Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgenin kuzeyinde ve güneyinde olaylar durmuyor. İsrail’in Gazze operasyonları ile gerginlik sürerken, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmaların birden alevlendiğine de dikkat çeken emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “Öyle anlaşılıyor ki Ukrayna’ya gelen yardımın ardından Ukrayna biraz daha hareketlendi Rusya’ya karşı. Karşılıklı hamleler gösteriyor ki savaşın uzaması güçlü ihtimal. Diğer yandan İsrail ile Hamas arasındaki anlaşmaya yönelik uluslararası kamuoyundaki bilgiler İsrail’in biraz daha operasyonlarını durduracağını gösteriyor. Hamas’ın İsrail’in ileri sürdüğü bir takım şartları kabul ettiği yönünde de bilgiler söz konusu. İsrail bu noktadan sonra her an için Refah bölgesine yönelik operasyonu erteleyebilir. Kolombiya’nın son dönemde toplu mezarlar bulunmasından dolayı İsrail’in soruşturulmasına yönelik uluslararası girişimlerinin de etkili olduğu görülüyor. Tüm bu gelişmeler sonunda İran başta olmak üzere Gazze olaylarından dolayı bölge ülkeleri ve yine batılı ve diğer dünya ülkeleri Türkiye’ye yakınlaştı. Son dönemdeki diplomatik girişimlerde bunu gösteriyor. Dikkat edilmesi gereken nokta bana göre Türkiye’de iç politikada bazı gelişmelerin Türkiye’ye bir takım dayatmaların yapılmak istediği yönünde olduğu. Bu konuda da Türkiye kendi milli çıkarlarını düşünerek hareket edecektir” dedi.
ABD’nin 6 milyar dolarlık Ukrayna yardımını onaylamasının ardından Ukrayna’nın Rusya’ya karşı biraz daha rahatladığını kaydeden Karakuş, şunları söyledi:
“Gelinen noktada özellikle F-16 uçaklarının temini ve buna ek olarak Ukrayna’ya patriot füze sistemlerinin getirilmesi elbette Rusya’ya karşı Ukrayna’nın elini rahatlattı. Bu nedenle Rusya’nın hamlelerine karşılık Ukrayna’da hamle yapmak istiyor. Karşılıklı hamleler gösteriyor ki savaşın kısa sürede bitme ihtimali ortadan kalkmış durumda. Biraz daha uzayacağı her iki ülkenin tutumundan anlaşılıyor. Küresel güçler özellikle Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmaları bir güç gösterisine çoktan dönüştürdü. Özellikle batılı ülkeler ile Rusya ve Çin arasında yaşanan güç savaşı bu bölgede tam olarak karşımıza çıkıyor. ABD’nin bu noktada dikkat çekici politikalarını görüyoruz. ABD bir taraftan İsrail ve Ukrayna’ya silah yardımı yaparken diğer taraftan savunma sanayisine yönelik üretimi arttırdığı için bu noktada hem yardım yaptığı miktarı karşılıyor, hem de savunma sanayisinin üretimi arttığı için belli noktada iktisadi karını arttırıyor. ABD Savunma Bakanı Austin de zaten bu yönde açıklamaları kamuoyu ile paylaşıyor.”
ABD ile Çin dışişleri bakanlarının geçtiğimiz günlerde bir araya gelmesinin yine her iki ülkenin ekonomik çıkarları açısından dikkat çekici olduğunu belirten Karakuş, “ABD Dışişleri Bakanı Blinken özellikle Çin’e Rusya’ya silah yardımı konusunda hassas olduklarını ve bu silah yardımının devam etmesi durumunda bazı yaptı rımların olabileceğini dile getirdi. Bunun anlamı Çin’den bazı malları almayarak ticari ambargolar uygulanmasının ABD tarafından gündeme getirilebileceğine vurgu yapmasıdır. Bu anlamda ABD, Çin’i de ekonomik olarak frenlemek istiyor. Öte yandan Rusya’yı ve Çin’i ABD’nin iç politikalarına karışmaması konusunda da uyardı. Yani, ABD’de Kasım ayında yapılacak seçimlere müdahale istemediklerini açık bir dille söylemiş oldu diplomatik anlamda. Dolayasıyla ABD bir taraftan ticari ilişkilerini düşünüyor, diğer taraftan savunma sanayisini üretimde tutarak kazanımlarını sürdürüyor” diye konuştu.
