Bilsem dönüp gelecekseniz… Gözyaşımı yol eylerim…

Yıl 1997. Mevsim yine bu aylardı. Başbakan danışmanı olarak Paris’te bir toplantıya katılmıştım.  Yüreğim öylesine serindi ki içim içime sığmıyordu. Adeta babacığım bana:  “Oğlum neredesin, neden yanımda değilsin? Bak, ben seni görmeden gidiyorum. Babana veda etmeyecek misin?” diyordu.  
Aradan kısa bir süre geçti. Dönemin Rize Valisi Erdal Ata beni telefonla arayarak:  “Yurda dönerseniz iyi olur,” dedi.  Durumu anlamıştım. Babamın cenazesine yetişebilmem benim için bir teselli olmuştu.  

Baba acısı yüreğimi yakarken, en büyük tesellim annemin yanımda oluşuydu. Onun içi yanıyordu.  Kolu kanadı kırılmış, yılların çınar ağacını kaybetmişti. Buna rağmen, evlatlarının yanında kale gibi duruyor, kanatlarının altında bizi koruyordu.  
Annemle her buluşup ayrılırken bana:  “Gelip de görmemek var oğlum, ben analık hakkımı helal ettim. Benden sonra kardeşlerine sahip çık” derdi.  
Son ayrılışımdan sonra yine yüreğim serinledi, içime sıkıntı basmıştı. Halbuki Hac’dan yeni dönmüştü ve on gün önce birlikteydik.  Buğulu gözleriyle bana bütün sevgisiyle sarılmıştı…  

Yıl 2001… Mevsim yine yazdı.  
Babamın ölümünden tam beş yıl geçmişti. Ağabeyim Hasan aramıştı. Ağlıyordu.  Ağzından sadece şu sözler çıkabildi:  “Çok kötü bir şey oldu.”  
Annemi de kaybetmiştim.  
Son sarılışı sanki bir vedaydı.  “Gelip de görmemek var oğlum” deyişini hiç gözümün önünden gitmiyor.  Bu kez hem yetim hem de öksüz kalmıştık.  
Her bayramda boğazım düğümleniyor.  

Bir bayrama daha giriyoruz.  Ben bazıları gibi “Nerede eski bayramlar?” demeyenlerdenim.  Bayramlar hep aynı, değişen hep insanlardır.  
Gençlik yıllarımızda geleceğimizle ilgili neler neler hayal ederiz…  Bu hayallerimizin bir gün mutlaka gerçekleşeceğine inanırız.  
Ve yıllar geçer. Bir gün uyanırız ve bakarız ki gelecek dediğimiz şey bugün olmuş.  
Gençken asla gelmeyeceğini düşündüğümüz orta yaşlı yüz, dökülmeye başlayan saçlar, saçlardaki beyazlıklar aynadan bize bakar.  

Formül basit:
– Neye ihtiyacın varsa, onu ver.  – Sevgiye ihtiyacın varsa, sevgini ver.  – Paraya ihtiyacın varsa, paranı ver.  – Zamana ihtiyacın varsa, zamanını ver.  – Dostluğa ihtiyacın varsa, dostluğunu ver.  
Kendine sakladığın, kaybetmekten korktuğun her ne ise onu kaybedersin.  Verdiklerin ise senindir. Çünkü bunlar sana geri dönecektir.  
Şimdiden herkese iyi bayramlar diliyorum…