Bu göç dalgasında en fazla 25-29 yaş grubundaki gençler yer alıyor. Konuyu değerlendiren PAY Gençlik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çalışkan, Türkiye’deki gençlerin yurt dışındaki akranlarını gördükçe kendilerini değersiz hissettiklerini ifade etti. Çalışkan, “Türkiye’nin kalkınmasında lokomotif görevi görecek gençler maalesef ülkelerini terk etmekle alakalı çok ciddi planlar yapıyor” dedi.
Yüksek seyreden enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığından en çok etkilenen kesim gençler oldu. Özellikle eğitim esnasında gençlerin büyük sıkıntılar yaşadığını ifade eden PAY Gençlik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çalışkan, “Bir genç düşünün üniversiteye gidiyor ama ailesinden 10-20 lira istemeye bile utandığı için otobüse binemiyor ve okula kilometrelerce yürüyor” dedi.
“AİLESİNDEN PARA İSTEMEYEDİĞİ İÇİN OKULA KİLOMETRELERCE YÜRÜYEN GENÇLER VAR”
Son birkaç yıldır ekonomi Türkiye’de çok da iyi gitmiyor. Genellikle emeklileri ve asgari ücretlileri konuşuyoruz ve gençleri unutuyoruz. Gençler açısından bu süreç nasıl geçiyor?
Evet, maalesef. Ekonomi toplumun tüm kesimleri için zorlayıcı bir şekilde gidiyor. Bundan şüphesiz emekliler de asgari ücretliler de çok etkileniyor, bunların hepsinin farkındayız ve birazdan söyleyeceklerimle sanki toplumun diğer aktörlerini unutup ya da boş verip sadece gençlere bakıyormuşuz gibi algılansın istemiyorum ancak çok büyük bir gerçek var ki gençlerin hepsini unuttuk. Sadece ekonomi konusunda değil toplumsal her olayda her kazada her acıda her problemde unuttuk, unutuyoruz. Örneğin daha 1,5 yıl önce ülkemiz yıkıcı bir depremle yüz yüze geldi ve 11 şehrimiz bu depremden fazlasıyla etkilendi. Kaçımız o dönemde gençlerin enkazdan çıkıp yan binadaki komşusunu kurtarmaya koştuğunu biliyoruz? Kaçımız o dönemde ailesini tüm sevdiklerini kaybeden gençlerin ilk haftadan itibaren çadır kurulumuna, yemek dağıtımına, yardım dağıtımına şüphe dahi etmeden katıldığını biliyoruz? Kaçımız hala oradaki gençlerin çok büyük çoğunluğunun hayata tutunamadığını ve psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyemeyecek kadar ihtiyacı olduğunu biliyoruz? Biz biliyoruz çünkü gençleri, arkadaşlarımızı onların akranları olarak sorgusuz sualsiz her yerde her zaman her an dinlemeye açığız. Ekonomi hususunda da her şeyden önce lütfen gençleri dinleyelim çünkü artık duyulmak istemiyoruz, istemiyorlar; gerçekten dinlenmek istiyorlar. Zamanında çok duyulduğu için artık dinlenmenin bir çözüm olabileceğine inanıyoruz.
Gençler ekonomik alanda gerçekten çok fazla zorlanıyor. Bir genç düşünün bir başka şehre üniversiteye gidiyor ancak ailesinden para istemeye çekinerek, çalışamıyor çünkü okulda hocaları devam zorunluluğu tutuyor. Çalışan da zaten akşama kadar ders sonrasında çok az bir maaş ile part-time çalışarak günü tamamlıyor, kaldığı yere gidiyor ve uyuyakalarak ertesi güne aceleyle uyanıyor. Döngü hep böyle devam ediyor. Bunları ben kendi gözlemlerim ya da kendi adıma söylemiyorum, Derneğimize gelen, etkinliklerimize gelen, sosyal medyadan bize ulaşan binlerce gencin anlatımlarından söylüyorum. Bir genç düşünün üniversiteye gidiyor ama ailesinden bakın 10-20 lira istemeye bile utandığı için otobüse binemiyor ve okula kilometrelerce yürüyor. Bazen toplum içerisinden şu söylemleri duyuyorum: “Gençler sürekli kafelerde, gençler sürekli AVM’lerde” vb. şeyler. Evet görebiliyoruz çünkü biraz parası olan yeni bir iş bulmuş, maaş almaya başlamış gençler maaşları ile artık bugünün Türkiye’sinde ne bir araba ne bir ev alabileceğini yani para biriktirmenin saçmalık olduğunu düşünüyor. O yüzden kenara atıp birikim yapacağı 200 lira ile benzeri durumda olan arkadaşını arıyor hadi şurada gel kahve içelim diyor çünkü hayal kurmalarının önünde ekonomik bir zorluk Çin duvarı gibi duruyor. Hayatınızın en güzel ve verimli döneminde ekonominin üzerinize bu kadar sert geldiği bir ortamda siz olsanız ne yapardınız, lütfen bir süre durun ve bunu kendi gençliğiniz ile karşılaştırın. Ne demek istediğimi o zaman daha iyi anlayacaksınız.
