Diyarbakır’da sekiz yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılması ve bu süreçte yaşananlar Türkiye’deki kayıp çocuklar gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bünyesinde barındırdığı akademisyenlerle siyaset, dış politika, ekonomi, şehircilik, hukuk ve adalet ile dijital dönüşüm ve girişimcilik direktörlükleri yürüten bağımsız düşünce kuruluşu Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen kayıp çocuklar krizine ilişkin dikkat çeken verilerin yer aldığı bir rapor yayımladı.
‘HER GEÇEN GÜN DAHA FAZLA ÇOCUĞUN KAYBOLMASI…’
Toplum Çalışmaları Enstitüsü Direktörlerinden Doçent Doktor Asmin Kavas’ın kaleme aldığı “Kaybolan Çocuklar Krizi: Türkiye ve Dünyada Mevcut Durum, Zorluklar ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporda, önemli verilere yer verildi. “Narin’in kaybolması ve ardından işlenen cinayet, Türkiye’deki kaybolan çocuklar sorununun ne kadar derin ve ürkütücü boyutlara ulaştığını bir kez daha gündeme taşıdı” sözleriyle başlayan raporda, “Her geçen gün daha fazla çocuğun kaybolması, toplumun gözleri önünde yaşanan ve çözüm bekleyen bir trajediyi derinleştiriyor. Narin’in kayboluşu sadece bireysel bir trajedi olarak görülmemeli; bu olay, Türkiye’de çocukların karşı karşıya kaldığı ihmal ve istismarın yaygınlığını ve derinliğini ortaya koyuyor” ifadeleri yer aldı.
AVRUPA’DA HER YIL 250 BİN ÇOCUK KAYBOLUYORDünya genelinde kaybolan çocuklara ilişkin durumun, Türkiye’dekinden farklı olmadığına da değinilen raporda, Missing Children Europe ve AMBER Alert Europe verileri ele alındı. Rapora göre Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde her yıl yaklaşık 250 bin çocuk kayboluyor. Avrupa dışındaki ülkelerde tablo daha da ürkütücü. Hindistan’da her 8 dakikada bir çocuk kaybolurken bu çocuklar ya zorla çalıştırılıyor ya da seks işçiliğine itilerek insan kaçakçılığına maruz bırakılıyor.
Yapılan çalışmalara göre 2022 yılında dünya genelinde ülkeler bazında kaybolan çocuk sayıları şu şekilde kaydedildi:
•Avustralya’da her yıl yaklaşık 20 bin çocuk,
•Kanada’da her yıl yaklaşık 45.288 çocuk,
•Almanya’da her yıl yaklaşık 100 bin çocuk,
•Hindistan’da her yıl yaklaşık 96 bin çocuk,
•Rusya’da yaklaşık 45 bin çocuk,
•İspanya’da her yıl yaklaşık 20 bin çocuk,
•Birleşik Krallık’ta her yıl yaklaşık 112.853 çocuk,
•Meksika’da 120 bin çocuk,
•Brezilya’da 40 bin çocuk,
•Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yaklaşık 460 bin çocuk.
TÜRKİYE’DE ORTADA VERİ YOKTürkiye’de kaybolan çocuklarla ilgili veri üretimi ve erişim sorunları çözülmeden etkili politikalar geliştirmenin mümkün olmadığına vurgu yapılan raporda, uluslararası uygulamaları inceleyip başarılı yaklaşımlardan faydalanmanın önemine değinildi. Bunun yanında rapora göre, uluslararası alanda Avrupa ülkeleri, Amerika, İngiltere ve Kanada gibi ülkeler; hükümetler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle çeşitli sistemler ve politikalar geliştirerek, kaybolan çocuk vakalarına daha etkili çözümler üretmeyi amaçlıyor.
