İsrail ile İran arasındaki gerginlik sürecinde Türkiye diplomasi ile bölgedeki ateşi düşürmeye çalışırken, Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki hamlesi gerginlik yaratacak noktaya geldi. Türkiye’nin İsrail ile İran arasındaki gerginliği azaltarak bölgeye çatışmadan uzak istikrarlı bir süreci getirmek istediğine dikkat çeken emekli Korgeneral Erdoğan karakuş, “Türkiye bir taraftan Orta Doğu’daki gerginliği azaltmak için hamleler yaparken, diğer taraftan Yunanistan Ege Denizi’nde Türkiye’nin milli çıkarları ve Ege Denizi’ndeki istikrarı bozacak hamlelerini sürdürme çabasında. En son Ege Denizi’nin belli bölgelerinde denizde milli park ilan girişimi Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik tavrını bir kez daha ortaya koydu. Ege Denizi’nde genişleme isteğini ve çabasını sürdürmek için hamleler yapan Yunanistan’a yönelik Türkiye’nin de milli çıkarları doğrultusunda politikasını belirlemesi ve hayata geçirmesi elbette önemli bir konu. Türkiye’nin süreci yakından takip ettiği de gözlemleniyor” dedi.
İran- İsrail geriliminin bölgede Türkiye’nin azaltma çabalarına karşılık İsrail’in bu yöndeki girişimlerini süreceğinin İsrail yönetiminin tavrından anlaşıldığını belirten Karakuş, şunları söyledi:
“İsrail yönetimi ve özellikle Netanyahu zaten operasyonların Refah bölgesinde de sürebileceğine yönelik açıklamalarını yaklaşık 20-25 gün önce yaptı. Refah bölgesine yönelik operasyon sürpriz olmaz. İsrail yönetimi bölgede Hamas’ı tamamıyla temizlemek için operasyon yaptığını ve temizlenen bölgelere sivillerin yerleştirileceğini söyleyerek dünya kamuoyunda meşruiyet kazanıyor. İsrail yönetimi bunu yapar mı, yapmaz mı bu ayrı tartışma konusu. Ancak Refah bölgesine de operasyon düzenleyeceklerini söylediler. Öte yandan 20-25 Hamas taburundan 19 taburu ortadan kaldırdıklarını ve geriye kalanları da sığındıkları alanlardan temizleyeceklerini de her fırsatta belirttiler. Heryamus bölgesini temizlediklerini de ifade ettiler. Dolayasıyla bölgeye yönelik operasyonun her an olabileceğini söyleyebiliriz. İsrail geçtiğimiz günlerde belli bölgeleri de yine hedef aldı. Bunun nedeni ise İsrail İran’a yönelik olarak mesajını yineledi. İsrail, İran ile gerginliğin nedeninin belli bölgeler olduğunu hedef aldığı tesisler ve üslerle gösteriyor. Bir taraftan İran’daki eski F-14 uçaklarının bulunduğu üssü vuruyor, diğer taraftan İran’ın silah hedeflerini vuruyor. İran’da daha önce ABD’nin kurduğu üssü hedef alarak niyet beyanını ortaya koydu. İsfahan’da havalanını vurdu. İran ise bu saldırılara yönelik bir şey yapamadı. Bunun nedeni F-35 uçaklarını radarlar okuyamdı. Buna da dikkat çekmek gerekir. Öte yandan en son Babil’de İran’a bağlı Haşdi Şabi hedeflerini de vurdu. Öyle görünüyor ki İsrail bölgede İran’a bağlı silahları grupları tamamen ortadan kaldırmak istiyor.”
