Beyaz, görülebilir dalga boylarındaki tüm renkleri kapsayan bir renk. Beyaz gürültü de tıpkı bunun gibi tüm frekansların eşit birleşmesiyle oluşan sakinleştirici bir ses… Görüntü ve ses içerip benzer bir alan yaratan bu karışımların özü bir boşluktur; hayatın ve çeşitliliğin; duyguların ve algıların ortaklığına işaret eden bir karışımı sembolize eder ve buna rağmen saftır, rahatlatıcıdır, dinginleştirir. Doç. Dr. Aslı Işıksal’ın Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin resim ve heykel hocalarının eserlerinden düzenlediği “Beyaz Gürültü”; işte tam da bu karışımdan yola çıkıp resim ve heykeli kullanarak zıtlığın, “siyah-beyaz” bir dünyanın içindeki o dinginliğin altını çiziyor.
“Beyaz Gürültü” Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Beytepe Kampüsü rüzgarı estirirken, Hacettepe’nin resim ve heykel bölümü hocaları eserleriyle zıtlığın içerdiği dinginliğin altını çiziyor.
Sergi hakkında konuşan Doç. Dr. Aslı Işıksal, resim ve heykel bölümlerinin Hacettepe Üniversitesinde oldukça köklü bir tarihe dayandığının altını çizerek, “Bu iki bölümün birlikteliğini her zaman vurguluyoruz; bu vurguyu somuta taşımak istedim. Konseptimiz ‘siyah-beyaz’; beyaz gürültü bizim için gri, belirsiz bir alanı temsil ediyor. Hocalarımız da temaya uygun olarak işlerini ürettiler” dedi.
‘BEYAZ GÜRÜLTÜ BAŞLANGICIN İÇİNDEKİ SONU ÇAĞRIŞTIRAN BİR ALANDIR’“Beyaz Gürültü”nün sesin ötesinde metaforik olarak kullanıldığını dile getiren Işıksal, “Hemen hemen her alan kendi içinde karışık bir yapı barındırıp ister istemez bizi, özelliklerden arındırılmış nötr bir alana sürükler. Genellikle uykuya dalma, konsantrasyonu artırma ya da rahatlamak için bir arka plan sesi olarak kullanılan “Beyaz Gürültü”; iktisadı açıdan da incelendiğinde öngörülemez bir rutini de temsil eder. “Beyaz Gürültü”, kaosun içindeki boşluğu, başlangıcın içindeki sonu çağrıştıran bir alandır. Bu bağlamda “Beyaz Gürültü” renkten arındırılmış, zıtlığın hakim olduğu ama bir o kadar dingin olan “siyah-beyaz” bir dünyayı çağrıştırmak için kurgulanan bir sergi oldu” diye konuştu.
Yaklaşık elli parçalık mini heykellerden oluşan ‘Uyku modu’ başlıklı işlerinden bahseden Işıksal, ‘Beyaz Gürültü’ye bu seriden üç eserini uygun bulduğunu ifade ederek şunları söyledi; “İnsanın günlük rutinlerinden yola çıkarak ev içi hallerini içeren bir seri hazırladım. Burada da parkta köpeğiyle dinlenen birisi var, rutinlerimizin içerdiği o uyku halini vurgulamak istedim. Bir diğer eserde, ellerin içerisinde yanan bir ışık görüyorsunuz; elle tutulur olmayan ışığa hakim olma, onu kavrayarak koruma çabasını içeriyor. Metaforik yanı daha baskın.”
“Beyaz Gürültü”, resim bölümünden; Mustafa Salim Aktuğ, Havva Altun, İsmail Ateş, Zuhal Baysar Boerescu, Serap Emmungil Karamanoğlu, Ayşe Bilir, Engin Esen, Hasan Kıran, Mehdi Saadeti, Şeyma Topçu, Ozan Bilginer gibi sanatçıların eserlerini ağırlarken; zıtlığın kurgusu şu isimlerin heykelleriyle tamamlanıyor; Tanzer Arığ, Erdem Ümit Asmaz, Tansel Çeber, Turan Çetin, Sultan Burcu Demir, Refa Emralı, Okan Ercan, Ayşe Sibel Kedik, Esra Koruç, Tuba Merdeşe, Seval Şener, Şinasi Tek.
Sergi 1 Ocak tarihine kadar Beytepe Yerleşkisi’nin tatlı rüzgarını soluyarak “siyah-beyaz” bir zıtlığın içinde dinginliği yakalamak isteyen sanatseverler için ziyarete açık olacak.