Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte dil konusundaki tartışmalar daha çok yazım ve alfabe üzerine yoğunlaştı. Yüzyıllardır kullanılan yazının değiştirilmesi kolay bir iş değildi. 20. yy.ın başlarında Türk soylu halkların büyük bir bölümü Arap kaynaklı yazıyı kullanıyordu. Arap kaynaklı yazı Türkçe için uygun bir yazı sistemi değildi. Arapçada ünlü harfler son derece azdı ve Türkçede sekiz ünlü harf bulunuyordu. Yazının Türkçe için yetersizliği öteden beri tartışmalara konu olmuştu. Atatürk devrimlerinin en önemlisi cumhuriyetin ilanından dört yıl sonra yapılan dil inkılabıdır. 1 Kasım 1928 tarihinde “Yeni Türk Harfleri”nin kabul edilmesi ve yeni alfabenin geliştirilip benimsenmesi öncesinde Arap yazısının Türkçeyi karşılamadaki yetersizliği çeşitli tartışmalara konu olmuştu. Osmanlı Devleti’nde ilk kez Münif Paşa tarafından gündeme getirilmişti. Mirza Fethali Ahundzade’nin 1863’te Azerbaycan’dan İstanbul’a gelerek alfabe üzerine hazırladığı ve Sadaret makamına verdiği çalışma Cemiyyet-i İlmiyye-i Osmaniye tarafından kabul edilemez bulunmuştu.
1862-1863’lerde Münif Paşa ve Azerbaycanlı Mirza Fethali Ahundzade’nin dillendirilmeye başladığı Türkçede ıslah ve inkılap konusu sonraki dönemde artık üzerinde devamlı olarak durulan ve tartışılan bir konu hâline geldi. Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavî gibi aydınlar da tartışmaya katılmışlar, daha sonra Harbiye Nazırı Enver Paşa, harflerin birbirine bitiştirilmeden yazılması esasına dayalı olan bir yazı düzenini orduda uygulamaya başlamıştı. Cedid, Ordu Alfabesi, Enver Paşa Yazısı gibi adlarla anılan bu yazı düzeni orduda kullanılmış, kimi askerî kitaplar bu yazı ile basılmıştı.
1910-1912 yılarında Selanik’te yayımlanan Genç Kalemler dergisi, millî bir edebiyat oluşturulması için önce dilde sadeleşme gereğini savunarak “Yeni Lisan” hareketini başlattı. Genç Kalemler dergisi, 2. cildinin Nisan 1911 tarihli ilk sayısında başlatılan “Yeni Lisan” adlı dil hareketiyle tanındı. “Yeni Lisan” hareketinin manifestosu olarak kabul edilen ilk makale, Ömer Seyfettin tarafından kaleme alındı. Dilde sadeleşme hareketinin özü, Türkçeden yabancı kaidelerin çıkarılması ve yazı dili ile konuşma dili arasındaki ayrımın ortadan kaldırılmasıydı. Genç Kalemler dergisinin yazarları; Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp Mustafa Nermi, Kâzım Nami, Enis Avni, Mehmet Ali Tevfik (Yükselen), Subhi Edhem, Âkil Koyuncu ve Rasim Haşmet Beyler’di.
Köprülüzade Mehmet Fuat, Hüseyinzade Ali Bey ile o sırada Türkiye’de görev yapan Teodor Menzel ve Gyula Mezsaros’un Türkiye’yi temsilen katıldığı Birinci Türkoloji Kongresi, Bakü’de 1926 yılının Şubat ayında toplandı. Bu Kongre’de hararetli tartışmalardan sonra Birleştirilmiş Yeni Türk Elifbası adıyla Latin kaynaklı bir alfabe benimsenmişti. 1930’lu yılların başlarında neredeyse bütün Türk Dünyası bu yazıyı kullanıyordu. 1937 yılında Stalin’in Türk aydınlarına yönelik olarak başlattığı kıyım sırasında Sovyetler’deki Türk halklarının Latin yazısını kullanmalarına son verildi. 1926 Bakü Türkoloji Kongresi’ne katılan üyelerin çoğu çeşitli suçlamalarla hayatlarını kaybedecekti.
