Özellikle şiir severler Fahriye Abla şiirini neredeyse ezbere bilir. Fahri Abla’nın babası Ahmet Muhip Dıranas’ın bugün ölüm yıl dönümü. Bu güzel şiire can evren ismi bugün köşeme almak istedim. Eklemek gerekirse Fahriye Abla, ilk kez 1935 yılında, Varlık dergisinde yayımlanan şiiridir. Ünü belki de şairin ününü aşan, Dıranas’ın en sevilen şiirlerinden biri olan eser 1984 yılında sinemaya dahil uyarlandı.
Ahmet Muhip Dıranas 1909 yılında Sinop’un Erfelek ilçesi Salı köyünde doğdu. İlkokulu Sinop’ta, ortaokul ve 1929’da liseyi Ankara Erkek Lisesi’nde tamamladı. Ankara Erkek Lisesi’nde Faruk Nâfiz Çamlıbel ile Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğrencisi oldu.
Ankara Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra Hâkimiyet-i Millîye gazetesinde çalıştı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne iki yıl devam ettikten sonra Güzel Sanatlar Akademisi kütüphane memurluğu göreviyle İstanbul’a gitti. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi felsefe bölümünde okudu. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde, halkevlerinde, Çocuk Esirgeme Kurumu’nda çeşitli görevlerde bulundu. Anadolu Ajansı, Devlet Tiyatroları ve İş Bankası’nda üst düzey görevlere getirildi. 1939’da Ankara’ya döndü ve CHP Genel Merkezi’nde Halkevleri Kültür ve Sanat Yayınları’nı yönetti.
II. Dünya Savaşı yıllarında, 1942 ile 1945 arasında Ağrı’nın Sürbehan köyünde askerlik hizmetini tamamladı. Bu deneyim, bir dönüm noktası teşkil etti. Ünlü Ağrı şiiri, bu yılların ürünüdür.
Askerlik sonrası Ankara’da Çocuk Esirgeme Kurumu yayın müdürü, kurum başkanı (1957-1960), daha sonra İş Bankası yönetim kurulu üyesi oldu. Devlet Tiyatroları edebî kurul başkanlığı, Anadolu Ajansı yönetim kurulu üyeliği yaptı. Politikaya atılarak Zafer gazetesinde yazılar yazdı. Birkaç kez DP’den milletvekili adayı olduysa da seçilemedi. Yayımlanan ilk şiiri, Ankara Lisesi’nden Muhip Atalay imzasıyla Millî Mecmua’da çıkan Bir Kadına başlıklı şiirdir 15 Eylül 1926. Sonra kendi imzası ile çeşitli dergilerde şiirler yayımladı.
Çeşitli dergilerde yayımlanan şiirleri, 1974 yılında İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Şiirler başlığıyla kitaplaştırıldı. Ayrıca Tevfik Fikret’in Rübab-ı Şikeste adlı eserini Kırık Saz başlığı ile Türkçeleştirmiş ve bu çalışma da yine İş Bankası Yayınları tarafından yayımlanmıştır.
Ahmet Muhip, Cahit Sıtkı Tarancı gibi şiirde ahenge ve sese önem vermiştir. Mesela, Kar şiirinde sesi ön plana çıkarırken; Olvido başlıklı şiirinde ne sesi anlama, ne de anlamı sese baskın kılmıştır.
Hece şiirinin son kuşağı denilebilecek şairler arasında Ahmet Muhip Dıranas, çağdaş Batı şiirine (Baudelaire, Verlaine) en yakın, kendinden bir iki kuşak sonrası şairler üzerinde, az sayıda şiirle bile olsa, uzun süre etkili olan bir şairdir. O da hocası Tanpınar gibi az yazmış, seyrek yayımlamış, şiirlerini şiire başladıktan neredeyse elli yıl sonra (1974) kitaplaştırmıştır. Gerek Fransız şiiri, gerekse kendinden önceki nesilden ustaları Ahmet Haşim ve Ahmet Hamdi Tanpınar’dan aldığı etkileri sanatına yedirerek özgün bir şiire ulaşmıştır. Hece ölçüsü sınırlarında kalarak ama durak ve vurgu yerlerini değiştirerek gelenekte çağdaşlığı yakalayan, tedaî (çağrışım) gücü yüksek, yurdu, insanı ve doğası ile barışık, alışılmadık deyiş örgüsüyle unutulmaz şiirler yazmıştır. Şiirlerinde aşk, tabiat, ölüm, hatıralar, sığ olmayan bir anlatımla ve düşündürücü biçimde verilmiştir.
Fahriye Abla şiiri, Türk edebiyatının en ünlü şiirlerinden biridir.
21 Haziran 1980’de Ankara’da öldü. Vasiyeti nedeniyle Sinop’ta toprağa verildi.