Avrupa basketbolunun zirvesi olan EuroLeague, sadece bir spor organizasyonu değil, aynı zamanda basketbol kültürünün bir vitrini. Bu vitrin, Türk basketbolunun iki devi Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes sayesinde son yıllarda daha da dikkat çekici hale geldi. Türk basketbolunun Avrupa’da söz sahibi olmasında bu iki kulübün payı tartışılmaz.
EuroLeague, Avrupa’nın en prestijli basketbol turnuvası olarak 2000 yılından bu yana kulüpler düzeyinde en iyileri karşı karşıya getiriyor. Bu turnuva, basketbolun sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda strateji, sabır ve yetenek gösterisi olduğunu kanıtlıyor. Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes, Türkiye’yi bu arenada başarıyla temsil ederek, ülke basketbolunu bir üst seviyeye taşımış durumda.
Fenerbahçe Beko’nun EuroLeague’deki başarısı, Türk basketbol tarihine altın harflerle yazıldı. 2017 yılında Zeljko Obradovic yönetiminde kazanılan şampiyonluk, Türkiye’nin bu turnuvadaki ilk zaferi oldu. O yıl, Bogdan Bogdanovic, Ekpe Udoh, Jan Vesely gibi yıldızlar, hem bireysel yetenekleriyle hem de takım oyunlarıyla unutulmaz bir başarıya imza attı.
Bu şampiyonluk sadece bir kupa değil, aynı zamanda Türk basketbolunun dünyaya açılan bir kapısıydı. Fenerbahçe, sonrasında da EuroLeague’de düzenli olarak Final Four’a kalmayı başararak istikrarını kanıtladı.
Anadolu Efes, Türk basketbolunda bir diğer dev isim olarak son yıllarda tarih yazmaya devam etti. 2021 ve 2022 yıllarında üst üste kazanılan iki EuroLeague şampiyonluğu, Türk basketbolunun altın çağını yaşattı.
Ergin Ataman’ın liderliğindeki o dönemde Shane Larkin, Vasilije Micic ve Tibor Pleiss gibi oyuncular takımın temel taşları oldu. Özellikle Micic’in 2021 Final Four MVP’si olarak gösterdiği performans, unutulmazdı. Bu başarılar, sadece Efes için değil, tüm Türk basketbolu için gurur kaynağı oldu.
Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes’in başarıları, sadece bu iki kulüp için değil, Türk basketbolunun tüm paydaşları için önemli bir kilometre taşı. Ancak, bu başarıların sürdürülebilir olması için Türk basketbolunun altyapıya daha fazla yatırım yapması gerekiyor.
Son yıllarda genç oyuncuların EuroLeague seviyesine çıkabilmesi için yeterli fırsatlar yaratılmadığı eleştirileri yapılıyor. Örneğin, NBA’ye giden Alperen Şengün ve Ömer Faruk Yurtseven gibi isimlerin yolu açılırken, bu yeteneklerin çoğaltılması gerekiyor.
Bununla birlikte, Basketbol Süper Ligi ile EuroLeague arasındaki yoğun takvim dengesi de takımlar için bir başka zorluk. Fenerbahçe ve Efes gibi ekiplerin her iki ligde de başarılı olmaya çalışması, oyuncular üzerinde ciddi bir fiziksel ve mental yorgunluğa neden olabiliyor.
Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes, Türk basketbolunun en parlak dönemini yaşamasında kilit rol oynuyor. EuroLeague’deki rekabet sadece kupalarla sınırlı değil; bu rekabet, aynı zamanda Türk basketbolunun itibarını ve gençlere olan ilhamını temsil ediyor.
Her iki takım da bu sezon yeniden Avrupa’nın zirvesini hedeflerken, Türk basketbolunun yükselişinin devam edeceğine dair umutlar güçlü. Şimdi tek soru şu: Bu sezon kim daha yükseğe uçacak?