Hayatın Koşturmacasında Kendini Unutma

Sabah alarmı çaldığında bir yarış başlar. O an sadece gözünü açmak yetmez; bir gün daha başlamıştır ve senin “yetişmen” gerekir. Kahvaltı hızlıca geçilir, zihnin yapılacaklar listesiyle dolar. