Vicdanları zorlayan haberlerin ardı arkası kesilmezken, yenidoğan bebekler üzerinden haksız para kazanmaya çalışan, bu uğurda çeteleşen ve bebeklerin yaşama haklarını ellerinden alıp öldürme kararları bile üreten tıp mensuplarının karşısında elimiz ayağımız kesildi.
Konu yeni değil, aylar önce tespit edilmiş ve telefonlar dinlenilmeye alınmış. Konuşmalar ve mesajlar kaydedilmiş. Söylenilenler, yazılanlar korkunç ötesi şeyler. Çocukları erken doğmuş zavallı ailelerden para almak, bebekleri iyileşebilecekleri teçhizatların olmadığı hastanelere sevk etmek, yeterince bakımı ve ilgiyi göstermeyip sırf yoğun bakım ünitelerine Devlet’in ödediği parayı “çalmayı” amaçlayan canavar insanlarla karşı karşıyayız.
Dava açılmış ve sorumlular çoktan tutuklanmış. Olayı geçtiğimiz hafta patlatan şey ise bu korkunç olaya karşı yaşanılan ve yine akıl almaz bir başka skandal oldu. Bu korkunç çetenin mensupları hapisteyken, bir adam ortaya çıkıyor, yanına bir avukatı alıyor ve ülkemizin bir Cumhuriyet Savcısını makamında ziyaret ediyor. Ziyaretin amacını kestiren savcı, odasındaki iki gizli kamera ile kendisine söylenilen her şeyi kaydediyor.
Olayı biraz daha açalım. Tutuklanan zanlıların avukatı Aylin Arslantatar, soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısını arıyor, sonraki günlerde Savcının odasına giderek tutuklularının yakınlarının (yani kendi müvekkillerinin yakınlarının) Savcının ailesine, babasına ve annesine zarar vermeyi planladıklarını söylüyor. Yanlış anlamayınız, derdi Savcıyı korumak değil korkutmaya çalışmak.
Savcımız çalıştığı Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunuyor ve gizli soruşturma açtırıyor. Sonrasında Avukat Aylin Arslantatar Savcı’dan görüşme talep ediyor, yanında birisini getireceğini söylüyor. Getireceği kişi Mustafa Kemal Zengin isimli ve eski İçişleri Bakanlığı müsteşarı olduğunu söyleyen birisi (Bu arada İçişleri Bakanlığı Mustafa Kemal Zengin’in bünyelerinde hiçbir zaman müsteşarlık yapmadığını açıkladı). Savcı mahkemeden alınan izinle makam odasına iki gizli kamera yerleştiriyor ve görüşmede söylenilen her şeyi görüntü ve ses kaydına alıyor. Kaydı baştan sona izleyiniz, kış geldi ama görüşmede Mustafa Kemal Zengin’in söylediklerini kanınızı kış soğuğundan daha fazla donduruyor. Şu an Avukat Aylin Arslantatar da taşıdığı isimden utanmayan Mustafa Kemal Zengin de hapisteler.
Savcımız 9 Ekim’de incelemesini bitirip fezlekesini hazırlamış. Fezlekede, bebeklere uygulanması gerektiği halde uygulanmamış tedaviler ve bakımlar detaylı şekilde anlatılıyor, bebeklere pasif ötenazi uygulandığı yazılıyor.
Ötenazi hayata son verme hakkıdır ve bizim ülkemizde her türlüsü yasaktır. Aktif ötenazi ölüm tehlikesi olmayan bir insana ilaç vererek onun ölümüne neden olmaktır. Pasif ötenazi ise tıbbı destek olmadan yaşayamayacak bir hastanın tıbbı desteğini kesmektir. Türkiye’de aktif ve pasif ötenazi suçtur ve kanunda yazan cümleyi buraya kopyalarsak; “kalp atımı tespit edilen her yenidoğan bebek uygun canlandırma ve tedavileri alma hakkına sahiptir”. Doktorun ve hemşirenin bunu tartışmaya bile hakkı yoktur. Bu çetenin uyguladığı yöntemlerle yenidoğan bebeklerin yüzde 90’ının hayat haklarının ellerinden alındığı Savcımız fezlekesinde yazmış. Kalemine sağlık, yüreğine sağlık.
Mustafa Kemal Zengin’in Savcı’dan serbest bırakmasını açıkça talep ettiği bu çete mensuplarının başı olduğu iddia edilen kişi ise Doktor Fırat Sarı. Bu doktorun şu an İstanbul’un birer birer kapatılan ünlü hastanelerinin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiraladığı ve bu hastanelerde doktorlar yerine hemşirelerin yoğun bakımda çalıştıkları da yazılıyor.
Şimdi bir değerlendirme yapalım: Mustafa Kemal Zengin’e göre Savcı’nın hemen korkması gereken ve çeteyi koruyan gizli güçler eski ülkücülermiş, il başkanlığı bile yapmışlar, bu ülkenin bir numaralı gazetecisini öldürmüşler (Abdi İpekçi’mizden bahsediyor), Papa’ya suikast düzenlemişler, sokakta 500 kişilermiş ve mermiye kafa atıyorlarmış.
Peki bu mermiye kafa atacak hayali 500 ülkücünün uğrunda ülkemizin Cumhuriyet Savcısını bile öldürmeyi göze alacakları iddia edilen Doktor Fırat Sarı; PKK üyeliğinden 5 yıl hapis cezası alıp 2,5 yıl sonra afla serbest bırakılmışsa Mustafa Kemal Zengin’in anlattığı kurgu size de bir tuhaf gelmiyor mu?
Mustafa Kemal Zengin, Zen Medikal isimli bir şirketin sahibi. Şimdi bu şirket ile kapatılan hastaneler arasındaki ticari ilişki araştırılıyor. Bence bu araştırmanın sonucunda mermiye kafa atacak 500 ülkücü değil de bebek öldürerek para kazanmayı amaçlayan bir doktor ile onun yoğun bakımlarına malzeme sağlayan bir medikalcinin, iki vicdan ve kalp taşımayan kişinin para ilişkisinin ortaya çıkması hiç te hayal olmayacak.
Bu çetenin elinden kurtardığın geleceğin bütün bebekleri için Teşekkürler Savcım. Yüreğine sağlık, kalemine sağlık. Dileriz ki ayağına taş değmesin.