2025 Voleybol Milletler Ligi’nde rüzgâr gibi esen A Milli Kadın Voleybol Takımımız, İstanbul ayağında oynanan son karşılaşmasında güçlü rakibi Brezilya’ya 3-1 mağlup oldu. Bu sonuçla birlikte, Filenin Sultanları’nın 7 maçlık galibiyet serisi son bulurken, alınan mağlubiyet yalnızca skor tabelasında değil, dünya sıralamasındaki puan dengelerinde de etkisini gösterdi. Brezilya ile aramızdaki puan farkı ciddi şekilde azaldı. Ancak bu tabloya yalnızca “bir yenilgi” gözüyle bakmak, yaşananları tam anlamıyla yansıtmak için yeterli değil.Çünkü bu mücadele, millilerimiz için sadece bir sonuç değil, aynı zamanda bir sınavdı. Ve her sınav, beraberinde bir fırsat getirir: Eksikleri görmek, nerelerde gelişmemiz gerektiğini anlamak ve daha da önemlisi takım olarak öğrenmek. İstanbul’daki bu maç, işte tam da bu anlamda değerli bir deneyim oldu. Maçın tamamı, teknik ve zihinsel açıdan önemli kırılma anlarıyla doluydu.İlk setteki dağınıklık, oyuncularımızın alıştığımız ritmini bulmakta zorlandığını gösterdi. Servis karşılamada yaşanan aksamalar, blok organizasyonundaki gecikmeler ve hücumda istenilen sonucun alınamaması, Brezilya gibi üst düzey takımlar karşısında her detayın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Ancak bu zorluklar, ikinci sette yerini mücadeleye ve toparlanmaya bıraktı. Millilerimiz, ikinci setin büyük bölümünde ortaya koyduğu dirençle geri dönüş sinyali verdi ve bu seti kazanarak moral buldu. Üçüncü set ise tam anlamıyla bir satranç maçı gibiydi; anlık hatalar, kırılma anlarını belirledi. Dördüncü sette ise oyun disiplininden uzaklaşılması, farkın açılmasına neden oldu.Tüm bu set analizleri, teknik kadro ve oyuncular için önemli bir veri oluşturuyor. Çünkü bu seviyedeki maçlar, sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel dayanıklılığın da test edildiği anlar. Servis karşılamadaki dengesizlik, topu oyuna sokarken yaşanan kararsızlıklar ve hücumdaki istikrarsızlık, gelecekteki hedefler doğrultusunda mutlaka çalışılması gereken alanlar olarak öne çıkıyor.Ancak bu tabloyu değerlendirirken geçmiş haftalara da dönüp bakmak gerekiyor. Kanada, Güney Kore ve Dominik Cumhuriyeti karşısında alınan net galibiyetler, bu takımın ne kadar potansiyelli olduğunu gözler önüne sermişti. Melissa Vargas’ın etkili servisleri, Ebrar Karakurt’un bitirici vuruşları, Zehra Güneş’in bloktaki hâkimiyeti ve libero Gizem Örge’nin savunmadaki akıl dolu hamleleri, bu takımın neden dünyanın zirvesinde olduğunu kanıtlayan unsurlar arasında yer aldı. Ancak üst düzey takımlara karşı bu üstünlüğü sürdürebilmek, yalnızca bireysel performanslarla değil, takım bütünlüğüyle mümkün olabiliyor. Brezilya gibi turnuva favorileri karşısında bu bütünlüğü daha istikrarlı hâle getirmek, turnuvanın ilerleyen etapları için büyük önem taşıyor.Şimdi gözler, 9-13 Temmuz tarihleri arasında Hollanda’nın Apeldoorn kentinde oynanacak 3. hafta maçlarına çevrildi. Bu maçlar, yalnızca moral kazanmak açısından değil, aynı zamanda sıralama ve çeyrek final öncesi avantaj sağlamak için de kritik olacak. Brezilya karşısında alınan bu mağlubiyet, bir bitiş değil; aksine daha güçlü bir dönüş için bir başlangıç olabilir. Çünkü bu takım, defalarca ayağa kalkmayı, eksiklerini gidererek ilerlemeyi ve yeniden zirveye tırmanmayı başardı. Ve inancımız tam ki, bunu yine başaracak.
