Çocukluk yıllarımdan itibaren uçan şeylere karşı hep ilgim olmuştur. Babamın bana öğretmesi ile birlikte şeytan uçurtmaları olsun, çıtalı uçurtmalarım olsun neredeyse hepsini kendim yaptım. Çeşitli boyutlarda ve yokluktan bazen gazete kağıtları ile bile kapladığım oldu çıtalı uçurtmalarımı.
Büyüdükçe Türk Hava Kurumu’nun (THK) model uçakları ile tanıştım. Memur maaşlı bir babadan zaman zaman koparabildiğim harçlıklarla en ucuz ve yapımı basit model uçakları satın alarak onları birleştirmekten sonra da uçuşlarını test etmekten inanılmaz mutlu olurdum.
Motorlu uçaklar çok pahalı oldukları için hiçbir zaman onların hayalini kuramamıştım. Hava fotoğrafçılığı gerçek helikopterler ya da tek motorlu küçük uçaklarla yapılıyordu. Çok pahalı bir fotoğrafçılık alanıydı. Atlas dergisinde eğer hafızam beni yanıltmıyorsa 1990’larda para motorlarla uçarak Türkiye’nin kuzeyinden güneyine yapılan seyahatte çekilen fotoğraflardan oluşan bir dosya yayımlanmıştı. Harikulade fotoğraflar vardı ve ilgimi çok çekmişti.
Ben ilk hava fotoğraflarımı Marmara depreminde askeri helikopter ile deprem bölgesi üzerinde dolaşırken çekmiştim. Depremin yarattığı yıkım çok açık bir biçimde görünüyordu. 2011 ya da 2012 yılında internetin gelişmesi ve YouTube sayesinde drone adı verilen çok pervaneli uçan hava araçları ve elektrikli model helikopterler ile tanıştım. O an aklıma gelen tek şey bu araçlara kamera takmak ve yukardan olay fotoğrafları çekme fikriydi.
Uzun uzun yaşadığım o süreci anlatarak sizleri sıkmak istemem. Belki o yaşadıklarım başka bir yazı konusu olur birgün. O gün benim için bir dönüm noktasıydı. Foto muhabirliğinin sadece yerden ya da genel bir fotoğraf çekebilmek için yüksek bir yere çıkmanın gerekli olmadığını artık yepyeni fotoğraf açılarının, perspektiflerinin kullanılabileceği çok netti. Yenilikçi ve heyecan verici bir gelişmeydi. Ulaşılması zor bölgelere ulaşmanın en etkili yoluydu.
Ülkemizde yaygın olmasa da ya da ayrı bir haber servisi olarak olmasalar da dünya basınında yepyeni haber servisleri kuruldu. Veri gazeteciliği, grafik gazeteciliği, çizim gazeteciliği, sosyal medya servisleri gibi servisler kuruldu ve bu alanda gazeteciler yetiştirilmeye başlandı.
Drone gazeteciliği de bu yeni alanlardan birisi. İnsansız hava araçları (İHA) denen bu araçlar yardımıyla görüntü ve bilgi toplamak amacıyla kullanılması anlamına geliyor. Dronelar, pahalı ve erişimi zor olan helikopter, uçak gibi araçlara göre daha ekonomik ve kolay ulaşabilen araçlar olmuşlardır. Kısa zamanda herkes için de ulaşılabilir hale gelmesiyle yaygınlaşmış ve haber kuruluşları ve gazeteciler için mesleklerinin önemli, vazgeçilemez bir parçası haline gelmiştir.
Dronlar sayesinde okuyucuların, izleyicilerin yüksek kaliteli görüntülerle olaylara daha yakın ve farklı açılardan bakmalarını sağlamıştır. Drone gazeteciliği, olayların boyutunu ve kapsamını anlamayı kolaylaştırmıştır. Dronelar, 2022 Rusya-Ukrayna savaşında 2023 yılında yaşadığımız büyük depremde, yıkılan şehirlerin ayrıca ülkemizde ve ABD Meksika sınırındaki mülteci hareketlerinin havadan görüntülerini sağlayarak yaşanan dramlar hakkında farkındalık oluşmasına katkı vermişlerdir. Benzer şekilde ülkemizde ve dünyadaki çevre haberciliğinde dronelar, Amazon ormanlarındaki ormansızlaşmayı, eriyen buzulları belgeleyerek, kelimelerin tek başına yaratamayacağı bir görsel etki yaratmakta da aktif rol almış görünüyorlar.
Gazetecilerin güvenliği açısından da önemli bir gelişmedir droneların kullanımı. Tehlikeli, ulaşılması zor, çatışma, deprem, sel, orman yangını gibi bölgelerde kullanılmakta. İnsan hayatını riske etmeden görüntü ve bilgi toplamanın günümüzde önemli bir aracı haline geldi.
Drone gazeteciliğini olayları anlamamızı kolaylaştırdığı kadar bazı zorluklardan da bağımsız değil. Özellikle gazeteciler droneların nerede ve ne zaman uçurulabileceğine dair katı kurallara uymak zorundalar. Ayrıca bu kurallar ülkeden ülkeye de farklılıklar göstermekte. Gazeteciler için güven ve etik standartları korumak bu nedenle de droneların sorumlu bir şekilde kullanılması daha da önem arzediyor.
Geleceğe baktığımızda ise, drone gazeteciliğinin hikaye anlatımında daha da önemli bir yer edineceği öngörülüyor. Daha uzun uçuş süreleri, daha iyi görüntü sabitleme ve yapay zeka destekli analiz gibi drone teknolojisindeki gelişmeler, geleceğe baktığımızda olayları anlamamıda daha da önemli bir rol alacağa benziyor. Gazeteciler ahlaki ve yasal sınırlar içersinde donları etkili ve yaratıcı bir şekilde kullanarak toplumun kendisi ile yüzleşmesine katkı vermeye devam edeceklerdir diye ummak istiyorum. Bu tür teknolojileri kullanmaya devam etmek ve geliştirmek önemli çünkü bu teknolojiler dünyayı bizlere daha yakın hale getiriyorlar.