Savaşlarda hava savunma sistemlerinin büyük önem taşıdığını kaydeden Karakuş, “Son dönemde görülüyor ki hava savunma sistemleri savaşların kaderini değiştirebiliyor. ABD bu nedenle bir taraftan F-16 uçaklarını Ukrayna’ya teslim ederken diğer yandan patriotlar ile hava savunma sistemini destekliyor. İran ile İsrail arasında geçtiğimiz günlerde yaşananlar da zaten hava savunma sistemlerinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. İran saldırı da bulundu ama istediği hedefleri tam olarak vuramadı. Rusya’nın Ukrayna’daki durumu da bu yönde. Rusya’da saldırı gerçekleştiriyor ama bir türlü istediği askeri hedefleri tam olarak ortadan kaldıramıyor. Bu nedenle sivil halkın bulunduğu bazı noktalar hedef alınıyor. Amaçları halkı yıldırmak. Bu ne kadar başarılı olur şüpheli. Eğer Almanya ikinci dünya savaşında bu taktik ile başarılı olsaydı İngiltere teslim olurdu. Almanlar da askeri hedeflere ulaşamayınca Londra’daki sivil hedefleri vurdu. Sonuçta istediklerini alamadıkları gibi halkı da kendilerine düşman ediyorlardı. Bu yanlışlar bir halkın uzun süre bir ülkeye bakışını değiştiriyor. Buna çok dikkat edilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
İsrail ile Hamas’ın son dönemde belli noktalarda uzlaşmaya vardıklarının da anlaşıldığını dile getiren Karakuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İsrail ile Hamas’ın belli noktalarda uzlaştıkları ve anlaşmaya vardıkları uluslararası kamuoyuna yansıdı. Hamas’ın İsrail’in bazı ileri sürdüğü konuları da kabul ettiği yönünde bilgiler mevcut. Bu da gösteriyor ki İsrail Refah bölgesine yönelik operasyonunu her an erteleyebilir. Gelişmeler bu yönde. Özellikle son dönemde bulunan toplu mezarlar ile ilgili Kolombiya’nın BM ve uluslararası kurumlar nezdinde girişimleri bunda etkili olduğu kanaatindeyim. Kamuoyunda birçok insan Kolombiya’nın neden böyle bir girişimde bulunduğunu merak ediyor. Osmanlı Devleti döneminde birçok insan Kolombiya’ya gitmişti. Gidenlerin içinde önemli bir kısmı yaklaşık yüzde 45’i Kafkasyan dediğimiz insanlardı. Elbette başka imparatorluk unsurları da gitti ama bunlar çok dikkat çekici. Bu insanların orada yaşaması Kolombiya’nın bu adımı atmasında önemli bir etken. Zaten bu adımdan sonra İsrail de anlaşma çabalarını yoğunlaştırdı.”
Gazze olaylarının ardından birçok ülkenin Türkiye’ye yaklaştığını belirten Karakuş, “Türkiye’nin izlediği hassas politika nedeniyle başta İran olmak üzere Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge ülkeleri ve diğer ülkeler Türkiye’ye yaklaştı. Bu Türkiye için bir avantaj oldu. Türkiye son dönemde Irak ile Kalkınma Yolu projesi kapsamında önemli anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşmalar sayesinde 20 milyar dolarlık ticaret hacmi 40 milyar dolara çıkıyor. Bu anlaşmaların sonucunda Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi de ekonomik olarak biraz rahatlayacak görünüyor. Böylelikle Talabani ve PKK orada yalnızlaştırılmış olacak. Türkiye PKK’yı Irak’tan söküp atma konusunda başlatacağı operasyon öncesinde önemli adımlar atmış oldu. İran zaten Türkiye’ye yakınlaşıyor. Türkiye böylelikle terörle mücadele konusunda kendi coğrafyasında önemli hamleler yapmış oluyor. Diğer ülkeler de Türkiye ile yaşanan gelişmeler doğrultusunda yakın temaslar kuruyor. Bunların başında da Mısır geliyor. Mısır özellikle Süveyş kanalına alternatif bir kanalın oluşturulmasını istemiyor. Öte yandan Türkiye’nin etrafındaki ülkeler Türkiye ile su antlaşması yapmak da istiyor. Irak ile bu konuda yani Fırat’ın suyu konusunda bir takım anlaşmalar yapıldı. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye’ye yönelik bir takım baskıların oluştuğunu da görüyoruz. Özellikle belli ülkelerin yeni anayasa ve özellikle çözüm sürecinin yeniden başlatılması konusunda baskı yaptıkları yaşanan gelişmelerden anladığımız sonuçlar. Bunlara da dikkat edilmesi ve bu konularda milli çıkarların hassasiyetle dikkate alınması önem kazanıyor. Türkiye bunu yapacaktır. Suriye’nin şu anda ikiye, Irak’ın üçe, Libya’nın ikiye bölünmesinin ardından Türkiye’nin milli çıkarlarının ne kadar önem kazandığı ortaya çıkıyor. Türkiye’nin bunu dikkate alacağı da ortada” ifadelerini kullandı.