Türkiye’nin Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Suriye’deki gelişmelere paralel olarak sınırlarını güçlendirme çalışmalarını sürdürdüğünü de ifade eden Karakuş, “Türkiye en son İncirlik hava üssünün F-16 filo üssü olacağını duyurdu. Burada zaten F-16 uçakları çekiç güç döneminden bu yana var. İncirlik de bu uçakların bulunmasının o dönem ki nedeni ABD’nin Kuzey Irak’ta operasyonlarını yakından denetlemekti. Bu nedenle yeni bir şey değil. Ancak İncirlik’teki tanker uçakları da bundan sonra her an için Kayseri Bakım üssüne çekilebilir. Bunu şundan söylüyorum, bu tesislerde zaten tanker uçaklarının bakımı yapılıyor. Yine İncirlik’te hava filosu konuşlandığı andan itibaren filo komutanın pilot olması gerekiyor. Bu nedenle Kayseri’deki bakım üssüne tanker uçakları çekilebilir. Türkiye’nin zaten Konya’da radar uçukları duruyor. Kayseri’de yine bu uçakların bakımı yapılıyor. Bu nedenle tanker uçuklarının bu bölgeye çekilmesi de kanaatimce sürpriz olmaz. Türkiye İncirlik’teki filosunu güçlendirerek Suriye, Orta Doğu, Doğu Akdeniz’deki gelişmelere yönelik olarak önlemlerini arttırıyor. Bu da kritik bir gelişme” diye konuştu.
Türkiye’nin Merzifon’daki üsten de faydalanmasının konum açısından isabetli olacağını kaydeden Karakuş, “Bu uçaklarımızın Merzifon’daki tesislerimize çekilmesi doğru bir adım olacaktır. Burada bulunan tesislerimiz coğrafi konum açısında da avantajlı durumda. Güney sınırımızdan, Kuzey’den ve Rusya’dan olası tehditlere hedef olması kolay değil. Aynı şekilde yine Yunanistan’a uzaklığı fazla. Yani istenildiği zaman hedef olabilecek bir konumda değil. Bu tesislerimizin de değerlendirilmesi önemli” dedi.
Yunanistan’ın Türkiye’nin başka bölgelerde stratejik çalışmalarını sürdürürken Ege Denizi’ne yönelik hamlelerini fırsat kaçırmadan gerçekleştirdiğini anlatan Karakuş, “Bu sefer de Ege Denizi’nde belli bölgeleri milli park alanı olarak ilan ettiler. Bu Türkiye’nin milli çıkarları açısından olumlu bir gelişme değil. Yunanistan Türkiye’nin milli çıkarlarına yönelik adım atmayı sürdürüyor. Başka türlü Ege Denizi’nde istediklerini almasının mümkün olmadığını gören Yunanistan bu sefer bu yöntemi deneme çabasında. Zaten Dedeağaç bölgesinde ABD’nin kurduğu üs söz konusu. Buradan ne zırhlı araçlar, ne de başka mühimmatlar şu ana kadar geri çekilmiş değil. Burada dikkat edilmesi gereken hususu sadece Rusya için ABD o bölgeye gelmedi. Burada hedefin artık Türkiye de olduğu görülmeli. Sınıra zaten göçmenlerin Yunanistan’a geçmişini engelleme bahanesiyle ciddi uzunlukta bir çelik duvar örmüş durumdalar. Türkiye’nin de bu gelişmeleri yakından takip etmesi büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin son dönemde Mısır ile olan diplomatik ilişkilerini arttırdığını da ifade eden karakuş, “Mısır’ın artık Türkiye ile diplomatik ilişki kurmaktan başka çaresi de kalmadı. Türkiye ile Akdeniz’deki sorunları çözebileceğini gördü. Daha önce özellikle Türkiye ile ilişkileri o dönemler iyi olmayan Suudi Arabistan ve yine Yunanistan ile ilişkileri geliştirdiler. Ancak bundan hiçbir fayda elde edemediler. Sonuçta 15-20 milyar metre kare Akdeniz’de alan kaybettiler. Türkiye ile ilişkilerini yeniden düzeltmek dışında başka çıkar yolları kalmadı dersek yanlış bir yorum yapmış olmayız. Bu nedenle Mısır Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek açısından adımlar atıyor. Öte yandan İsrail’in amacını da biliyor. Özellikle İsrail’in Mavi Nil dediği Nil Nehri sularının İsrail’e taşınması söz konusu. Bu miktar artık 500 bin metreküpten 1 milyon ya da daha fazla metreküp miktara çıkacaktır, öyle yorumlanıyor. Bu nedenle İsrail’in temel hedefini de yani vaadedilmiş topraklar stratejisini de bildikleri için Türkiye ile ilişkileri daha iyi noktaya getirme çabasındalar” diye konuştu.