‘TÜRKİYE GEREKLİ AĞLARA ÜYE BİLE DEĞİL’Söz konusu geniş toplumsal iş birliklerinin kayıp çocuklarının bulunmasını hızlandırmak ve hatta önlemek adına önemli adımlar içerdiğine dikkat çeken Toplum Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Doç. Dr Asmin Kavas, enstitünün raporunda “Çalışmanın en çarpıcı bulgusu, Türkiye’nin kaybolan çocuklar konusundaki uluslararası ağlara üye olmaması ve dolayısıyla, çocukların bulunması için hayati önem taşıyan küresel işbirliği fırsatlarından yararlanamamasıdır. Türkiye özelinde etkili çözümler üretebilmek için, ulusal düzeyde kapsamlı stratejiler geliştirilmesi ve uluslararası işbirliği ağlarına aktif katılım sağlanması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Toplum Çalışmaları Enstitüsü, raporda Türkiye’nin kaybolan çocuklar sorununa etkili çözümler üretebilmesi için ulusal düzeyde geliştirmesi gereken stratejileri şöyle sıraladı:
Ulusal Acil Uyarı Sisteminin Kurulması: Türkiye’de kaybolan çocuk vakalarına hızlı ve etkili müdahale için, AMBER Alert benzeri başarılı uluslararası modelleri örnek alan ulusal bir acil uyarı sistemi kurulmalıdır. Bu sistem, medya kuruluşları, telekomünikasyon şirketleri ve sivil toplum örgütleriyle sıkı işbirliği içinde çalışarak, toplumun tüm kesimlerini kapsayan ve anında harekete geçiren bir mekanizma olarak tasarlanmalıdır. Veri Toplama ve Analiz Kapasitesinin Artırılması: Kaybolan çocuk vakalarına ilişkin verilerin toplanması, analizi ve paylaşımı için kapsamlı ve entegre bir ulusal veri sistemi oluşturulmalıdır. Bu sistem, vakaların detaylı profillerini çıkararak, kaybolma nedenlerini derinlemesine analiz etmeli ve bu analizler ışığında önleyici stratejiler ile etkili müdahale yöntemleri geliştirmeye olanak sağlamalıdır.
Toplumsal Farkındalık Kampanyaları: Kaybolan çocuklar konusunda toplumsal farkındalığı artırmak için, geniş kapsamlı ve sürdürülebilir bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Bu kampanyalar, aileleri ve toplumun tüm kesimlerini hedef alarak, çocukların kaybolma risklerini, alınabilecek önlemleri ve kaybolan durumunda izlenecek adımları etkili bir şekilde anlatmalı; ayrıca medya, eğitim kurumları ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde yürütülerek, konunun sürekli gündemde kalmasını sağlamalıdır.
Uluslararası İşbirliği ve Entegrasyon: Türkiye, kaybolan çocuklar konusundaki uluslararası ağlara aktif katılım sağlayarak küresel işbirliği fırsatlarından azami ölçüde yararlanmalıdır. Bu katılım, sınır ötesi vaka yönetimini iyileştirecek, veri paylaşımını hızlandıracak ve uluslararası en iyi uygulamaların ülkemize adapte edilmesini kolaylaştırarak, kaybolan çocukların bulunma oranını artıracaktır.
Teknoloji ve Sosyal Medyanın Etkin Kullanımı: Kaybolan çocukların bulunmasında ileri teknoloji ve sosyal medya platformları stratejik bir şekilde kullanılmalıdır. Yapay zeka destekli görüntü tanıma sistemleri, konum bazlı uyarı mekanizmaları ve viral sosyal medya kampanyaları gibi yenilikçi dijital çözümler, bilginin hızla yayılmasını sağlayarak; toplumsal katılımı maksimize edebilir ve arama süreçlerinin etkinliğini önemli ölçüde artırabilir.
Hukuki Düzenlemeler ve Cezai Yaptırımlar: Kaybolan çocuk vakalarına yönelik mevcut yasal çerçeve, güncel ihtiyaçlar ve uluslararası standartlar doğrultusunda kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmeli ve güçlendirilmelidir. Çocuk kaçırma, insan kaçakçılığı ve istismar gibi suçlarla mücadelede daha etkili ve caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmalı, bu suçların faillerine yönelik cezalar artırılmalıdır. Bu yasal iyileştirmeler, suçları önleme, mağdurları koruma ve failleri adalet önüne çıkarma konularında daha güçlü bir sistem oluşturarak, çocukların güvenliğini artırmayı ve potansiyel suçluları caydırmayı hedeflemelidir.
Kaynak: Haber Merkezi