Geçen haftayı, satın aldığı Patiswiss marka çikolatanın küflü çıkmasını sosyal medyaya taşıyan bir vatandaşımızın gayet mütevazi bir eleştirisine CEO’nun verdiği yanıtın nasıl bir domino etkisi başlattığını izleyerek geçirdik.
Patiswiss CEO’su Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu’nun eleştiriye verdiği yanıtı müsaadenize sığınarak bir kere de ben yazıma dahil etmek istiyorum çünkü ne yazdığı tam okunmadan olayın neden bu kadar büyüdüğü anlaşılmıyor.
“Bu ürünler hayatta küflenmez biliyor musun? Hadi doğru diyelim:)) Sen bence acil şekilde evindeki nem oranına falan baya bir bakmalısın. Bir de linkedinde paylaşacak hiç başka içeriğinin olmaması ne acı. Haklısın prim yapmak için bize baya ihtiyacı var herkesin. Baksana aşağıya “çöp” falan yazanlara. Bizim avukatların marka Karalama, Marka değeri düşürme vs’den isteyeceğinden herkes habersiz.:)) Ayrıca!!! Bize böyle bir durum olsa söyler telafisini istersin. Karşında senin dev Migros ve biz varız. Herkes ürünün öyle arkasındaki. Haydi size kolay gelsin. Avukatlarımız iletişime geçecektir sizinle ama ben kendi işimi kendim çözmeyi severim”
Biz ukala yazarlar tayfası ilk cümleleri okurken bunca imla hatasına isyan etsek te satırların devamının vahameti imlaya verdiğimiz önemi unutturuyor. Bu birkaç satırda nasıl başardıysa Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu; bir insanın diğerine karşı ahlak, vicdan, terbiye, insanların eşitliği, hukuksal haklar vesaire hepsini her yönden çiğnemiş.
İnsanların en çok şaşırdıkları şey şuydu; karşımızdaki CEO elektronik mühendisliği okumuş, uzun yıllardır çalışan ve ömrümde ilk defa utanarak söylediğim üzere benim de meslektaşım olan bir kişiydi. Yaşı öyle fazla değildi ki hani yaşlılığına verip bu rezilliği bir tarafından anlamaya çalışalım; oysa kadın sadece 36 yaşında. Herkes şaşırdı kaldı. Nasıl oluyordu da bir CEO sosyal medyadan böyle bir mesaj yazıp deri topu çikolataya ‘küflü çıktı’ yazan kişiyi aşağılıyor, alay ediyor, kişiliğine hakaret ediyor, gözünü korkutmaya çalışıyor ve tehdit ediyordu? İlave olarak hayatında okul kitabından başka kitap okumamış kişilerin bozuk imlasıyla yazıyor.
Çikolatası küflü çıkan vatandaşımızın karşısına dikilecek “Dev Migros” ne yaptı? Ürünü raflardan çekti. Patiswiss’in İsviçre Patiswiss ile bir alakası olmadığı, hatta İsviçrelilerin aynı ismin kullanımı nedeniyle dava açtıkları yazıldı. Bu çikolatayı İsviçre Patiswiss çikolatası zannedip alan keko bendeniz bir daha hayatta o parayı vermem. Zaten bizim yerli üretim ve çok daha ucuz çikolatalarımızdan daha güzel bir çikolata değil. Sosyal medyanın tepkisiyse benimki kadar sakin olmadı. Çikolataya küflü diyen bir insanın kişiliğine saldırmakta etik hiçbir sorun görmeyen bu kadının kendi kişiliği çarşaf çarşaf yazıldı. Ortaya çıktı ki kendisinden neredeyse 35 yaş büyük bir adamla evli. Şirketinde çalışanlara kötü davrandığı, vergi kaçırdığı, yüksek lisansının sahte olduğu gibi binlerce paylaşım ortaya döküldü.
Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu yarım ağız özür mesajı yazdı ama olmadı. Sosyal medya affetmedi. Sonra bu defa çok düzgün bir imlayla profesyonel bir özür mesajı yayınladı, kadın haklarına ve kadın istihdamına çok önem verdiğini yazdı zira çikolataya küflü diyen ve Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu’nun oransızca saldırdığı tüketici de bir kadındı, CEO’luktan istifa etti.
O son özrü bir başkası mı yazdı, imlası çok düzgün çünkü?
Sorumuza tekrar dönelim; bir CEO nasıl böyle bir mesaj yazabildi? Şirketinde toplantılarda, whatsapp gruplarında aynı tarz ile insanlara yazıyor ve çalışanlarıyla bu şekilde konuşuyor olmanın verdiği bir rahatlık mı? Kapitalizmin giderek güçlenen çarklarında bir CEO olarak kendinde, kendine eş gördüğü kişiler dışındaki herkesi istediği gibi ezme hakkını mı buluyor? Onun ürettiği çikolatayı sıradan bir serfin sosyal medyada eleştirebiliyor, hatta sorunun tedarik zincirinde olabileceğini söyleme hadsizliğini gösterebiliyor ve üstüne bir de eleştirisinde kendi adını etiketleme cüretini buluyor olması mı bu inanılmaz cevabı yazabilme hakkını kendine sağladığını düşündü?
Cevap hangisi bilemeyiz ama kitap okumayı hiç bırakmamak lazım. Üstelik sadece “İş hayatında nasıl hızlıca yükseliriz ve yükseldiğimiz o yere hangi zamkla sıkıca yapışabiliriz” konulu kitapları değil de hayatı, diğer insanları, hak ve vicdanı yazan kitapları okumalıyız ki hem ruhumuz hem imlamız düzgün olsun. Yazımda göremediğim imla hataları için herkesten özür dilerim.