Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından İsrail’in Gazze’ye başlattığı operasyonlar sonucunda yaşananların durdurulmasında uluslararası hukukun işlemesine yönelik tartışmalar sürüyor. Emekli büyükelçi Onur Öymen, İsrail’in başlattığı operasyonlarda sivillerin içinde bulunduğu durumun insani hukuk ile bağdaşmadığını belirterek, “Bu süreçte de uluslararası hukuk maalesef göz ardı ediliyor. Birleşmiş Milletler (BM) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) sorunun çözümü için tarafsız ve adil olmalı. Savaşta bile savaş hukuku, savaş ilkeleri geçerli olur. Gelinen noktada çözüme ulaşılabilmesi için uluslararası insani hukukun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Çözüm için adil ve tarafsız olunması gerekiyor” dedi.
Yaşanan saldırının ardından İsrail’in başlattığı operasyonlarda gelinen süreçte insani hukukun göz ardı edilmesinin çözümün hayata geçirilmesinde önemli bir unsur olduğunu ifade eden Öymen, şunları söyledi:
“Uluslararası hukuk göz ardı ediliyor. Uluslararası hukuk, uluslararası insani hukuk, savaş hukuku, savaş ilkeleri sorunların çözümü açısından önem taşıyor. Ancak bunların göz ardı edildiğini görüyoruz. Bir halkı savaşta bile elektriksiz, susuz, gıda yardımından mahrum bırakmak insani hukuka uygun değil. Bunu yaptığınız zaman suç işlemiş konuma düşersiniz. Halkı cezalandırmak, doğru değil, ayrıca da suçtur. Savaş zamanında bile bu saydığımız hukuk kurullarını göz ardı etmemeniz gerekir. Bütün sorunların çözümünde kullanılacak yol bellidir. Sorunların çözümü diplomasiden geçer. Diplomasi bu durumlar için vardır ve geçerlidir. Burada sıkıntı diplomasinin yeterli ölçüde işlememesinden kaynaklanıyor. Bu gibi durumlarda BM ve BMGK adil ve tarafsız olmalıdır.”
BM’de veto hakkı bulunan ülkelerin veto hakkını kendi politik menfaatleri doğrultusunda kullanmaları gerektiğini belirten Öymen, “BM’de veto hakkı bulunan beş devlet var. Veto hakkı adil ve tarafsız olunması için vardır. Adil ve tarafsız olunarak bu gibi durumlarda sorunları çözersiniz. Yani adil ve tarafsız olunması için veto hakkı kullanılır. Ancak veto hakkı bulunan ülkeler eğer kendi politik menfaatleri doğrultusunda bir tavır takınırlarsa o zaman sorunların çözümü için yeterli adımlar atılamaz. Bugün maalesef bu durumu görmekteyiz. BM ve BMGK’yı yok sayarak sorunlar çözülemez. Devletlerin veto hakkını fiili durumları gözeterek adil çözümü hayata geçirmek için kullanmaları gerekir. Bunu yapmazsanız sorunlara çözüm bulamazsınız. Uluslararası hukuk, uluslararası insani hukuk ilkeleri bu tür sorunların çözümü için vardır. Eğer bunları göz ardı ederseniz sorunu çözmek yerine daha farklı durumların ortaya çıkmasına sebep olabilirsiniz. Zaten dünya savaşları da bu gibi sebeplerden çıkmıştır. Bakıyorsunuz Bugün AB Komisyonu Başkanı Ukrayna Rusya arasındaki krizde Ukrayna üye olmalıdır çünkü bizdendir mealinde bir cümle kullanabiliyor. Türkiye sizden olmadığı için mi üye yapmıyorsunuz? Böyle bir yaklaşım adil bir yaklaşım değildir. Uluslararası sorunlarda çözümler adil ve tarafsız ve bir yaklaşım ile kalıcı olabilir” diye konuştu.
Yaşanan olayların ardından Gazze sorununda garantörlük meselesinin de tartışıldığına dikkat çeken Öymen, “Garantörlük dediğiniz zaman tarafların eşit olması ilkesi önem kazanıyor. Tarafların eşit olması durumunun önemi de Kıbrıs konusunda görüyoruz. Türkiye’nin Kıbrıs’ta garantörlük hakkı mevcut. Bunu da daha önce Kıbrıs konusunda adaya barış ve istikrar getirmek için kullandı. Güney Kıbrıs Rum Kesimi ise yapılan her görüşmede sürekli olarak garantörlük sisteminin kaldırılmasını istiyor. BM Genel Sekreteri yine garantörlük sisteminin görüşmelerde tartışmaya açılabileceği yönünde görüş bildiriyor. Eğer tavır bu olursa garantörlüğün sorunun çözümünde oluşturduğu denge unsuru ortadan kalkıyor. Garantörlük yaşanan sorunun çözümünde bir denge unsuru olarak karşımıza çıkar. Ancak bunu kaldırırsanız bu denge bozulacaktır. Bunu Kıbrıs’ta görüyoruz. Garantörlüğün sürekli kaldırılması ya da tartışılması konusu gündeme geliyor. Garantörlük için tarafların eşit şartlara sahip olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.