Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu tarihten bu tarafa hiç bu kadar önemli ve komplike tehlikelerle karşılaşmamıştı desek yanlış olmaz. Osmanlı Türk Devletinin son dönemlerinde yaşanan önemli tehlikelere benzer tehlikelerin önemli bir kısmı bugünde yaşanmaktadır.
Yaşanan önemli ve telafisi çok zor olacak tehlikelerden biri neden, nasıl, ne kadar ve nerede istihdam edildiği bilinmeyen sığınmacı sorunudur. Bu sorun bugün dahi ülkeyi tehdit ederken yarınlarda daha büyük problem olarak karşımıza çıkacaktır. Ama maalesef iktidar bu sorunun büyüklüğünden haberdar değil. Veya Vatan coğrafyasına bakış açımızda önemli farklılıklar olduğu için bunu tehlike saymamaktadır.
Bu büyük soruna muhalefet partilerinin çoğu milli gözle bakmamaktadır. İktidardaki partisinin ortağı partinin Genel başkanı 11.07.2024 günkü yaptığı grup konuşmasında ilk defa bu sorunu dillendirdi. Ama bunun yeterli olduğunu kimse iddia edemez.
Bu konuda açık ve net olan Zafer Partisidir.
Türkiye’de sığınmacı adı verilen aslında sığınmacı gibi değil ülkenin sahibi gibi hareket edenlerin AB ülkelerinde de veya komşumuz Yunanistan’da Devlet tarafından ikamete tabi tutuldukları yerden başka bir yere izinsiz gitmeleri, ticarete yapmaları mümkün değildir.
Türkiye’de ise diledikleri, istedikleri yerde serbestçe ticarethane açabiliyor, ev, araba ve toprak alabiliyorlar. Hatta o ülkenin vatandaşlarını darp edip korkutuyorlar da. Kendilerine verilmesi gereken ekonomik hakların bunlara tahsis edilmesine ses çıkarmayan Türk halkı da bunları kabulleniyor.
Hiçbir yerde sığındığı ülkeden, can korkusu nedeniyle kaçtıkları ülkeye bayram tatiline turist gibi gidip dönemez, ama Bizdeki sığınmacılar bu konuda da özgürler.
Bunun haricinde Irak’ın Kuzeyinde istenen ama Türk Devletinin ağırlığıyla başarılamayan oyun şimdide Suriye’de oynanıyor. Suriye’de bölücü terör örgütü kullanılarak onların adına bir devletçik kurma çalışmaları hızla devam ediyor.
Bir başka tehlike Yeni Anayasa hazırlıklarıdır. Türksüz, Atatürk ilkelerinden yoksun bir anayasa hazırlandığı gibi önemli bir kuşku devam ediyor. Böyle bir Anayasa yapılırsa ve kabul edilirse Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin adı Anadolu Devleti gibi Türksüz bir sonuçta anılabilir.
Bir başka iç sorunumuz: Şu anda Türkiye’de siyasi, hukuk, ekonomik, kültür, adalet, sosyal adalet gibi sahalarda önemli kargaşa mevcuttur.
Kısaca iç ve dış atmosferde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üzerinde özel ve tehlikeli bir senaryo uygulanmaktadır. Senaristi, rejisörü, aktörleri ve aktrisleri, planlayıcıları, set amiri hatta müzik hazırlayıcıları bile hazırdır, görevlerini yapmaktadır.
Bu oyun çok çirkin ve çirkef bir oyundur. Bu senaryoda başarı sağlanırsa Devletin savunma mekanizması büyük yara alır. Milli duygu ve düşünceler de sıkı bir kıskacın içinde yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
Bu güç ve değerlerin zayıflatılması ülkenin felakete savrulması sonucunu getirir.
Başarılı olurlarsa milliyetçi olma, milli düşünme, o çizgide hareket etme şöyle dursun milliyetçiyim demekte güç olacaktır.