“Verilen söz tutulup mülakat kalkmalıydı”

MEB’in sözleşmeli öğretmen istihdamı yönetmeliğinde yaptığı ‘mülakat’ değişikliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Atamalarda KPSS puanının yüzde 50’si ile mülakat puanının yüzde 50’si alınacak. Yapılan değişikliği değerlendiren Birleşik Kamu İş Konfederasyonuna bağlı Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, “Asıl yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği sözün tutulmasıydı. Hatırlarsanız seçimden önce mülakatların kalkacağını söylemişlerdi. Bu yapılan yasaya uygun değil” dedi.
“Mülakatı kaldıracağız sözü vermelerine rağmen mülakatın devam edeceğinin belgesi yayınlanmış oldu. Burada da şöyle bir hülle yöntemi var; kanun diyor ki yazılı sınavın mülakat başvurusu yapabileceğini ve alınacak kişi sayının 3 katı kadar kişinin mülakatlara başvurabileceğini söylüyor. Kanuna göre mülakat ile yüzde 50 yaparız diye bir yetki yok. O nedenle diyorum ki bu hülle yöntemidir. Asıl yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği sözün tutulmasıydı. Hatırlarsanız seçimden önce mülakatların kalkacağını söylemişlerdi. Bu yapılan yasaya uygun değil. Yasa gibi bir düzenleme yayınlandı Resmi Gazetedi. Bu liyakatin yok sayılacağı, haksızlıkların daha da artacağını önümüzdeki süreçte daha çok göreceğiz diye düşünüyorum” dedi.
TASARRUF YAPMAK MEMURLAR YURTTAŞA DÜŞTÜKamu Tasarruf tedbirlerini genel anlamda değerlendiren Özbay, şunları söyledi:
“Kamuda tasarrufun açıklaması bence ‘22 yıldır iktidardayız; harcadık, borçlandırdık şimdi de ortaya çıkan borcu kamunun yani yurttaşların üstlensin’ anlamına geliyor. Kamu çalışanlarından az sayıdaki kazanımlarının da elinden alınacağı apaçık ortada. Tasarruf yapacağız derken açıklananlarda memurun servisi, barındıkları lojman gibi haklarında elinden alındığını görüyoruz. Tüm memurlara ulaşım ve barınma sağlanması gerekirken az sayıda olanın da elinden alındığını görüyoruz. Burada kamuya alım anlamında da açıklananlar gerçeği yansıtmıyor. Bunu en son öğretmen alımlarında yaşadık. Geçtiğimiz yıl 23 bin öğretmen kamudan emekli veya istifa etmişken yerine ondan daha az bir alım yapıldı. Bu da kamuda tasarrufun çalışan memurlar üzerinden yapılacağının bir göstergesi.
Hem kamu çalışanlarına daha fazla yoksulluk öngörürken halkında kamu hizmetinden nitelikli bir şekilde faydalanmasını engelleyecek birtakım düzenlemeler yapıldı. Kamu hizmetinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için hem yeterli personelin olması hem de personelin özlük haklarının sağlanmış olması gerekirken tam tersi bir uygulama ile karşı karşıyayız. Bu anlamda faturanın yine yurttaşa kesildiğini görüyoruz. İktidarın kendi harcamalarından değil de hem kamu çalışanlarından hem de yurttaştan kıstığını görüyoruz. Günün fıkrası da bu anlamda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi. Dedi ki; ‘AKP iktidarının en önemli özelliği mali disiplindir’. Bu gerçeklikle bağdaşmayan bir açıklama. İktidarın 8. kez tasarruf tedbirleri yayınladığını düşünürseniz gerçeklikten ne denli uzak olduğunu görürsünüz. Tasarrufla elde edilecek kazancın daha fazlası sarayın harcamaların kısılmasıyla yapılabilirdi. Kaldı ki yapılan tasarruf bütçenin yüzde biri bile değil. Ayrıca bir diğer açıdan bakarsanız iktidarın yerel seçimler bazında muhalefete düştüğünü ve başta CHP’li belediyeler olmak üzere tüm diğer belediyelere para vermemek için de bir koz olarak bu tasarruf tedbirlerini öne sürecektir.”