“Türk Alfabesi”nin Kabulü
Genç Cumhuriyet’in Bakanlar Kurulu’nun 23 Mayıs 1928’deki toplantısında
Atatürk’ün direktifiyle bir dil komisyonu kurulması kararlaştırıldı. “Dil Heyeti” 26 Haziran 1928’de ilk toplantısını yaptı. 1928 yılı Eylül ayında “Dil Heyeti” çalışmalarını tamamladı. Millî Eğitim Bakanlığı, “Türk Harfleri Kanun Tasarısını”, Dil Heyeti de İmlâ Lûgati’ni hazırladı. 1 Kasım 1928’de, Türkçede kolay yazılıp okunması ve Türkçe sedalı harflerin çok olmasına ve bu harflerin gayet kolay ve açık söylenmesi gibi nedenler ile Millî Eğitimde en kolay ve en verimli şekilde ilerleme sağlamak amacıyla “Arap Alfabesi” yerine Latin esaslarından alınan “Türk Alfabesi” kabul edilmişti. Lâtin esasından alınan harfler, Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer verilmek suretiyle “Türk Harfleri” adı ile 1353 sayılı kanunla kabul edildi.
“Yeni Türk Harfleri”, 1 Kasım 1928’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilip 3 Kasım’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Harf İnkılabı aynı zamanda, dilde reform yolunu açmak isteyenlere bir başlangıç, bir dayanak olmuş ve onlara güç kazandırmıştı. Böylece dilde sadeleştirme, Türkçeleştirme akımına hız verilebilmişti.
“Türk Alfabesi”nin kabulü ile 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin (şimdiki Türk Dil Kurumu) kuruluşu ile başlayan çalışmalar, Tanzimat ile başlayan ve Cumhuriyet sonrasında kendini gösteren dilde sadeleşme hareketlerinin devamı idi. Türk Dil Kurumunun “Türkçe Kurultayı” adı verilen ilk Genel Kurulu 26 Eylül 1932 günü Dolmabahçe Sarayında yapıldı. Daha önce yapılan çağrının da etkisiyle kurultaya 814 üyeyle birlikte katılanların sayısı 917’ye ulaştı. Ülkenin her yanından ve her meslekten kişilerin, saz şairleri ile yemenili köylü kadınlarının katılımı, toplantının ulusal özelliğini göstermişti. Başkan Samih Rıfat, kurultayın açış konuşmasında, amacın Türkçeyi ulusal dil düzeyine çıkarmak, yazı dili ile halk dili arasındaki ayrılığı gidermek olduğunu belirtmiş, bu amaca da ancak halkın katılımıyla ulaşılabileceğini söylemişti. Kurultayda, Türk Dil Kurumu’nun tüzüğü üzerinde çalışılmış, tüzüğün birinci maddesinde şu yargıya yer verilmişti:
“Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin yüksek koruyucu başkanlığı altında 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti adlı bir cemiyet kurulmuştur.”
Derneğin amacı da şöyle belirlenmişti: “Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.”
Kurultayın son gününde oybirliği ile kabul edilen 26 Eylül’ün “Dil Bayramı” olarak kutlanması önerisi ile her yıl 26 Eylül’ü, “Türk Dili Bayramı” olarak coşkuyla kutluyoruz. 1 Kasım 1928’de “Yeni Türk Harfleri”nin kabulünden 4 yıl sonra “Birinci Türk Dil Kurultayı”nın toplandığı Eylül ayının 26. gününü de içine alan son haftasında geleneksel olarak Türk Dili Kongresi toplanır oldu ve aynı tarih Türkçe için “Dil Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. 1932 yılından beri Türk Dil Kurumu tarafından 4 yılda bir 26 Eylül tarihinde “Türk Dil Kurultayı” düzenlenmektedir.
26 Eylül Türk Dil Bayramı’nın 92. yılı milletimize kutlu olsun!