Fotoğraf gazeteciliği tarihinin en çarpıcı karelerinden biri olan, Vietnam Savaşı’nda bir napalm saldırısından kaçan küçük bir kız çocuğunu gösteren “Savaşın Dehşeti” fotoğrafı, geçtiğimiz günlerde yeniden gündemdeydi. 1973 yılında World Press Photo tarafından “Yılın Fotoğrafı” seçilen ve Pulitzer Ödülü’ne layık görülen bu ikon kare, 50 yılı aşkın süredir Nick Ut’ye atfediliyordu. Ancak World Press Photo, geçtiğimiz aylarda yaptığı kapsamlı bir değerlendirme sonucunda, fotoğrafın sahipliğiyle ilgili süregelen şüpheler nedeniyle bu atfı resmî olarak askıya aldığını duyurdu.
Bu karar, yalnızca bir isim değişikliğinden ibaret değil, görsel gazeteciliğin etik temellerine, tarihin doğru yazımına ve fotoğrafın gücü ile sorumluluğu arasındaki hassas dengeye dair derin bir sorgulamayı beraberinde getiriyor.
Süreç, 2024 yılında Sundance Film Festivali’nde gösterilen The Stringer adlı belgeselle başladı. VII Foundation yapımı bu belgesel, Paris merkezli araştırma grubu INDEX’in görsel analiz desteğiyle, fotoğrafın Nick Ut tarafından değil, AP için çalışan başka bir Vietnamlı fotoğrafçı olan Nguyen Thanh Nghe tarafından çekilmiş olabileceğini öne sürdü.
Belgeselde sunulan görsel ve teknik analizler, fotoğrafın çekildiği anda bölgede birden fazla fotoğrafçının bulunduğunu, hatta Nguyen’in pozisyonunun bu kareyi çekmeye daha uygun olabileceğini ileri sürüyordu. Bu iddialar, Associated Press (AP) ve World Press Photo tarafından da ciddiyetle ele alındı.
Süreç boyunca üç ayrı kurum, belgesel yapımcıları, Associated Press ve World Press Photo kendi araştırmalarını yürüttü. Ancak aynı kanıtlara dayansalar da, değerlendirmeleri birbirinden farklıydı.
Belgesel yapımcıları, fotoğrafı doğrudan Nguyen Thanh Nghe’ye atfetti.Associated Press, Nick Ut’nin fotoğrafı çekmediğine dair kesin bir kanıt bulunmadığını vurgulayarak mevcut atfın korunması gerektiğini savundu.World Press Photo ise, sahipliği askıya alma kararı alarak, kesin bir atıf yapmak için yeterli kanıt olmadığını, ancak mevcut şüphenin önceki atfı sürdürmek için fazla ciddi olduğunu ifade etti.World Press Photo İcra Direktörü Joumana El Zein Khoury tarafından kaleme alınan açıklamada, kararın suçlayıcı değil, anlayış odaklı bir yaklaşımla alındığı vurgulandı. Kurum, ödülün hâlâ geçerli olduğunu, çünkü fotoğrafın etkisinin ve niteliğinin tartışmasız olduğunu belirtti. Ancak etik sorumluluk gereği, sahiplik konusundaki şüphe göz ardı edilemezdi.
Fotoğraf artık şu notla birlikte yayımlanacak. “Mevcut şüphe nedeniyle, World Press Photo bu fotoğrafın Nick Út’ye atfını askıya almıştır. O gün kullanılan muhtemel kamera ve mevcut görsel kanıtlar, fotoğrafı çeken kişinin Nguyen Thanh Nghe ya da Huynh Cong Phuc olabileceğini göstermektedir. Önemli olan, fotoğrafın kendisinin tartışmasız olduğudur, ödül hâlâ geçerlidir. Yalnızca sahipliği gözden geçirilmektedir. Bu, hâlâ tartışmalı bir tarihsel meseledir ve fotoğrafın gerçek sahibinin asla kesin olarak belirlenememesi mümkündür.”
World Press Photo’nun kararı, yalnızca bir sahiplik meselesi değil, görsel gazetecilikte güvenilirlik, etik ve şeffaflık gibi değerlerin ne kadar yaşamsal olduğunu gösteriyor. Bu yaklaşım, “kesin doğrular” arayışındansa, şüphenin ve sorgulamanın da sağlıklı bir gazetecilik pratiği olduğunu ortaya koyuyor.
Soru şu, 50 yıl önce çekilmiş bir fotoğrafın sahipliğini bugün tartışmak neden bu kadar önemli?
Yanıt çok açık çünkü görsel anlatım gücünü yalnızca estetikten değil, gerçeklikten alır. Yanlış bir atıf, yalnızca kişisel bir hakkın ihlali değil, kamuoyunun güveninin zedelenmesidir. Bu nedenle geçmişi gözden geçirmek, yalnızca anlamlı değil, aynı zamanda sorumlu bir davranıştır.
Belki bu karar “kusursuz” bir çözüm değil. Ama dürüst, düşünceli ve ilkesel bir yaklaşımın ürünü. Fotoğrafın etkisini ve tarihsel değerini gölgelemeyen, ama aynı zamanda kimlik ve emek meselesini ciddiyetle ele alan bir duruş.
