Bir kare bin kelime anlatır, derler. Ama o kareyi yakalayabilmek için yalnızca orada olmak yetmez. O anın geleceğini önceden görebilmek gerekir. Foto muhabirliği, sadece deklanşöre zamanında basmak değil, o deklanşöre ne zaman, nerede, hangi koşullarda basılacağını öngörebilmek sanatıdır. Gündemi takip etmek, olayların gidişatını okumak ve ona göre pozisyon almak, bu mesleğin omurgasıdır. Eğer bu adımlar eksik ya da yanlış yapılırsa, yalnızca bir kare değil, bir hafıza, bir gerçeklik, hatta tarih kaçırılır.Haber dünyası sabırsızdır. Dakikalar içinde gelişen olaylar, anında yankı bulur. Bu yüzden foto muhabiri için gündemi sürekli takip etmek bir tercih değil, zorunluluktur. Protestoların, siyasi mitinglerin, ani patlak veren krizlerin ya da trajedilerin hangi yöne evrileceğini tahmin edemeyen bir muhabir, çoğu zaman olay yerinde değil, olaydan sonra gelen sessizlikte bulunur.Bir foto muhabiri için en büyük hata, “orada olmamak”tır. Ve bu hata, çoğu zaman olayları önceden okuyamamakla başlar.Foto muhabiri yalnızca olanı belgelemekle yetinmez. Aynı zamanda olacak olanı sezmelidir. Olayların ritmini yakalayamayan bir muhabir, güçlü bir kare yakalasa bile bağlamı kaçırır. Halbuki basın fotoğrafçılığı bağlamsız karelerle değil, hikâye kuran imgelerle var olur.Savaşın nereye varacağını, bir siyasi krizin ne zaman sokaklara taşacağını ya da bir toplumsal hareketin ne zaman patlayacağını hissedemeyen muhabir, sahnenin dışına düşer. Öngörü kaybı, yalnızca mesleki bir eksiklik değil, bir gerçeği zamanında gösterememenin sorumluluğudur.Öngörmek kadar önemli olan bir diğer unsur da harekete geçmektir. Bir olayın sinyallerini almak, ama buna rağmen yola çıkmamak, ekipmanı hazırlamamak, konumunu belirlememek, sezgiyi boşa harcamaktır. İyi bir foto muhabiri, risk alır. Gitmeyi, görmeyi ve belgelemeyi seçer.Aksiyon almayan bir muhabir, olaylar olurken izleyiciye dönüşür. Ve bu meslekte izleyici olmak, tanıklık hakkını kaybetmek demektir.AP için görev yapan Jeff Widener, Çin’deki Tiananmen protestoları sırasında, neredeyse o meşhur “Tank Man” karesini kaçıracaktı. Balkona çıkmak için sadece birkaç dakikası vardı, üstelik film değiştiriyordu. Ancak risk aldı ve o sahneyi yakaladı. Widener’ın öngörüsü ve hızlı aksiyonu, dünya tarihine geçen bir simge yarattı.“I waited … then I went back to the bed, and I got it.” Jeff WidenerBaşkan Kennedy’nin öldürüldüğü anı fotoğraflayacakken film değiştirdiği için o sahneyi kaçıran Robert H. Jackson, tarihî bir anı belgeleyemedi. Hazırlıksızlık ve zamanlama hatası, tarihe geçen bir fotoğrafın yokluğunu getirdi. Daha sonra, Jack Ruby’nin Lee Harvey Oswald’ı vurduğu kareyi çekti, ancak ilk kayıp hâlâ acı vericidir.AP fotoğrafçısı Evan Vucci, 2024’te Trump’a yönelik suikast girişiminde tam olay yerindeydi. Önceden pozisyon alması, o anın önemini sezmesi ve hızlı refleksi sayesinde, başkanın yaralı halde yumruğunu kaldırdığı kareyi yakaladı. Bu kare, sadece o günü değil, siyasi hafızayı da şekillendirdi.“O anın ne kadar önemli olacağını anlamıştım, sorumluluğumun da farkındaydım.”Evan VucciKaçan kare yalnızca bir fotoğraf değil, bir hafızadır. Foto muhabirliği telafisi olmayan bir meslektir. Kaçan bir kareyi yeniden yaratamazsın. Hiçbir olay, “tekrar” butonuyla yaşanmaz. Gecikirsen, eksik analiz edersen, hareketsiz kalırsan, yalnızca görüntüyü değil, gerçeği de kaçırırsın.Tarihi yazanlar çoğu zaman kalem değil, vizör tutan ellerdir. Ama o eller, yalnızca makineyi değil, gündemi de kavramak zorundadır.Gözün kadar zihnini de açık tutmak durumundasın.İyi bir foto muhabiri olmak, yalnızca teknik bir yetenek değil, aynı zamanda zihinsel bir uyanıklık ister. Gündemi okumak, analiz etmek, siyasi ve toplumsal atmosferi doğru yorumlamak, vizörden önce zihnin açık olmasını gerektirir. Çünkü olayları anlamadan, görüntüyü anlatamazsın.Gözünle görmeden önce sezmen, deklanşöre basmadan önce anlaman gerekir. Yoksa tarihin en güçlü sahneleri yaşanırken, senin kadrajın boş kalır.
