İnsanların bulunduğu makam, mevki, görev, konumu ne olursa olsun ilk düşüneceği, ilk korumayı amaçlayacağı canı ve ailesidir. İlk düşünceler bunlar üzerine kurulur. Bu normal zamanlar içindir.
Ondan sonraki tercihler değişir. Parayı, makamı, şöhreti, karşı cinsi tercih edenler de olabilir.
Ekonomik, siyasal ve görev gücünü elinde bulunduranlar, bu rahatlıktan, güçten ayrılmamak için çıkarlarını koruyacak senaryonun parçası olmayı yürekten kabul ederler. Bu düşünce ve inançta olanlar için egolarını tatmin gerekir.
Bu görüşlerimiz her ne kadar birileri tarafından kabul edilemez görünse de gerçek olan ve genellikle uygulanan yoldur.
Bu gerçek sadece birey içinde geçerli değildir. Grup, toplum ve millet içinde geçerlidir. Elinde güç bulunduranların bu güçten feragat etmesi mümkün müdür. Bu saydıklarımın hangisi zayıflamayı, güçsüz kalmayı kabul edebilir?
Herhangi bir Siyasi Parti, dernek, sendika, vakıf gibi STK ların başına geçen kişi kendi isteği ve arzusu ile elinde ki gücü, makamı bıraktığı olmuş mudur? Eline geçen gücü kim elinin tersiyle itmek ister. Elinin tersi ile iteleyen olmaz ama zaman doldu, yeteri kadar bu makamda oturdum, minderi işgal ettim, değişim gerekli başında bulunduğun STK nın atılım yapması için değişim gerekli diyebilen, diyebilecek insan sayısı binde ne kadardır?
Son zamanlarda dünyada ve yurdumuzda da küreselleşmeden bahsedilmektedir.
Küreselleşme genel tanımı ile ülkelere ait fikir, kültür ve dünya görüşünün kısaca maddi veya manevi zenginliklerin ülke sınırları dışında bütünleşmesidir. 21. Yüzyılda en çok duyulan kelimelerden olan küreselleşme (Globalleşme) ülkeler arasında değerlerin ve ekonomik güçlerin bilinmesi ve yararlanılmasıdır.
Şimdi dünyada genellikle zengin ve güçlü devletlerin ağzında sakız olan, emperyalistler tarafından yararlanılan bu küreselleşme düşüncesi, çıkar çatışmaları ve rekabetin yoğun olduğu bir alanda sahnelenmektedir.
Küreselleşmeden kâğıtta yazılı olduğu gibi her ülkemi yararlana bilir mi? Maalesef öyle olmaz. Küreselleşme sonucunda karlı çıkan yine güçlü ve büyük devletlerdir. Kısaca dünyada mevcut olan adaletsizliğin, sömürünün bir başka isimle devamının sağlanmasıdır.
Sosyal yaşamla ilgili alanlarda dünyanın her köşesinde etkili olduğu bir gerçektir.
İlim ve teknik açıdan birbirlerinden yararlanmak güzeldir ama hiçbir ülke ulaştığı teknik seviyeyi bir başka ülkeyi ortak etmemektedir.
Yine yazımızın başında söylediğimiz gibi önce kendini düşünmek potansiyeli her zaman yükseklerdedir.