Yöneylem Araştırma’nın 26-29 Nisan tarihleri arasında 26 istatistiki bölgede ve 2 bin 222 görüşmeyle gerçekleştirdiği “Türkiye Nasıl Yönetiliyor?” anketin sonuçlarına göre seçmenlerin yüzde 57’si Türkiye’nin kötü yönetildiğine ilişkin görüş bildirmişler. Mart ayında Türkiye’nin kötü yönetildiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 51.5 seviyesindeymiş. Yani o günlerden bu yana 5.5 puanlık bir artış söz konusu.Türkiye’nin iyi yönetildiğini düşünenler 2023 yılı Aralık ayı itibariyle yüzde 24,2 seviyesindeyken, Nisan 2024’te bu oran yüzde 20,6’ya gerilemiş. Bu sonuçlar, yerel yönetim seçimlerinden bu yana işlerde iyiye doğru bir gidişin olmadığını gösteriyor.Var olan sorunları hangi parti çözer sorusuna verilen cevaplar da şöyle olmuş. CHP çözer diyenlerin oranı 28.2, AK Parti çözer diyenlerin oranı ise yüzde 26.6 düzeyinde kalmış. Ancak bir de hiçbiri çözemez diyenler var ki, onların oranı da yüzde 29.3 gibi rekor bir düzeye ulaşmış.Yine aynı ankete göre, “Bu pazar milletvekilliği seçimi olsa oyunuzu kime verirsiniz ?” sorusuna katılımcıların yüzde 25’i AK Parti , yüzde 28.2’si ise CHP cevabını vermiş. DEM yüzde 7.8 ile üçüncü, MHP ise yüzde 6.9 ile dördüncü sırada yer almış. Yeniden Refah Partisi yüzde 6 ile ilk beşte yer alıyor. Burada asıl dikkati çeken kararsızların yüzde 11.6 gibi yüksek bir orana sahip olmaları. Oy vermem diyenlerin oranı da yüzde 5.6 olmuş. Kararsızların ve oy kullanmam diyenlerin oyu dağıtıldığında ise oranlar AK Parti yüzde 30.9, CHP yüzde 34.1, DEM Parti yüzde 9.4 , MHP yüzde 8.3 ve Yeniden Refah Partisi ise yüzde 6 oranında oy alıyorlar. Elbette ki bu anketin seçimlerin hemen sonrasında yapılmış olması bize net bir sonuç vermeyecektir ama, geleceğe ışık tutması bakımından önemli. Türkiye’nin sorunları gerçek anlamda çok büyük boyutlara ulaşmış durumda. Vatandaşların özellikle dar gelirliler, emekliler ve günübirlik ücretlerle geçim etmeye çalışanlar önemli ölçüde umutlarını yitirmiş durumdalar. Yitirmekte de haklılar. Çünkü durumlarının iyileştirilmesi için atılması gereken adımlar çeşitli sebeplerle bir türlü atılmıyor. Ülkede derin bir israf ve hak edilmemiş zenginliklerin kullanımı söz konusu. Vatandaşlardan tasarruf bekleyenler, çevrelerinde yaşananlara adeta kör ve sağır durumdalar. Gazete haberlerine, televizyon görüntülerine bile inanmıyorlar. Bu ülkede 17 bin 2 liralık asgari ücretle, 10 bin liralık emekli maaşıyla geçim etmeye çalışanlar olduğu gibi, bir milyon liranın üzerinde maaş geliri olanların varlığı görmezden geliniyor. Birkaç yerden maaş alanlar, lüks araç saltanatı, büyük bedeller ödenerek kiralanan binanlar, geçilmeyen köprülere, yollara, tünellere ya da uçulmayan hava alanlarına ödenen bedeller, doğru dürüst hizmet alınamayan KOİ projeli hastaneler. Hepsini alt alta koyduğunuzda, vatandaşların Türkiye’nin iyi yönetilmediği konusundaki görüşleri haklılık kazanıyor. Ortada çözüm bekleyen sorunlarımız o kadar çok ki, bunlar işin ekonomik boyutu. Bir de, ekonomik boyutu ile birlikte toplumda geniş kaygılara neden olan sosyal sorunlarımız var. İşsizlik, atanmayan öğretmenler, ev sahipleri ile kiracıları karşı karşıya getiren kira sorunu, okul çağındaki çocuklarımızın yeterince beslenememesi daha hangi birini sayalım. Tabii bunların hepsinin üzerine tüy diken göçmen-mülteci ve sığınmacı sorunu. Özellikle ülkemizde artık misafirlik boyutunu aşan, adeta bir beka sorunu haline gelen göçmen-mülteci ve sığınmacı konusu alttan alta her geçen gün biraz daha büyüyor. Altı milyondan başlayıp çift haneli rakamlara kadar uzanan göçmen-mülteci ve sığınmacı sayısı, ekonomiye verdiği zarar kadar, sosyal hayatımızı da derinden etkiliyor. Özellikle sınır komşumuz Suriye’de iç savaşın bitmiş olmasına ve buradan ülkemize kaçarak sığınanları serbestçe ülkelerine gidip-geldikleri bir ortamda biz neden bu yükü sırtımızda taşımaya devam ediyoruz gerçekten anlamakta zorluk çekiyoruz. Dikkat edilirse, ortadaki sorunlarımızı hiçbir partinin çözemeyeceğine inananların oranı hiçte azımsanmayacak boyutlarda. Çünkü yaşadığımız son gelişmeler, mevcut siyasi partilere olan güvenin oldukça eridiğini de gösteriyor. Türkiye süratle bu belirsizlik ortamından çıkmalı ve yeniden yapılanarak sorunlara neşter vurmalıdır. Bu bir erken seçimle mi olur, yoksa geniş tabanlı bir konsensüs sağlanarak mı yapılır bilemiyoruz ama artık sorunları zamana bırakma dönemini çoktan geçtik.
Recent Comments
Görüntülenecek bir yorum yok.