Tarih tekerrür etmez inşallah

Osmanlı döneminde Enderun mektepleri kurularak gayri müslimlerin çocukları oralara alınmıştı. Bu çocukların babaları ya daha önce devşirme olmuş ya da okul süresinde çocuk devşirme olmuştu. Her nasıl olursa olsun buradan mezun olanların hafızalarında annelerinden dinledikleri ninniler silinmiş olabilir mi?Zaman içinde mezun olanlar devletin yönetim kadrolarını yoğun bir şekilde doldurmuştu. Hatta bu yönetim kadroları neredeyse Türk’e rastlanılmayacak hale gelmişti. Gücü ve parayı ellerine geçiren devşirmeler çoğunlukla şehirlerde yaşamışlardır. Türkler ise köylerde kalıp tarım ve hayvancılıkla uğraşmak zorunda kalmıştı. Köylerde yaşayan kesim % 80 -85 civarında idi. Devşirmeler ve gayri müslimler ise şehir merkezlerinde idi. Bürokrasi devşirmelerin, ticaret ise gayri müslimlerin eline teslim edilmişti. Türklerin tek vazifesi biraz önce yazdığım gibi tarım-hayvancılık ve askerlik yapmaktı. Cepheden cepheye koşuyor bazıları orada şehit düşüyordu. Sağ kalanlar bir sonraki savaşa kadar terhis olarak evine dönebiliyordu. Şehit olanların kabirleri bile olmuyordu. Yani ailesi o kabri nasıl bulsun , oralara nasıl gitsin de ziyaret edebilsindi.Ama şehirlerdeki gayri müslimlerin – devşirmelerin bu savaşlardan olumsuz etkilenmediği görülmekteydi. Onlar normal yaşamlarını sürmekte mallarına mal katmakla uğraşmaktaydılar. Çünkü devlet onlara din -mal ve namus emniyeti sağlamaktaydı. Zaten onlar bu kadar rahat yaşasın ve güç elde etsin diye cephede Türkler ölmekteydi.Türkler şehirlerde ya yoktu ya da çok azınlıkta idi. Olsa geçimini nasıl sağlayacaktı ki?Ya Ermeni ya da Rum tüccarın- zanaatkarın emrinde üç kuruşa talim edecekti . Buna mecbur kalanlar şehirlerin kenar kesimlerinde , ücra noktalarda kerpiç evlerde yaşarken o muhteşem konaklar gayri müslimler ve devşirmeler ile dolmuştu.Kısaca devletin asli ve kurucu unsuru olan Türkler geriye bırakılmış sadece asker olarak değerlendirilmekteydi.Günümüze geldiğimizde yaşanan olaylar Türklerin şehirlerden çıkarılarak köylere gönderilmek istendiği izlemini doğurmaktadır. Sınırlar açılmış orta doğunun , asyanın, afrikanın sığınmacıları ülkeyi doldurmuştur. Okullar bunların çocukları ile doldu. Üniversiteler Suriyeli, Pakistanlı, Afganlı, Afrikalı … talebelerle doldu. Öyle ki bir çok üniversitenin öğretim kadrosu bunlardan oluşmaya başladı. Bunların hangi sınavdan geçirilerek bu okullara alındığı belli değil. Sonra neden alınıyor o da belli değil. Hastanelerde aile sağlık merkezlerinde Suriyeli hekimlere rastlamaya başladık.Neden? Niçin? Neden? Niçin?…Türk Milletinin verdiği vergiler ile o üniversiteler açılıyor, akademisyenler bu vergilerden maaşlarını alıyorlar. Bize hizmet etmesi gereken bu kurumlar pozitif ayrımcılık yapılarak yabancıların kullanımına sunulabilir mi?Ben istedim, biz istedik ile olmaz. Millet adına millet menfaatine hareket etmek lazımdır. Bu herkes için her makam için geçerlidir.Bu sığınmacı olarak içeri doldurulan kitleler rahatça üresin diye Mehmetçik sınırda güvenlik sağlamakta, onların bölgelerinde savaşmakta. Şehitler vermekteyiz. Onlar ise ticari kurumlar açmakta devlete vergi vermemekte, tabelalarını bile Arapça yazmaktalar. Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir. En çok zoruma gidende bu insanların benim geleceğim için oy kullanmasıdır. Bunlar Türklerin gölgesine sığınmış olmalarına rağmen Türkleri sevmiyorlar. Büyük şehirler bunlar ile doldu, ev bulunamadığı için kiralar yükseldi. Yakın bir gelecekte Türkler hadi köyüne dön denir mi ? Efendim Muhacir -Ensar…Hadi oradan! onlar mı Muhacir ? Camileri tıka basa dolduruyorlar ya ! Yaşadıkları bölgelerde çevreye verdikleri tahribata gidin bakın. Sapıklıkları bizlere zarar veriyor.Hülasa ne zaman dönecekler ya da döndürülecekler?Kim onları geri döndüreceğini vaat ederse o kazanacaktır. Bunu da dip not olarak düşmek isterim.Yüce Mevlam bu milleti uyandırsın ve kendine getirsin. Selam ve dua ile.