“KYK KREDİSİ YA DA BURSU DEVLET YURTLARINA UCU UCUNA YETİYOR”
Enflasyonun yüksekliği her şeyin fiyatını da aynı oranda etkiledi. Peki gençler eğitim, ev kirası ve daha birçok konuya ulaşımda ne gibi sorunlar yaşıyor?
Eğitim konusunda, önceden ortalama bir ailenin üniversite çağına gelmiş genç çocuğu ailesinin olduğu şehirden farklı bir şehre üniversite okumaya gideceği zaman ailesi farklı şehre gidip orada yapacağı masraf yerine burada kal biz seni burada özel üniversiteye istediğin bölüme yazdıralım derdi. Genç de hem özel üniversite hem de üstüne araba almaları için pazarlık yapardı. Şimdi bırakın araba pazarlığını, özel üniversiteye yazdırma teklifini genç farklı şehirde bir üniversite kazandığında ailesine nasıl söyleyeceğinden çekiniyor çünkü ailesinin maddi durumunu ve ailesinin onu okutmak için yapacağı fedakarlığı çok iyi biliyor. Böyle bir stresi 18’li 20’li yaşlardaki bir gencin omuzlarına yüklemenin ağırlığını biraz düşünürsek anlayabiliriz diye ümit ediyorum. Yani biz daha üniversiteye gidip ev kiralayamadık, yurt bile ayarlayamadık, ulaşım konusuna hiç gelemedik hala ailem beni okutabilir mi noktasında takılı kaldık. İşte enflasyon dediğimiz şey böylesi büyük bir canavardır. Ben üniversite okurken aldığım KYK kredisi ile yurdumun parasını öder ve üstüne de neredeyse şöyle 5-6 gün için yetecek market alışverişi param kalırdı, ben üniversite okurken dediğime bakmayın şurada 6-7 yıl öncesinden bahsediyorum. Ancak şu an alınan KYK kredisi ya da bursu devlet yurtlarına ucu ucuna yetiyor, özel yurtlara veya ev kirasına yetmesinin zaten imkanı yok.
“GENÇLERİN GELECEĞE DAİR HAYALİ VE BİRİKİM PLANI YOK”
Sosyal hayat artık lüks haline geldi. Bu koşullarda gençlerin bir sosyal hayatı var mı?
Biraz önce bahsetmiştim gençler sürekli dışarıda mekanlarda görülüyorlar ve bu her şeyin “çok normal” olduğunun bir kanıtı olarak kullanılabiliyor. Ancak gençlerin neden bu denli dışarıda olduğu aşikar: Hiçbirisinin geleceğe dair hayali ve birikim planı yok. Çünkü olsa da bir şey elde edemeyecekler. Gençler, özellikle Türkiye’de sosyalleşmeye bayılıyor ancak bir kahve dahi şu an en kötü en ucuz yerde 150 lira civarında. Bu çok yüksek bir fiyat. Ayrıca, sosyalleşme kavramını sadece bir kahveye bağlayamayız. Sosyalleşmenin binlerce yolu varken maalesef gençlerimiz artık kendileri bir şey yapamadıkları için sosyalleşmeyi çeşitli sosyal medya platformlarındaki paylaşımları kaydırmak olarak görüyor. Çünkü bu bedava… Gençlerimiz yurt dışındaki akranlarını gördükçe maalesef Türkiye’de çok değersiz olduklarını hissediyorlar ve bu ülkenin kalkınmasında lokomotif görevi görecek gençler maalesef bu ülkeyi terk etmekle alakalı çok ciddi planlar yapıyorlar.
Üniversiteyi bitiren gençler neler yaşıyor? İş bulma süreçleri kolay oluyor mu?
