İsrail pusuya düşürüp ilerliyor

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırısının ardından İsrail ordusunun başlattığı Gazze operasyonları devam ediyor. İsrail’in amacının Gazze’deki Hamas unsurlarını temizleyip Gazze’yi kontrol altına almak olduğunu kaydeden emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “İsrail operasyonlarını sürdürüyor. Hamas unsurlarının tünellere deniz suyu basarak ve dışarıdan attığı bombalarla pusuya düşürüyorlar. Anlaşılan o ki Hamas’ı şehrin dışına atarak şehri kontrol atacaklar. Operasyonun ise ne kadar süreceği henüz belli değil. Öte yandan kamuoyunda yaşanan bazı tartışmalara baktığımızda tarihsel arka alanı göze alarak İsrail’in Türkiye’den de birtakım taleplerinin ileride gündeme gelebileceği belirtiliyor. Bunun olması çok zor. Tarihi bildiğimiz zaman İsrail’in böyle bir talebinin olamayacağını çok rahat görürüz” dedi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarının amacının Hamas’ı tamamen şehrin dışına atmak olduğunu kaydeden Karakuş, şunları söyledi: “İsrail havadan gerçekleştirdiği operasyonlarla eş güdümlü olarak Hamas unsurlarını pusuya düşürüyor. Hamas’ın kendini koruduğu tünellere deniz suyu basarak Hamas unsurlarını dışarı çıkartmaya zorluyor. Öte yandan attığı demet bombalarla, kavun şeklindeki bombalarla Hamas unsurlarını etkisiz hale getiriyor. Hamas unsurlarını pusuya düşürerek kenti Hamas’tan temizleme amacını güdüyorlar. İsrail zırhlı araçları Şifa Hastanesinin 20 metre yakınına kadar geldiği ifade ediliyor. İsrail bu noktadan sonra Gazze’yi kontrol altına amaçlıyor. Hamas’ın ise yapacağı fazla bir şey kalmıyor. Hamas unsurlarını sürekli olarak tünellerden çıkarıp havadan roketlerle vurarak imha ediyorlar. Operasyonunu ne kadar süreceğini şimdiden söylemek kolay değil. Ancak İsrail, Hamas unsurlarını Gazze’den temizlemeyi hedef alan bir operasyon gerçekleştiriyor. Operasyon yavaş ilerliyor. Öte yandan Hamas’ın elindeki silahlar ise İsrail’in zırhlı araçları karşısında yetersiz kalıyor. Bu şartlarda devam eden süreçte sonucu tam olarak netleştirebilmek için sahadaki olayları gözlemlemek gerekiyor.”
Son günlerde kamuoyunda yapılan İsrail’in Türkiye’den ilerleyen süreçte talepleri olacağı yönündeki yargının tarih bilgisinin yetersizliğinden kaynaklandığını kaydeden Karakuş, “İsrail’in vaad edilmiş  topraklar kapsamında Türkiye’den bir toprak talep etmesi mümkün değildir. Bunu söylemek tarihi bilmemek anlamına gelmektedir. 13 bin yıl önceki tarihsel süreci hatırlatmakla bir sonuca varamazsınız. Türklerin Anadolu’daki varlığının 1071 öncesine dayandığını artık tarihi belgeler ortaya koyuyor. Yani çok önceden Türkler bu topraklarda var. Bu nedenle öncelikle tarih tezlerini sağlam temele oturtmak gerekiyor. Sürekli olarak dile getiriyoruz. 1071 yılından 3 bin 600 yıl önce Türkler bu topraklarda var. Eti Türkleri var. Aynı zamanda Aşkenaz Türkleri de ifade ediliyor. Öncelikle bunları bilmek gerekiyor. İki bin yıl önce Romalıların bu topraklara gelmiş olması Türk şehirlerini değiştirmiyor. Zaten 1934 yılında Atatürk’ün Eti Türklerinin varlığı için yaptırdığı kazılardan İngiliz ve Fransızlar haberdar olunca bunun önünü kesmek istiyorlar ve bu bilgilerin paylaşılmasını istemiyorlar. Bu İngiliz ve Fransız arşivlerinde mevcut. Eti Türklerinin topraklarının varlığına ilişkin bir belgenin ortaya çıkmasını da istemiyorlar çünkü o zaman Türklerin bu topraklardaki varlığının ne kadar eskiye dayandığı ortaya çıkacak. Dolayasıyla söylemek istediğim tartışmalarımızda Türklerin Anadolu’daki varlığının tarihsel sürecini iyi bilmemiz gerekiyor. Türkler çok eski yıllardan beri var. Ancak 1071’de Anadolu’ya gelen Türkler göçebe topluluktur yargısı batılıların Balkanlardan olduğu gibi Anadolu’dan da Türkleri söküp atmak için kullandıkları bir yargı. Bu tartışmalarda bu konuya dikkat etmek gerekiyor. Güncel olayların tarihsel arka planının tartışırken doğru bilgilerle hareket etmek çok büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kurulacak olan Uzay Komutanlığı’nın son derece doğru bir karar olacağını belirten Karakuş, “Uzay Şubesi 1998 yılında zaten Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde kuruldu. Çok ciddi çalışmaları ve bilgi birikimi var. Türk Uzay Ajansı kurulurken Türk Hava Kuvvetlerinin bu biriminden ciddi ölçüde yararlanıldı. Uzay Komutanlığının varlığı Türkiye açısından önemli. Uzaya gönderilecek uyduların sivil ve askeri hizmetleri tamamıyla Uzay Kuvvetleri komutanlığı tarafından organize edilmelidir. Bu çok daha planlı bir süreci beraberinde getirir. Haber alma amaçlı olmak üzere hangi amaçla olursa olsun uzaya gönderilen uydular ve diğer faaliyetler Uzay Komutanlığı aracılığıyla organize edilirse verimli bir çalışma gerçekleştirilmiş olur ve amaca ulaşılır” diye konuştu.