Fosil yakıt kullanımından kaynaklanan emisyonlardaki artış ve El Nino’nun sıcaklıklar üzerindeki etkisinin kış döneminde zirve yapmasını takiben, dünyanın daha sıcak bir kış geçireceği öngörülüyor.Bu yıl ocak-ekim döneminde küresel ortalama sıcaklıklar, sanayi öncesi dönem (1850-1900) ortalamasının 1,43 derece üzerine çıktı ve 2023’ün, henüz yıl sonuna gelmeden kayıtlara en sıcak yıl olarak geçeceği açıklandı.
Temmuz 2023 kayıtlardaki en sıcak ay olurken, sıcaklıklar Ağustos-Kasım 2023 döneminde de rekor kırmaya devam etti.
AA muhabiri, sıcaklıkların 2024’te nasıl seyredeceğini ve Pasifik Okyanusu’nda meydana gelen El Nino hava olayının küresel sıcaklıklar üzerindeki etkisini, Avrupa Birliği’nin finanse ettiği Copernicus İklim Değişikliği Servisi Direktörü Carlo Buontempo ve ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) Baş Bilim İnsanı Sarah Kapnick’e sordu.
Buontempo, 2023’ün küresel ortalama sıcaklıklar açısından “benzeri görülmemiş” bir yıl olduğunu belirterek, “Tamamen bilinmeyen bir bölgedeyiz. Okyanus suyu sıcaklığı rekor seviyede ve 1940’larda başlayan kayıtlarımızdan itibaren böyle bir sıcaklık görmedik. Büyük olasılıkla binlerce yıldır böyle bir sıcaklık görmedik. Bu yeni bir dünya ve bu yeni dünyada daha önce gördüğümüzden çok farklı şeyler bekleyebiliriz.” diye konuştu.
Okyanus ve atmosfer yüzey sıcaklığındaki rekorlar, aşırı sıcak hava dalgaları, şiddetli kuraklık ve yoğun orman yangınlarının görülmesinin iklim değişikliğiyle bağlantılı olduğunu kaydeden Buontempo, “İklim değişikliğinden bahsederken gelecekte olacak bir konu gibi bahsediyoruz ancak bence 2023 iklim değişikliğinin tam olarak şu anda gerçekleştiğini bize gösterdi.” dedi.
Bu yıl küresel sıcaklıklardaki artışın iklim değişikliğinin yanı sıra El Nino ile de bağlantılı olduğunu aktaran Buontempo, şöyle devam etti:
“2024 yazında tam olarak neler olacağını söylemek için henüz erken ancak geçmişte gördüklerimizden hareketle söyleyebileceğimiz bazı tespitler var. Bunlardan ilki, biliyoruz ki El Nino kış döneminde zirve yapıyor ve bahar döneminde etkisi azalmaya başlıyor. Küresel ortalama sıcaklıklar da El Nino’yu takip eden yılda maksimum seviyeye çıkıyor. Pasifik Okyanusu’nda El Nino’nun sıcaklıklar üzerindeki etkisi maksimuma ulaştı ve düşüşe geçti. Orta Pasifik’te El Nino kaynaklı sıcaklıklar zirveye yakın, yaklaşık bir ay içinde zirveyi görmüş olacak ve düşmeye başlayacak. Modellemelerimiz El Nino etkisinin bahar sonunda nötr hale geleceğini gösteriyor. Bu açıdan 2024, sıcaklıkların rekor tazeleyeceği bir başka yıl olacak.”
Buontempo, El Nino’nun artık tamamen farklı bir iklimde gerçekleştiğine işaret etti.
Daha yoğun ve uzun süreli kuraklık riski
Sıcaklıkların bölgesel olarak da hissedileceğini belirten Buontempo, iklim değişikliği nedeniyle artan sıcak hava dalgalarının gelecek yıl da kara alanları için çok büyük bir risk olmaya devam edeceğini dile getirdi.
Buontempo, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin sıcak hava dalgaları nedeniyle kuraklık riskinin arttığını gösteren bulgularını anımsatarak, “Özellikle Akdeniz’e baktığımızda, iklim değişikliği nedeniyle kuraklığın şiddetlenmesi somut bir risk ve çok yüksek ihtimalle kuraklık daha yoğun olacak ve uzun sürecek.” uyarısında bulundu.