Bu soruya yakın çevremden de yola çıkarak cevap verebilirim. Çünkü yakın arkadaşlarımdan da yeni mezun olan ve iş arayış süreçlerine dalmış gitmiş olan gençler var. İlk olarak gençler iş ararken kolay süreç geçirmiyor çünkü öz geçmişlerinde yazabilecek bir geçmiş deneyimleri doğal olarak çok yok ve neredeyse her iş ilanı minimum iki yıllık deneyim istiyor. Bu sebeple iş bulma süreçleri zor bir şekilde ilerliyor. Şunu net olarak söyleyebilirim ki bugün üniversiteye başlayan bir genç işsizliğini sadece dört yıl sonraya ötelemiş oluyor. Çünkü şimdi liseden mezun olmuş haliyle de bir iş bulamıyor ama dört yıl sonra üniversiteden mezun olmuş haliyle de bulamayacak. Bugünkü gençlerin iş anlamında yaşadığı problem nedir derseniz işte tam da daha yeni söylediğim bu cümleyi tekrarlarım. İçinde bulunduğumuz ekonomide zaten iş kolları çok fazla kesintiye uğruyor ve siz yeni mezun bir örneğin mühendis olarak halihazırda bulunan bir işletmeye, fabrikaya mühendis olarak başvursanız da giremiyorsunuz. O zaman mühendis olarak mezun olmanızın anlamı nerede kalıyor bilmiyorum. Üniversitelerin sayısının bu kadar fazla olmasının sebebi de aslında gençlerin iş bulamamasının önündeki engellerden birisi. Üzülerek söylüyorum ki 5-6 yıl önce mezun olmamıza rağmen benim sınıf arkadaşlarım hala işsiz ya da hala okuduğu bölüm ile alakalı yerlerde çalışamıyor. Halbuki üniversitedeki ilk günümüzü çok net hatırlıyorum sınıftaki herkesin çok güzel hayalleri vardı ancak şimdi tekrardan bu tarz konuları konuştuğumuzda o hayallerin öldüğünü görüyorum. Diğer gençler de aynı problemlerle yüzleşiyor. Ancak tüm genç arkadaşlarıma, dostlarıma hayallerinizi kaybetmeyin diye üstüne basa basa söylemek istiyorum.
Devletin gençler için olanakları ya da hibeleri çok kısıtlı. Nasıl olması gerekir? Gelişmiş ülkelerde ya da Avrupa ülkelerinde gençlere devlet ne gibi olanaklar sunuyor?
Türkiye’de gençlerle alakalı olan hibelerin çok büyük bir kısmı Avrupa Birliği tarafından sağlanan hibeler. Bunların kontrolü, elde etmesi ve hem sivil toplum kuruluşları hem de kamu kuruluşları tarafından yürütülmesi maalesef Avrupa Birliği’nin çizdiği ve o kağıtlara güzel güzel yazdığı hedeflerle hayallerle uyuşmuyor. Yani pratikte işler daha farklı. Örneğin biz dernek olarak Avrupa’nın herhangi bir şehrinde bir gençlik projemiz var diyoruz, duyuruya çıkıyoruz, başvuru topluyoruz ve her seferinde Türkiye’den binlerce başvuru alıyoruz. Hiç abartmıyorum gerçekten binlerce başvuru geliyor. Çünkü gençler yurt dışını sadece böyle görebileceklerine inanıyor. Çünkü bugün pasaportundan, yurtdışı çıkış harcından, uçağından, dövizinden tutun her şey inanılmaz çok pahalı. Gençlerin bunu karşılayacak bir parası yok, gençlerin ailelerinin de bunu karşılayacak bir parası yok. Aynı proje için İsveç’ten ortaklarımıza İsveçli gençleri çağırın bulun duyuru yapın dediğimizde ilgilenen bir genç bile bulamadık diyorlar. Çünkü orada part time çalışan bir genç her hafta sonu ya ülke içinde ya da ülkeler arası sırt çantasıyla bir başka yere gezmeye gidiyor. Çünkü hayatı değerli ve ekonomi onun için çok arka planda. İşte tam bu noktada biz de diyoruz ki bizim gençlerimizin de hayatı çok değerli ve ekonomi onlar için de çok arka planda olmalı ve onlar istedikleri gibi seyahat edebilmeli, gezebilmeli, eğlenmeli, istediğini satın alabilmeli. Bu şu demek değil hayat hep toz pembe olsun hayır; hayatın elbette yoğun ve çok çalışmalı olması lazım çalışmadan herhangi bir şey kazanılacağını zaten düşünmüyorum ancak bu kadar da zor bir ekonomide bu kadar da zor bir ortamda maalesef çok çalışmak da yeterli olmuyor.
Esasında gençlerimiz mutlu mu?
Ben gençlerin mutlu olduğunu düşünmüyorum ancak mutsuz olduklarını da düşünmüyorum. Gençler böyle uzay boşluğunda gibi hissiyatsız bir şekilde bugünü nasıl geçiririm, bugünü nasıl atlatırım düşüncesiyle hayatını, günlerini, gençliğini geçiriyor.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Anayurt Gazetesi’ne bize gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyoruz.
PAY GENÇLİK DERNEĞİ HAKKINDA
Bilmeyenler için PAY Gençlik Derneği’nden bahsedebilir misiniz?
