Geylan’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
“2023-2024 Eğitim-Öğretim yılı sona erdi. Öncelikle bir yıl süresince fedakârca görev yapan eğitimimizin kilometre taşı öğretmenlerimiz başta olmak üzere tüm eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize iyi tatiller diliyoruz. Bu eğitim öğretim yılına Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) damgasını vurdu. Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddelerini iptal etti, ardından Milli Eğitim Bakanlığı kanunla ilgili yeniden düzenleme yaptı. Yakın zamanda TBMM’ye sevk edilecek kanunun yeni düzenlemeleri içeren halinin kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyoruz. Basına yansıyan ve bizim de içeriği hakkında bilgi sahibi olduğumuz kanun taslağında sınavın kaldırılması elbette sendikamızın öteden beri savunduğu ve desteklediği bir husustur. Ancak taslakta yer alan 10 yıl hizmeti olan öğretmenlerimizin uzman öğretmenliğe, 10 yıllık uzman öğretmenlerimizin de başöğretmenliğe başvurması hususuna karşıyız. Bu sürelerin yarı yarıya indirilmesi sendikamızın en önemli talepleri arasındadır. Zira bu konudaki söz, bir önceki Milli Eğitim Bakanı tarafından verilmişti. MEB’i aynı iktidarın bakanlarının yönettiği göz önüne alındığında bu sözün yerine getirilmesi elzemdir.
ÖMK’da eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi ve caydırıcı tedbirler getirilmesi bizleri çok memnun etti. Eğitim çalışanları her önüne gelenin şiddet uygulayabileceği kimseler değildir, olmamalıdır. Geleceğimizi yetiştiren eğitimcilerimizin çalışma ortamlarında güvenliğini sağlamalıyız ki, eğitim hayatımızı sağlıklı bir şekilde yürütelim. Elverişli olmayan bölgelerde çalışmayı teşvik etmek amacıyla bir brüt asgari ücret ile iki brüt asgari ücret oranında Zorunlu Hizmet tazminatı getirilmelidir. Bu uygulama öğretmen açığı sorununu da çözecektir. Liyakatli bir yönetici atama sistemi getirilmelidir. Bu şekilde hem paralel yapı olmaya namzet güruh ortadan kaldırılır hem de hak eden, ehil, alanında tecrübeli insanlar iş başına getirilir. Ayrıca proje okullarına öğretmen ve yönetici atamaları da kritere bağlanmalıdır. Adeta MEB’den bağımsız hareket eden bu okullarımız öğrencilerini sınavla seçerken, ne yazık ki öğretmen ve yöneticiler hiçbir kritere bağlı olmadan, tamamen eş, dost, yandaşlık ilişkilerine dayandırılarak görevlendirilmektedir. Bu okullarımız da MEB yönetmeliklerine tabi olmalıdır.
Milli Eğitim Akademisine geniş yer verilen taslakta akademiyi başarıyla tamamlayan öğretmenlerin 3 yıl sözleşmeli çalıştıktan sonra kadroya alınacağı ifade ediliyor. Buradan da anlaşılacağı üzere MEB ısrarla sözleşmeli istihdamdan vazgeçmiyor. Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen gibi ayrımlara karşıyız. Öğretmenleri öğretmen odalarında bölük pörçük eden, hak gaspına yol açan, çalışma barışını bozan “ücretli öğretmen görevlendirmesi”, “sözleşmeli atama” gibi çalıştırma usulleri kaldırılmalı; tüm öğretmenler 657 Sayılı DMK’nın 4/A hükmüne göre güvenceli ve kadrolu olarak görev yapmalı, hiçbiri gelecek kaygısı yaşamamalıdır.”
“ÖĞRETMENLERİMİZİN SADECE KPSS PUANINA GÖRE ATAMALARINI YAPIN”
ÖMK’da kadrolu atamanın yanı sıra mülakatsız, sadece KPSS sonucuna göre de atama istediklerine dikkat çeken Geylan sözlerine şöyle devam etti: “Şayet öğretmen yetiştirme ile ilgili nitelikli öğretmen istihdam etmek istiyorsanız bunun çözümü mülakat değildir. Hatta mülakat son çare dahi olmamalıdır! Şeffaf olmayan, adam kayırmayı merkezine alan bir uygulamayı adil, tarafsız hale getireceğinizi iddia etmek doğru değildir. Dolayısıyla sorun yetiştirilen öğretmenlerin niteliği ise, yapılması gereken, öncelikle öğretmen liselerini açmak, hedefinde öğretmenlik olan gençlerimizi lise döneminden yönlendirmek, liseyi bitiren ve hala aynı hedefi taşıyan öğrencilerimizin eğitim fakültelerine girmesini sağlamak, öğrenciyken sahada çalışmalarına imkân vermek ve devamında mezun olmalarının ardından KPSS ile atama yapmaktır. Ayrıca eğitim fakültelerinin de tıpkı tıp fakülteleri gibi puanları yükseltilmeli, bu fakültelere nitelikli öğrenci alımı sağlanmalıdır. Üstelik adaylara mevzuatta mülakat olmasına rağmen 2018 yılından beri KPSS puanına mütenasip mülakat puanı verilmektedir. Ancak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yüzde 50 KPSS yüzde 50 mülakat puanı ile atama yapılacağı konusunda ısrar etmektedir. Zira 1 Temmuz tarihinde de mülakatlar başlayacaktır. Öğretmen atamalarında mülakat her şeyden önce fiili olarak uygulanan sistemi hem geçersiz kılmakta hem de Cumhurbaşkanı’nın 14 Mayıs seçimleri öncesinde mülakatla ilgili verdiği sözü çiğnemektir. Bir kez daha Sayın Yusuf Tekin’e çağrıda bulunuyorum: Gelin Cumhurbaşkanı’nın verdiği irade beyanını yerine getirin. Devletin sözünü havada bırakmayın! Öğretmenlerimizin sadece KPSS puanına göre atamalarını yapın.
