Tarih tekerrür ederken: “Exodus” vs. “Nakba”

Geçen Cuma akşamı gün sonu yorgunluğuyla bir şeyler yemek için yığıldığım salaş bir kafenin sesi tozlu hoparlöründen usulca kulağıma ilişen ve epeydir dinlemediğim tanıdık bir şarkı nicedir yazmak istediğim bir konunun zamanının geldiğini hatırlattı bana. Raggae müzik denince akla ilk gelen dünyaca ünlü Jamaikalı sanatçı Bob Marley’nin 1977 çıkışlı (ve aynı isimli albümünden)  “Exodus” isimli şarkısından bahsediyorum. Şarkının müzikalitesi, dinleyicideki hazzı ve namını bir tarafa koyarak, “Exodus”ın manası üzerinden kurgulamaya niyetlendiğim bu yazının esas konusu Gazze’nin bugünü aslında.
“Exodus” kelime anlamı olarak İngilizce’de “göç” kelimesinin karşılığı olsa da, gerçekte din tarihine dayanan bir göçü; yani sapkın ve despot Firavun’un köleliği ve zulmünden kurtulmak için Hz. Musa’nın mucizevi kılavuzluğunda Kızıldeniz’den geçerek Mısır’dan ayrılıp, kendilerine “vaat edilen toprakları” ve özgürlüğünü arayan Musevi halkına dair bir mistik anlatıyı simgeler. Exodus (Mısır’dan ayrılış) basit bir anlatı olmadığı gibi, Musevilik inancını bütünleyen ve Yahudilere her konuda referans olan bir kurucu mit olma özelliği taşır.
ABD Başkanlığı koltuğuna bir dönem aradan sonra ikinci kez seçilen Donald Trump, bilindiği üzere seçimlere giden propaganda sürecinde başladığı sansasyonel açıklamalarını, Ocak ayında koltuğu devralması sonrası, istediği olmayınca kriz çıkaran inatçı küçük çocuklar misali katmerleyerek sürdürdü. Son iki ayda başta komşuları olmak üzere, dünya siyasetinin gündemindeki kritik konuların bam teline basan birçok tartışmalı beyanda bulunan ABD Başkanı Trump’ın en dikkat çekici çıkışı; Gazze Şeridi’nde Filistinlileri yerinden yurdundan ederek, İsrail’in saldırılarıyla viran olmuş Gazze’deki yıkımı turistik amaçlı bir yatırım fırsatı olarak değerlendirme gayesinde olduğunu sıkça dillendirmeye başlamasıydı. Bir nevi çağlar öncesi İsrailoğullarının “Exodus”ı, şimdi de Filistinliler için gündemdeydi.
Demem o ki; yakın çağda Filistin-İsrail’in yarım asrı aşmış çatışmalarının başlangıcı da bir yönüyle Filistinlilerin “Exodus”ı diye tanımlayabileceğimiz (en azından benim değerlendirmem bu yönde) ve İsrail Devleti’nin 14 Mayıs 1948 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesiyle bu coğrafyada Filistin’in kendine felaket saydığı “Nakba Günü”. Ve ABD Başkanı Trump, belli ki bu günlerde “Nakba”yı siyaseti hepten ticarileştirme çabasındaki çıkarcı zihniyeti ve mental sağlığının sorunlu olduğuna işaret eden türde şımarıklıklarıyla tamamına erdirmek konusunda ısrarcı olacak.
Trump’ın Ürdün ve Mısır’a sürmek istediği Gazzelileri kabul etmeleri, aksi halde birtakım ABD yaptırımlarıyla karşılaşacakları yönündeki tehditleri üzerinden kısa bir zaman geçmişken; Mısır’ın ev sahipliğinde başkent Kahire’de yeni gerçekleşen “Olağanüstü Arap Birliği Liderler Zirvesi”nde Gazzelilerin yurdunda kalması için ortak akla dayalı bir karara varıldı. Arap liderler, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Antonio Costa ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in katılımıyla gerçekleşen zirvede, Mısır’ın, İsrail’in insanlık dışı ve savaş suçları işlediği saldırılarla yakıp yıktığı Gazze’nin yeniden inşa edilmesi için hazırladığı taslak onaylandı. Zirvede Trump’ın afaki planlarının aksine, tüm katılımcı lider ve temsilciler Gazze’de çatışmaların sona ermesi ve barışın bir an önce yeniden tesis edilmesi için uluslararası hukuka saygılı iki devletli çözüm konusunda uzlaşı içindeydi. Zirvedeki teşebbüs ve ortak akıl dünyaya bölge adına “Gazzeliler Gazze’de kalacak” mesajı verirken, Beyaz Saray’dan homurtular hemen yükselmeye başladı tabii…
Gazzelileri başka yerlere sürmeyi engelleyen ve zirvede kabul gören bu taslağın arkasında ne kadar durulur, Trump Gazze’yi onarıp sahiplerine teslim etmeyi amaçlayan bu planları nasıl baltalar bilinmez… Ancak benim hem ihtisas alanım olan siyaset; hem de kendi muhakemem adına gözlediğim bir şey varsa o da şu: Tarih lineer bir akışta değil suya atılan taşın yarattığı çemberler misali bir döngüsellikle tekerrür ediyor ve insanlık istisnasız yaşananlardan, yaşadıklarından asla ders almayan bir gafletle dünyayı ve hayat gayesini zehirliyor.