Öncelikle PAY Gençlik Derneği’nin hem kurucusu hem de Yönetim Kurulu Başkanıyım. 3 yıldır dernekteki görevime üyelerimizin desteği ile devam ediyorum. Sakarya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldum, dernek çalışmalarının yanı sıra şu an aktif olarak Avrupa Birliği ile çalışmalarıma devam ediyorum. Derneğimizin adından da anlaşılacağı gibi biz paylaşmaktan, payımıza düşeni yapmaktan ve gençler için herhangi bir karşılık beklemeden bir şeyler yapmaktan çok fazla mutlu olan genç insanlarız. PAY Gençlik Derneği ile yola çıkmadan önce gençlerin sorunları neler ve sahadaki tüm aktörler bunlarla alakalı olarak ne yapıyor diye düşünerek yola çıktık. Derneğimiz şu anda oluşturduğu mekanizmalarla Türkiye’nin neresinden olursa olsun hiç fark etmez bize ulaşan bir tane genci bile geri çevirmiyor. Sorunlarını dinliyor, bunları çözüme kavuşturmak için elinden geleni yapıyor, ilgili tüm kamu gerekliyse özel kurumlarla görüşüyor ve çözüm için elini taşın altına koyuyor. Bu sebeple web sitemizde oluşturduğumuz bir bölüm var “Sorun Bildir” bölümü. Buradan isteyen her genç bize ister anonim ister bilgileriyle ulaşabiliyor. Bize bir talep ulaştığında, biz sorun sadece o arkadaşımıza mı özel, o bölgeye mi özel yoksa Türkiye’nin genelinde olan bir problem mi diye ilk araştırmalarımızı yapıyoruz. Kişisel veri eğer paylaşıldıysa bunların hepsini tamamen koruyarak önce o bölge veya şehirdeki paydaşlarımıza ulaşarak durumun yaygınlığını anlamaya çalışıyoruz. Çünkü sorun o kişiyi veya bölgeyi veya ülkenin genelini ilgilendiriyorsa farklı çözüm yolları geliştiriyoruz. Örneğin Türkiye’de görülen yaygın bir problemse bununla alakalı tüm paydaşların dahil olacağı çalıştaylar yapıyoruz ve işin en sonunda bu sorunu çözebilecek ilgili kurumla arada köprü olarak sorunu, önerileri ve çözümü anlatan detaylı raporlarımızı o kuruma iletiyoruz. İlettikten sonra tabii ki işimiz bitmiyor, verdiğimiz rapordaki bilgilerin ilgili kurum tarafından ne denli incelediğinden ve çözümlerin hayata geçirilip geçirilmediğinden de emin olmak istiyoruz bu sebeple yakın takip başlatıyoruz aynı zamanda konu hakkında sosyal medya üzerinden kamuoyu farkındalık çalışmaları yapıyoruz. Buna ek olarak Derneğimiz bünyesinde faaliyet gösteren ve Dernek Yönetim Kurulumuz için danışmanlık vazifesi gören bir oluşumumuz daha var. Bu da PAY Gençlik Meclisi. Bu Meclis tamamen gençler tarafından oluşturulmuş ve gençler tarafından yönetilen bir Meclistir. Mecliste Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinden toplamda 70 Delege yer almaktadır. Bu delegeler belirli dönemler için seçimle göreve geliyorlar ve artık geldikleri bölgelerin genç temsilcileri oluyorlar. Meclis içerisinde bulunan ve hayatın tüm alanlarını kapsayan alt komisyonlar aracılığıyla bölgelerindeki gençlerin sesi olarak onların dertlerini, sorunlarını ve istedikleri çözüm önerilerini Dernekle paylaşıyorlar ve böylelikle Derneğimizin ileri dönemler için yol haritasını tam katılımcı bir seviyede belirlemiş oluyoruz. Maalesef günümüzde birçok sivil toplum örgütü sadece 7-10 kişiden oluşan Yönetim Kurullarının kararları ile geleceğine karar veriyor ancak biz bunun katılımcı olduğunu düşünmüyoruz. Ankara’daki Dernek ofisinde oturup ben Edirne’deki, Artvin’deki, Hakkari’deki bir gencin sorununu genç olmama rağmen bilemem veya tam anlamıyla anlayamam. Son olarak belirtmek istiyorum ki Derneğimiz bu yıl itibarıyla uluslararası yetkili kuruluşlar tarafından Bilgi Güvenliği Sertifikası ve Kalite Yönetim Sertifikalarını da aldı, bu sertifikalar yaptığımız işleri bir kurumsal çizgide tutarken aynı zamanda bizi Türkiye’de bulunan gençlik dernekleri arasında bu sertifikalara sahip olan ilk gençlik derneği olma noktasına erdiriyor. Mutluyuz, çünkü bu tarz konularda bir deneyim kazandık ve bu deneyimi paydaşımız olsun olmasın diğer gençlik kuruluşları ile paylaşmak istiyoruz, bu konuda payımıza düşeni yapmaya hazırız; sizin aracılığınızla da bir kez daha duyurmuş olalım.