Utanmak iyidir, utanın!

Geçen hafta Bolu Kartalkaya’da akıl almayan, mantık dışı bir dizi ihmal zincirinin neticesinde 78 vatandaşımızı meşum bir yangın faciasıyla yitirdik. Bürokratik ve şahsi sorumsuzluklar silsilesiyle göstere göstere başa gelen bu felakette; sömestr tatilini fırsat bilen ailelerin çoğunlukta olduğu otelde, bazı aileler tamamen yok olurken, bazıları ise en sevgili aile fertlerini kaybetti. İnsanın tarumar olmuş hislerini tarifleyemediği boyutta acı bir hadise…
Zira çoğumuz düşündükçe, “böyle olmayabilirdi; bunlar-şunlar yapılsaydı can kaybı yaşanmadan atlatılabilirdi” diye kafamızda yankılanıp duran o umarsız seslerde müştereğiz.
Fakat gelin görün ki; her ağzı olanın konuşabildiğini sandığı ve her iki ayağı üzerinde durabilenin de kendini “insan”dan saydığını aleme gösterdiği (!) sosyal medya mecraları aracılığıyla, toplum olarak yasını tuttuğumuz bu derece hassas bir olayda bile sınır tanımaz ucubeliklerini ve pervasızlıklarını sergileyecek fırsatı buldu bazıları…Şimdilerde yozluğu ve bayağılık seviyesiyle mevcut sahibi Elon Musk’a çekmiş, eski adıyla Twitter, yeni adıyla X platformunda, her krizli, kaotik durumda muhtelif örneklerine rastlayabileceğiniz bu türler, yine numunelik beyanları ve paylaşımlarıyla etrafa zehirlerini saçmaktan çekinmediler. Kendi adıma en sinir bozucu olanlardan biri; böyle bir felaketi sınıfsallık eksenine çekerek buradan kendine konumlanacak ideolojik pozisyon yaratmaya çalışanların yazıp paylaşmaktan çekinmediği, fikir namusundan son derece uzak lakırdılarıydı. Aklından, çalışkanlığından, ihtisasından, bileğinin ve/ya kaleminin gücünden müteşekkil emeği tek sermayesi olan insanlara bir huzurlu (ve mümkünse güvenli) aile tatilini çok gören zihniyetin sefaletinin bağlanabileceği yer emin olun sınıfsallık, kapitalizm yahut yoksulluk/ yoksunluklar değil! Bu olsa olsa yalnızca feraset sahibi olmak ve insan olmayı bilmek, idrak etmekle alakalı olabilir. Bir meselenin nerede ve ne zaman tartılşılıp tartışılmayacağını bilmek de öyle! Dünyaya ‘sol’dan bakmak da tek bir yaşama, gruba ya da bireysel tecrübenin çemberine indirgenecek bir eylem değil. Var oluşumuzla beraber gelen envai çeşit eşitsizliklere rağmen ve de bunlara karşı olarak, herkes için insanca, onurlu yaşamın imkanlarını arayan ve sorgulayan bir mücadele ülküsüdür sol. Gücünü, meşruiyetini bu tözden alır.
Sonra henüz 20li başlarının yaşında 3-5 gencin yangın mağduru, yaslı aileleri arayarak hakaret ve taciz etmeleri… Şu cürete, şu psikopatlığa bakar mısınız?! Yememiş içmemiş, sanal alemin artık derininde de değil resmen su yüzeyinde apaçık yüzen kişisel verilerimiz içinden aramış taramış bu ailelerin iletişim bilgilerine ulaşmış ve telefonla arayarak… Apaçık aile terbiyesinin çok uzağında kalmışlıkları bir tarafa; aynı oksijeni solumanın bile kişinin insanlığa dair tüm umutlarını söndürecek bir boşluk, bir yokluk içinde olanların yarattığı güvenlik sorunu çok erken, çocuk yaşlara indi. (Asayiş haberlerini takip edenlerin fark edemeyeceği bir vaziyet değil.) Bu kötücül potansiyellere, kendilerini gerçekleştirme olanağı sağlayan, buna kapı aralayan ve sırtlarını memleketin kökleşen hukuksuzluk, adaletsizlik geleneğine dayayabilmelerine imkan tanıyan bu çarpık çurpuk düzen ise elbette en büyük hizmetkarları, en büyük motivasyonları. Gerçekten ne demeli bilemiyorum… Tek bildiğim başkaları adına utanmaktan yorulan bir avuç azınlık olduğumuz…
Hepimizin malumu artık, vicdan ve utanç gibi meziyetler bu çağda pek rağbet görmüyor. Her iki kavram da birinci dereceden akraba, ikiz kardeş, ayrılmaz bir bütün. Yazıyı yazarken her nedense aklıma Victor Hugo’nun romantik eseri Sefillerin baş karakteri Jan Valjan geldi. Kitabı lise yıllarımda büyük bir ilgiyle okuduğumu, etkilendiğimi hatırlıyorum. Bu dev roman hayata ve insan onuruna dair, yaşanmışlıklar ve döneminin hakikatiyle, evrensel düzeyde çok şey anlatır. Dolayısıyla varsa henüz okumamış herkesin ve ebeveynlerin okumasını; evlatlarına da mutlaka okutmalarını öneririm.
Utanç meselesine gelince; şu asırda utanma duygusunu size “zayıflık” olarak lanse eden her ne varsa bilin ki mevcut düzende yaşadığımız veya maruz kaldığımız her kötülüğün kaynağı, otağı, yuvasıdır; şeytanın avukatıdır. Şayet şu zamanda en ufak hatasında bile yüzü kızaran, içten içe gerilen, mahzunen boynu bükülen biriyseniz hâlâ insan olduğunuz için kendinizi çok şanslı ve güçlü hissetmelisiniz. Artık nadir bulunan çok kıymetli bir cevhere sahipsiniz. 
Utanmak iyidir millet; tavsiye ederim.