Şiddetlenen hava olayları ve kuraklığın bu yıl Akdeniz’de özellikle zeytin ve zeytinyağı üretimini olumsuz etkilediğini söyleyen Buontempo, bölgede üzüm, badem ve fındık üretiminin de kuraklıktan etkilendiğine dikkati çekti.
Buontempo, günlük hayatı yakından etkileyen bu tür gelişmelerin iklim değişikliğine karşı aksiyon alınmasını tetikleyebileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“İklim fiziği çok net. 19. yüzyılın sonlarından beri sıcaklık artışlarına neyin yol açtığını biliyoruz. Yüzyılı aşkın bir süredir farkındayız ki karbon emisyonlarını artırırsak, atmosfer sıcaklığı da artacak. Sıcak hava dalgalarını ve diğer tüm etkileri kontrol altına alabilmemiz tamamen sera gazı emisyonlarını azaltmamıza ve net sıfır emisyona ulaşmamıza bağlı. Bunu da ancak küresel çapta bir çözüm bularak başarabiliriz.”
“Kayıtlardaki en sıcak yıllar El Nino dönemlerinde görülüyor”
NOAA Baş Bilim İnsanı Sarah Kapnick de son altı ayın üst üste en sıcak aylar olduğunu belirterek, NOAA’nın 2023’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olduğunu bu ay teyit edeceğini söyledi.
Rekor sıcaklıkların iki nedene bağlı olduğunu anlatan Kapnick, “Bunlardan ilki denizlerdeki sıcak hava dalgası. Okyanusların yüzde 50’sinde sıcak hava dalgasının yaşandığını gözlemledik. Okyanuslardaki sıcak hava dalgası yüzey sıcaklıklarını da etkiliyor ve atmosfer sıcaklığı da artıyor. Ayrıca El Nino dönemindeyiz. Genellikle her 7 yılda bir yaşanan El Nino kış döneminde zirve yapıyor. El Nino, ekvatoral Pasifik’in doğu kısmında, yani Güney Amerika kıyılarının hemen açıklarında yaşanan bir sıcak hava dalgası olduğundan, bu durum genellikle sıcaklıkların ortalama 0,1 derece artmasına neden oluyor. Bu iki faktör küresel ortalama sıcaklıkların artmasına yol açtı ve geçen ay da kayıtlardaki en sıcak kasım oldu.” ifadelerini kullandı.
Kapnick, El Nino’nun sıcaklıklar üzerindeki etkisinin kış döneminde zirve yapacağını ve gelecek birkaç ayda ortalama sıcaklıkların artacağını dile getirdi.
Kayıtlardaki en sıcak yılların genellikle El Nino dönemlerinde görüldüğünü kaydeden Kapnick, “El Nino geçtiğimiz yaz başladı, şimdi kış döneminde zirveye ulaşıyor ve El Nino’nun ikinci yılında sıcaklıklar yükseliyor. Bu nedenle, El Nino zirve yaptıkça küresel sıcaklıkların artacağını ve yaz dönemi dahil olmak üzere yüksek sıcaklıkların görüleceği bir dönem olacağını öngörüyoruz. Geçmişteki El Nino deneyimlerine de bakarak, 2024’ün bu yıldan daha sıcak geçmesini bekliyoruz. Bu da sıcak hava dalgaları ve diğer aşırı hava olaylarının artma ihtimalini güçlendiriyor.” şeklinde konuştu.
Kapnick, küresel sıcaklık artışını sınırlandırmak için emisyonların keskin şekilde düşmesi gerektiğinin altını çizerek, “Emisyonlardaki düşüşü erteledikçe, iklimin daha fazla değiştiğini göreceğiz.” uyarısında bulundu.
Değişen iklimin etkilerine adaptasyonun da giderek daha zor olacağını belirten Kapnick, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bugünkü iklim şartları insanların yaşaması için uygun değil. Bu sorun atmosferde biriken emisyonları ortadan kaldırana kadar devam edecek. Bu nedenle, iklim değişikliğinin yavaşlatmanın tek yolu emisyonların tamamen sıfıra inmesi.”