Dünyada son dönemde yaşanan bölgesel çatışma ortamları ve özellikle Türkiye’nin bölgesinde yaşananlar dünya ve Türkiye ekonomisi açısından riskli bir dönemi de beraberinde getiriyor. Ekonomiden sorumlu Devlet eski bakanı Ufuk Söylemez, dünyada bu kadar çatışma olduğu bir ortamda ekonomide risklerin beraberinde geleceğini belirterek, “İsrail- Hamas gerilimi, Rusya – Ukrayna arasındaki savaş ortamı, İran’ın bölgesinde yaşananlar, Türkiye’ye yakın bölgelerde yaşanan çatışmalı durum ve bunun yanında AB bölgesinden ekonomik beklentilerin istenilen seviyede olmaması ister istemez ekonomide riskli bir dönemi beraberinde getiriyor. Türkiye’nin bu şartlarda sürdürülebilir, istikrarlı dış politika ve ekonomik politikaları uygulaması kaçınılmaz görünüyor. Bunu da zaman içinde göreceğiz” dedi.
2024 yılının ilk aylarında çatışma, istikrarsızlık ve gerilim ortamının hakim olduğu bir süreçten geçildiğini belirten Söylemez, şunları kaydetti. “ 2024 yılının ilk ayı itibarıyla baktığımızda dünyada barış ve istikrarın yerine, istikrarsızlık, çatışma ve gerilim ortamının yaşandığını görüyoruz. Bu hem Türkiye açısından, hem de dünya ekonomisi açısından riskli bir süreci beraberinde getiriyor. 2024 yılı bu açıdan ele aldığımızda dünya ekonomisi açısından da zorlu bir yılın habercisi görünüyor. Bu anlamda Türkiye açısından da riskleri içinde barından bir süreç görünüyor ekonomide. Türkiye’nin özellikle 2024 yılı içeresinde yaşanacak seçimleri de dikkate alarak popülist ekonomik politikalardan uzak durması daha şimdiden kaçınılmaz olarak ortaya çıkmış durumda. Belirsizlik ortamlarında istikrarlı, sürdürülebilir, etkili ekonomi politikalarını hayata geçirmek kolay olmaz. Ancak Türkiye bunu yapmak durumunda kalıyor.”
Dünyanın bir çok yerinde çatışmaların hakim olduğunu ifade eden Söylemez, “ İsrail ile Hamas arasında yaşanan çatışma, Husilerle başta ABD olmak üzere batılı ülkeler arasında Kızıldeniz bölgesinde yaşanan çatışma ortamı yine ortada, öte yandan Rusya – Ukrayna arasındaki savaş ve gerilim süreci hemen biteceğe benzemiyor. Dünyanın birçok bölgesinde de yine çatışma ortamı görüyoruz. Bu süreçlerin bir anda kesilmesi kolay görünmüyor. Bu nedenle dünya ekonomisi bundan olumsuz etkilenecektir. Bu çatışma, gerginlik ve istikrarsızlık ortamı dünya ekonomisi açısından bir kere önemli riskler barındırdığını söylemek mümkün. Öte yandan zaten AB bölgesinden gelen ekonomik veriler de beklentileri karşılamıyor. Dolayasıyla yaşanan süreç ciddi riskleri içinde barındırdığı için 2024 yılı ekonomi açısından riskli bir koridor olarak tanımlanabilecektir. Bunun devamında nasıl bir tablo ortaya çıkacak şimdiden kestirmek mümkün değil ama 2024 yılının ilk ayı itibarıyla yaşanan durum ortada” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin 2024 yılı için istikrarlı, sürdürülebilir ve etkili bir ekonomi politikası uygulamasının gerektiğini ancak bunun için uygun zeminin hazırlamasının siyasi nedenlerden dolayı kolay görünmediğini belirten Söylemez, şunları anlattı. “Türkiye için 2024 yılı elbette zor geçeceğe benziyor. Bunun nedeni dünyadaki bu istikrarsızlık ortamının ekonomide getireceği politikalara ilaveten seçim süreci yaşayacağız. Buradaki en büyük risk ise popüler ekonomi politikaları. Yani seçim dolayısıyla mali politikaların gevşetilmesi kendi içinde riskler barındırmakta. Dolayasıyla bu şartlarda Türkiye bir taraftan ekonomik açıdan popüler politikalardan uzak bir ekonomi yönetimi sürdürmek zorunda kalırken, diğer taraftan da dünyadaki istikrarsızlığın getireceği ekonomik riskleri göğüslemek zorunda kalacak. Türkiye’de ekonomi yönetimi dünyadaki bu ortamı ve bu ortamın getireceği ekonomik riskleri göze alarak, popüler politikalardan uzak, etkili, sürdürülebilir, istikrarı sağlayacak politikaları belirleyip, uygulamak zorunda kalacak. Bu da kolay değil ama imkansız da değil. Buna iktidarın tercihleri de karar verecektir bir anlamda.”
Türkiye’nin ekonomide istikrarı sağlamasının en önemli yollarından birinin de dış politikada istikrarlı olmasından geçtiğini ifade eden Söylemez, “ Türkiye özellikle bölgesindeki çatışma ortamından uzak kalarak, bölgesinde ki ikili ilişkiler başta olmak üzere, küresel anlamda ikili ilişkilerde istikrarı sağlayarak ilerlemek durumunda olmalıdır. Bunun temel nedeni özellikle dış ticaret konusunda bir sorun yaşamamak istiyorsak dış politikada istikrarlı bir çizgi tutturmak kaçınılmazdır. Daha önceki dönemlerde izlenen bir takım politikaların gözden geçirilmesi gerekiyor. Türkiye özellikle bölgesinde istikrarı sağlayacak bir dış politika izlemek zorunda kalacaktır bu süreçte. Aksi takdirde ekonomik politikalarda etkilenecektir. İktidarın tüm bunları küresel ve bölgesel ölçekte düşünerek, ekonomik politikalarını riskten uzak bir zeminde sürdürmelidir. İstikrar Türkiye açısından bu dönemde çok büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.