uluslararası toplumun ne diyeceğine bakmıyorum. Ben bir kul olarak üzerimize düşen görev nedir buna bakıyorum.” ifadesini kullandı.
Şair Mehmet Akif Ersoy’un, “Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.” dizelerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunlar Hamas’a ‘terör örgütü’ diyorlar. Hamas Filistin’in bir gerçeğidir, terör örgütü değildir. Hamas bir siyasi harekettir ve siyasi parti olarak girdiği seçimlerden galip çıkmış olan bir harekettir. Ama bize bunu zorla dayatıyorlar ki ‘illa terör örgütü’ deyin. Hayır, sizin demenizle biz Hamas’a ‘terör örgütü’ demeyiz. Şu anda İsrail tam bir devlet terörü estiriyor. Nerede Batı, nerede Amerika? Ortada bütün bu gerçekler varken, 17 bine yakın insan, çocuk, kadın, yaşlı öldürülmüşken biz bunları nasıl tasvip edelim?”
Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’la bu konuları konuştuğunu ancak Batı’nın hala sessiz kaldığını vurgulayarak, “İşte bunlar bizim canımızı yakıyor, ciğerimizi yakıyor.” dedi.
“Netanyahu bu soykırımı siyasi ömrünü uzatmak, yargılanmaktan kaçmak için de yapıyor”
Bir gazetecinin, İsrail halkının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun artık iktidardan gitmesi gerektiğini yüksek sesle söylediğini aktararak, “Dünya çapında boykotlar var ve İsrail ekonomik bir krize girmek üzere, halkın tepkisi daha da artıyor böyle olunca. Fakat bir inanış var. Netanyahu giderse savaşın seyri değişir, barış sürecine girilir diye. Buna inanmak ne kadar gerçekçi?” sorusuna Erdoğan, “Netanyahu giderse orada barış egemen olur vurgusu önemli. Ancak şu an itibarıyla bir gerçek var ki, Netanyahu bu soykırımı siyasi ömrünü uzatmak, yargılanmaktan kaçmak için de yapıyor.” yanıtını verdi.
Netanyahu’nun bir yargı süreci içinde olduğunu, hatta hakkında mahkumiyet kararlarının verileceğinin konuşulduğunu anımsatan Erdoğan, “Böyle bir süreçte İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı patlak verdi. Şimdi de ‘Bu saldırıları ne kadar uzatırsam yargılanma olayından da o denli kendimi kurtarabilirim’ düşüncesi içinde bu süreci uzatıyor. Netanyahu daha önce de söylediğim gibi gerçekten bir Gazze katilidir, kasabıdır ne derseniz deyin. Bu sıfatların hepsi ona yakışır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde nasıl Miloseviç yargılandıysa aynı şekilde Gazze kasabı Netanyahu ve onunla birlikte hareket eden İsrailli ve İsrail dışı bütün siyasetçilerin de yargılanması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Bunun takibinin yaklaşık 3 bin avukat ile yapıldığını dile getiren Erdoğan, “Türkiye dışından birçok ülkeden bu işi takip eden avukatlar, hatta savcılar var. Biz de takibini sürdüreceğiz. Derdimiz bu soykırımın bir an önce sonlandırılması ve suçluların cezalandırılmasıdır. Netanyahu ve suç ortaklarının tüm soykırımcılara ibret olacak bir ceza almaları lazımdır. Kimsenin aklına bir daha sivil öldürmek, hastane bombalamak, pazar yeri vurmak gelememesi için bu yargılama çok önemli. Çünkü hesabı sorulmayan katliamlar, soykırımlar tekrarlanır.” değerlendirmesinde bulundu.
“15 Aralık sonrası peyderpey aday açıklamalarımızı yaparız”
AK Parti ile MHP’nin heyetlerinin yerel seçimler kapsamında yaptıkları görüşmelerdeki son durum ve işbirliğine gidildiği zaman buradaki çalışmalarda 2019 seçimlerindeki dengelerin mi gözetileceğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
“2019 yerel seçiminde biz Cumhur İttifakı başlığıyla bir adım atmadık. Ancak bu seçimde durum çok daha farklı. Şu an itibarıyla Milliyetçi Hareket Partisinden ve partimden arkadaşlarımız müşterek çalışmalarını sürdürüyorlar. Hangi büyükşehirde, hangi illerde, hangi ilçelerde nasıl hareket edeceğiz, meclis üyeliklerinde nasıl hareket edeceğiz, bütün bu konuların hepsini arkadaşlarımız görüşüyorlar. Öyle zannediyorum ki bu hafta içinde belli bir neticeye varacaklar. Ondan sonra bizim konseyimize getirecekler. Biz de bu yapılan çalışmayı gözden geçirerek süratle adım atıp, 2024’e dair Devlet Bahçeli ile bir araya gelip, kararımızı vereceğiz ve yola çıkacağız. 15 Aralık sonrası peyderpey aday açıklamalarımızı yaparız.”