Teknik Eğitim Vakfı (TEKEV) Genel Başkanı Erdoğan Özen, Teknik Eğitim Fakültesi mezunu tüm teknik öğretmenlerin kendi alan öğretmenliklerine birinci öncelikli olarak atanması gerektiğini kaydetti.
Özen, “02.11.2009 tarih ve 2009/15546 sayılı kararname 13.11.2009 tarih ve 27405 sayılı resmi gazetede yayımlanmış, ülkemizde mesleki ve teknik liselerinde eğitim gören öğrencilerin yetiştirilmesini sağlayan öğretmenlerin yetiştirildiği Mesleki ve Teknik Eğitim Fakülteleri kapatılmıştır” dedi.
Meslek ve teknik eğitim alan öğretmenlerin yeterli donanıma sahip olduğunu belirten Özen, “Ülkemizde nitelikli işgücü yetişmesini sağlayan meslek liselerine öğrenciler algı ve öğrenme kapasitelerinin en yüksek olduğu yaşlarda lise çağlarında başlamakta ve alan destekli ve uygulama ağırlıklı bir eğitim alarak seçtikleri alanlar ile ilgili eğitim almaktadırlar. Bu eğitim sonrası ise yeterli puanı alarak başarılı olanlar Sadece Teknik Eğitim Fakültelerinde Teknik Öğretmen olarak yetiştirilmekte ve daha donanımlı hale gelerek iyi birer mesleki/teknik eğitimci olarak eğitim camiasında yer almaktaydılar” ifadesini kullandı.
Özen, öğretmenlerin aldığı eğitim sürecini şöyle anlattı: “13-14 yaşlarından itibaren meslek liselerinde eğitim görmeye başlayan öğrenciler, seçtikleri alanda 4 yıl boyunca uygulamalı eğitim alır ve aynı süre zarfında işletmelerde aktif olarak çalışarak kendilerini geliştirirler. Daha sonra lisans düzeyinde eğitim veren Teknik Eğitim Fakültelerinde, alanlarıyla ilgili teorik, uygulamalı, laboratuvar ve pedagojik formasyon dersleri ile devam ederler. Teknik Öğretmen olarak gayet donanımlı bir şekilde yetişirler. Hali hazırda aldıkları eğitimle meslek liselerinde atölye atmosferini içselleştirmiş, tabiri yerinde ise sanayi ve endüstrinin tozunu yutmuş ve öğrencilik dönemlerinde tüm beklentileri bizzat deneyimlemişlerdir. Teknik Öğretmenler, pratikte ve teorikte meslek liselerinde öğrencilerin tüm ihtiyaçlarına karşılık verecek her türlü donanıma sahiptirler.”
Meslek Lisesi’nde öğrenen bir öğrencinin, Teknik Eğitim Fakültelerinde daha ileri düzeyde eğitim aldığına dikkat çeken Özen, “Teknik Öğretmenlik unvanı ile mezun olduğunu düşündüğümüzde, bu mezunların meslek liselerindeki öğrencilere en doğru eğitimi vereceği de aşikârdır” dedi.
Teknik Eğitim Fakültelerinin kapanması ile Meslek Liselerinde eğitici olacak kişileri yetiştirecek eğitim veren lisans düzeyinde aktif bir kurum kalmamıştır diyen Özen, şunları söyledi: “Bu açık ise Mühendislik fakültelerinden mezun olanlara Pedagojik Formasyon eğitimi verilmek suretiyle kapatılmaya çalışılmaktadır.
Kanımızca, Mühendislik Fakültelerinden mezun olanların uygulamalı eğitimleri almaları pek mümkün görünmemekte, Meslek Lisesi atölye uygulamalarından çok uzak kaldıkları bilinmektedir. Ayrıca; Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının öğretmen olarak atanmasının ülke eğitim sistemine katkılarını irdelemek gerekirse; Teknik ve Mesleki Eğitim Fakültesi mezunları, genellikle mühendislik, teknoloji veya endüstriyel konularda uzmanlık sahibidirler. Bu alanda yetişmiş öğretmenler, öğrencilere güncel bilgileri ve becerileri başarılı bir şekilde aktarabilirler. Özellikle teknik okullar, meslek liseleri ve fen liseleri gibi kurumlarda, öğrencilere teknik beceriler kazandırmak amacıyla bu uzmanlık büyük bir önem taşır. Nitelikli öğretmenler, öğrencilerin sektördeki gelişmeleri ve İnovasyon teknolojilerini takip etmelerine yardımcı olarak onları geleceğin teknik uzman olarak hazırlarlar.”
SANAYİ İLE OKUL ARASINDA KÖPRÜ KURMAÖzen açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Teknik eğitim mezunları, sanayi ve iş dünyasıyla daha doğrudan bir bağa sahip olabilirler. Bu durum, okul ile sanayi arasında daha sağlam bir köprü kurulmasına olanak tanır. Öğrencilere, iş dünyasındaki ihtiyaçlara uygun beceri ve bilgilerin kazandırılması, mezunların daha donanımlı ve iş dünyasına hazır olmalarını sağlar. Teknik eğitim mezunları, genellikle teknolojik gelişmeleri yakından takip ederler. Bu durum, öğrencilere sadece teorik bilgiler değil, aynı zamanda güncel teknolojiye hâkim olma imkânı sunar. Böylece öğrenciler, mezun olduklarında iş dünyasının gereksinimlerine daha hızlı uyum sağlayabilirler. Teknik eğitim mezunları, mesleki yeterlilik standartlarını yükseltme potansiyeline sahiptirler. Bu, öğrencilere sadece temel bilgileri değil, aynı zamanda sektörel standartlara uygun olarak çalışma alışkanlıklarını ve etik değerleri kazandırmak olarak da değerlendirebiliriz.
Ülkemizde 3795 sayılı kanunla mesleki ve teknik öğretim veren ortaöğretim kurumlarından mezun olanlara teknisyen unvanı verilmesine rağmen başta sanayi sektörü olmak üzere teknik eleman (teknisyen) sorununun yaşandığı da bir gerçektir. Bu sorun yıllardır aşılamamıştır. Günümüzde de teknik eleman sorunu işyerlerinin yarayan kanasıdır. Bu sorunun çözüm odağı mesleki ve teknik liselerdir. Mesleki ve Teknik Liselerinde verilen eğitimin uygulamaya yönelik olması, kalite ve verimliliğin düşürülmemesi, nitelikli teknik eleman yetiştirilmesinin ön plana alınması adına; mevcut durumda; İnşaat Teknolojisi, Yapı Tasarım, Raylı Sistemler Teknolojisi bölümlerine öğretmen ataması yapılmak istendiğinde, Teknik Eğitim Fakültesi mezunu öğretmenlerin birinci öncelikli olarak atanması, ihtiyacın karşılanamaması durumlarında ise Mühendislik Fakültesi mezunu olup formasyon eğitimi alanlarla bu eksiklik giderilmeye çalışılmaktadır.
İlgili uygulamanın tüm mesleki ve teknik liseleri bölümleri için uygulanması ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunu tüm öğretmenlerin kendi alan öğretmenliklerine birinci öncelikli olarak atanması, ihtiyacın karşılanmaması durumlarında ise Mühendislik Fakültesi mezunu olup formasyon eğitimi bulunanlardan atanması yönünde mevzuatın güncellenmesi, ülkemizin üretime dayalı kalkınması, standartlara dayalı orta ve yüksek teknolojili ürünlere geçiş yapması hedefine ulaşabilmesi açısından Mesleki ve Teknik Liseler için hayati bir öneme sahip olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.”