Güvencesiz hayatlar

Herhangi bir güvencesi olmadan çalışanlar, günlük yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ne iş olsa yapmaya razı olan, olmak zorunda hisseden insanların sayısı azımsanamayacak kadar çok ne yazık ki. Geçim derdi insanları bir tercih olmaksızın, bu doğrultuda yönlendirmekte.
Guy Standing’in de tanımladığı Prekarya, oldukça esnek bir istihdam biçimini tercih eden, sürekli düzensiz işlerde çalışanların oluşturduğu yeni bir sınıf olup, yapılan işlerin sürekliliğinin ve güvencesinin olmaması, her an değişen dünyaya adapte olmaya çalışıp işsiz kalmamak için, kişilerin sürekli olarak kültürel sermayelerine yatırım yaparak para kazanıp geçimlerini sağlayabilme saikiyle karşılarına çıkabilecek her türlü fırsatı değerlendiren insanların oluşturduğu bir sınıf.
İngiliz ekonomist ve yazar olan Guy Standing bu sınıfı, düzenli olarak düzensiz işlerde çalışanlar olarak tanımlıyor ve günümüzde ekonomik sistemin sınıfsal katmanlarını da, “elitler”, “maaşlılar”, teknisyen ve profesyonel kelimelerinin birleşiminden türettikleri “profisyenler”, “işçiler” ve “prekarya” olarak belirtiyor.
Guy Standing bu sınıfı adeta para kaygısıyla ve kendini ekonomik anlamda güvencede hissetmeyen, emeğe dayalı bir dayanışma bilincinde olmayan, geçinebilmek için ne iş olsa yapan bir grubu kapsar. Bu sınıf, Standing’e göre mesleki kimliği olmayan, yeni ve tehlikeli bir sınıftır.
Bu anlamda proletaryadan ayrılırlar, zira proletarya sınıfının istihdam süreci daha istikrarlıydı ve bu sınıftaki insanlar hayatlarının sonuna kadar aynı işleri yapabileceklerini düşünebiliyor, haklarını savunmak için sendikalaşabiliyor ve siyasetle ilgilenebiliyorlardı.
Ancak ne yazık ki iş olanakları yetersiz, iş arayan çok olunca, ister istemez bir yarış da oluyor insanlar arasında.
Günümüzde giderek yaygınlaşan ve prekarya olarak anılan bu yeni sınıf, belki zaman içerisinde bir araya gelir ve kazanacakları bir dünya için beraber hareket ederek, güvencesiz çalışma durumunu dönüştürür ve bir arada olmanın getireceği güçle umarım emeklerinin karşılığını anlık kazançlarından çok daha fazlasıyla alırlar.
Daha da önemlisi ülkemizde de sosyal devlet olmanın gerekleri tamamiyle uygulanabilir ve insanlar haliyle yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilme kaygısından arınırlar.