Şunu da belirtelim ki; eğitim fakültelerinden her yıl ortalama 40 bin öğrenci mezun oluyor. 2023 yılında emekli/ayrılan öğretmen sayısı 23 bin 670, 2024 yılında emekli olacak öğretmen sayısı en az 20 bindir. Sendikamızın yaptığı araştırmaya göre 79 ilde 72 bin 723 ücretli öğretmen çalıştırılıyor. Norm kadro ihtiyacı da 101 bin 350. Tüm bu rakamlar ortadayken, son yapılan 20 bin atama eğitimin dişinin kovuğuna yetmeyecektir. O halde yeni eğitim-öğretim yılı başlamadan en az ücretli öğretmen sayısı kadar ilave atama yapılmalıdır!
ÖMK Taslağında Milli Eğitim Akademisi’ne detaylı şekilde yer verildiğini ifade etmiştik. Burada önemli olan husus akademinin öğretmen yetiştirme sürecinin parçası değil, öğretmenlerimizin adaylık sürecinin karşılığı olarak değerlendirilmesidir. Öğretmenlerimizin yetiştirildiği yerler eğitim fakülteleridir. Bu fakültelerin eksiklerini, öğretmen yetiştirme sürecindeki planlama hatalarını elbette tartışabiliriz ama eğitim fakültelerini iğdiş edecek yaklaşımlardan uzak durmalıyız.
Akademide eğitim alacak öğretmenlere verilecek ücret belirlenirken, 30.000 gösterge rakamı memur aylık katsayısıyla çarpılarak hesaplanacaktır. Bu da tahmini olarak 23 bin TL’ye denk gelmektedir. Bu, öğretmenlerimizin geçinmesi için mümkün olmayan bir rakamdır. Akademide eğitim alan tüm öğretmenler ücretler yönüyle meslektaşları ile aynı haklara sahip olmalıdır. Ayrıca eğitim süresinin de uzun tutulmaması da gerekmektedir.
“ÖĞRETMEN AÇIĞININ YANI SIRA DERSLİK AÇIĞININ DA ÇÖZÜLMELİ”
Derslik başına düşen öğrenci sayısı 2022-2023 istatistiklerine göre ilkokul ve ortaokulda 23, ortaöğretimde 22 olduğunu ifade eden Geylan şu açıklamalarda bulunarak sözlerini sonlandırdı: “Bu rakam ilkokul ve ortaokulda İstanbul ve Diyarbakır’da 29, Tekirdağ’da 28, Bursa, Adana ve Mersin’de 27, Gaziantep’te 30, Şanlıurfa’da 31’dir. Yine ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı İstanbul, Kahramanmaraş ve Kayseri’de 24, Osmaniye ve Van’da 25, Ağrı ve Kilis’te 26, Hatay, Hakkari ve Şanlıurfa’da 27, Diyarbakır’da 28’dir. Öğretmen açığının yanı sıra derslik açığının da çözülmesi, sınıfların mevcudunun düşürülmesi öğretmenlerin sağlıklı ders işlemesi, eğitim-öğretimin kesintisiz yürütülmesi bakımından büyük önem sarf etmektedir. Bu hususta atıl alanların derslik olarak tahsisi de bir seçenektir.
Yeni eğitim-öğretim yılında okulların hijyen bakımından hiçbir eksiğinin olmaması için yardımcı personel ihtiyacı karşılanmalıdır. Bu noktada okullara hizmetli alımı kadrolu olarak yapılmalı, yetersiz kalındığı noktada İş-Kur üzerinden personel temini yapılmalıdır. Ayrıca İş-Kur üzerinden personel temini okulların açılmasına kısa bir süre kala değil, en geç Ağustos ayında gerçekleştirilmelidir. Okulların temizlik malzemelerinden, materyal eksikliğine kadar tüm ihtiyaçları giderilmeli ve okullar eğitim-öğretime hazır hale getirilmelidir.”