Emekli sabırla bekliyor

Ülkemizde emeklilerin sorunları her geçen gün katlanarak artıyor. Tüm beklentilerini seçime bağlayan emekliler, artık umutlarını tamamen yitirmiş durumdalar. Geçim edemeyen emeklilerin bir kısmı yeniden iş arıyor, bir kısmı ise ne iş olursa yaparım düşüncesiyle mesleğinden farklı işlerde kayıt dışı çalışıyor.
Rakamlar ortada. Bugün için; çalıştığı tespit edilen, emekli sayısı 5 milyon 621 bin kişiye ulaşmış durumda. Yani her üç emekliden biri yeniden iş hayatına dönmüş. Sosyal Güvenlik kapsamında Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek çalışanların sayısı bir milyon 871 bin 897 kişi. 3 milyon 750 bin emekli ise SGK kapsamına girmeden kayıt dışı çalışıyor.
Kayıtlı olarak çalışan emekli sayısı 2020 yılında yüzde 5.6 iken bu oran 2021’de yüzde 6.3’e, 2022 ve 2023’te yüzde 11.5’e, 2024’ün ilk üç ayında yüzde 11.6’ya yükselmiş. SGK tarafından yayınlanan Aylık Sigortalı İstatistikleri’ne göre; 2020 yılında 746 bin 766 olan sisteme kayıtlı çalışan emekli sayısı, 2024 Ocak ayı verilerine göre 1 milyon 871 bin 897’ye yükselmiş. Kurumun bu rakamlarına göre, SGDP ödeyerek çalışan emekli sayısı 2020 yılından bu yana 1 milyon 125 bin 131 kişi artmış.
En çok kayıtlı çalışan emeklinin yaşadığı illerin başında 577 bin 366 emekliyle İstanbul geliyor. Bu ilimizi, sırasıyla 149 bin 858 emekliyle Ankara, 145 bin 538 emekliyle İzmir, 117 bin 450 emekliyle Bursa, 95 bin 556 emekliyle Kocaeli, 68 bin 622 emekliyle Antalya ve 51 bin 166 emekliyle Tekirdağ izliyor. Bu arada Türkiye genelinde erkek emekli çalışanların sayısı 1 milyon 658 bin 387 iken kadın emekli çalışanların sayısı ise 213 bin 510 olarak belirlenmiş.
Emekli artık ne iş olsa yapıyor. Emeklinin çalışmaktan başka çaresi kalmadı. Kayıtlı veya kayıtsız çalışan emeklilerin nüfusuna baktığımızda, Gürcistan, Moğolistan, Ermenistan, Katar, Arnavutluk gibi birçok ülkenin nüfusundan yüksek bir rakama ulaşıyor.
Gelelim emeklilerin kazandıklarını nasıl harcadıklarına.
Yapılan araştırmalara göre, emeklilerin yüzde 19’u otomobil sahibi, yüzde 74’ü ev sahibi ve yüzde 25’i kiracı. Emeklilerin geneli, emekli olduklarında başlarını sokacak bir evin özlemini duyuyorlar. Ancak araştırma sonuçlarına göre her dört emekliden biri bu arzu ve hayali ne yazık ki gerçekleştiremiyor . Bu durum ileriki yıllarda sokaklarda yatan, bir tas çorbaya muhtaç geniş bir emekli nüfusunun geleceğinin habercisi niteliğinde. 
Çalıştıkları dönemde ekonomik sıkıntılar yaşayan, asıl geçim kaynakları emekli aylıkları olan emeklilerin yüzde 15’i fiziksel olarak da güçsüzleşmelerine, sağlık sorunları yaşamalarına rağmen emeklilik sonrası gelir getirici bir işte çalışmayı hedefliyorlar.
Emeklilerin gıda harcamasının toplam harcamadaki payının yüzde 65 olması emeklilerin ekonomik yükünü göstermesi bakımından son derece önemli. Emeklilerin yüzde 45.57’sinin kırmızı et tüketimini, yüzde 48.33’ünün tavuk eti tüketimini, yüzde 51.44’ünün süt, peynir, yumurta, yoğurt tüketimi azalttıklarını belirtmişler. Buna karşın ekmek-un tüketimi yüzde 41.85, bulgur, pirinç, makarna tüketimi yüzde 30.88, patates tüketimi yüzde 31.53 oranında artmış. Emeklilerin yüzde 73.50’si lokanta, restoran vb. yerlere gidemiyor, yüzde 83.21’i gazete-dergi vb, yüzde 96.45’sı sinema, tiyatro ve konser, yüzde 86.39’u tatil-tur ve gezi harcaması, yüzde 38.43’ü ise ulaştırma-haberleşme harcaması, yüzde 18.82’si ise berber, kuaför şampuan, parfüm vb. kişisel bakım ürünlerine harcama yapamıyor.
Bu verilerin tarihi bir parça eski. Bugün emeklinin hali dününü de aratıyor. Mesela emeklilik yaşı geldiği halde emeklilik dilekçesi vermeyenlerin oranı yüzde 59’a ulaşmış. Temel ihtiyaçların yanı sıra eğitimde olan çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamayacakların oranı yüzde 16’lar düzeyinde. Asgari ücretten yüzde 41 oranında daha aş maaş alan emeklilerin yüzde 87’si borç içinde yaşıyor.
Dedik ya emeklilerin durumu her geçen gün, bir önceki günü aratıyor. Şimdi bu insanlardan tasarruf ve fedakarlık yapmaları isteniyor. Neredeyse hava ve su ile yaşayan milyonlarca emekli artık nefes alamayacak hale geldiler. Temmuz’da ara zam ve maaşlarının bir parça geçim edebilecek düzeye yükseltilmesini isteyen, bu ülkenin kalkınması ve gelişmesi için ter dökmüş, gençliklerini vermiş emeklilerimize yapılanları kabul etmek mümkün değil.
Ekonominin düzelmesi için emekliden fedakarlık isteyenlere şunu hatırlatmakta yarar var. Bu ülkede tasarruf yapılacaksa, fedakarlık isteniyorsa, zaman geçirilmeden hemen bu dakika itibariyle başlamalıdır. Yılın ikinci yarısından itibaren tasarrufa başlanacağını söyleyenlerin dertleri, temmuz ayında emeklilere ve asgari ücretlilere yapılacak maaş artışlarını “görüyorsunuz ya biz de devlet olarak tasarrufa gittik. Siz de üzerinize düşeni yapın” diyerek unutturmaktan öte bir anlam taşımıyor.
Bu durumun sürdürülebilir olması mümkün değildir. Temmuz ayında beklediği zammı alamayan geniş kitleler bu kez erken seçim kozunu kullanarak, sandıkta ikinci bir ders vermek azim ve kararlığında olacaktır.