Feminizm, kadınların toplumsal hayat içerisinde eşit ve baskıcı olmayan bir yaşam sürdürebilmeleri için oluşturulmuş bir fikir akımıdır. Kadınlar ve onların özgürlüğü temele alınırken, aslında kadınların erkeklerle kamusal ve özel alanda eşit hak ve özgürlüklere sahip olmalarını, cinsiyetlerinden dolayı kadınların bir ayrımcılığa uğramamalarından bahsedilir.
Bu doğrultuda, siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda kadınların erkeklerle eşit statüde var olmalarını amaçlayan bir akımdır feminizm.
İlk kez Charles Fourier tarafından kullanılmıştır feminizm kavramı. Charles Fourier, bir toplumun gelişmesinin ölçülmesindeki en önemli hususun, kadınlara yönelik tutum ve davranışlar olduğunu ifade etmiştir. Feminizmi, kadın hakları akımı olarak betimleyen kişi ise, Alexander Dumas’tır.Her toplumun kadın ve erkeğe uygun gördüğü ve uygulamasını istediği rol ve görevler vardır. Dolayısıyla, her toplumu kendi içerisinde değerlendirmek gerekmekle birlikte, hepsinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin var olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Bütün toplumlarda medyadaki temsiller ile birlikte, sıklıkla bu roller pekiştirilmek üzere tekrarlanır ve gelecek nesillere aktarılır. Medyada cinsiyetlere yönelik temsiliyetlerin kültürel bir unsur olduğunu varsayılarak yeniden üretilmekte, dağıtılmakta ve bu roller böylece topluma benimsetilmeye çalışılmaktadır.
Geçmişten bu yana bir var oluş mücadelesi yürüten kadınların medyadakinin aksine yapmaya çalıştığı tersine bir inşaa süreci kapsamında, kadınların mücadelesi gelecek nesillere aktarma sürecini anlatan filmlerin, dolayısıyla feminist mücadelenin tarihinin beyaz perdede temsilini, seyirciyle buluşturan filmleri izlemeniz dileğiyle.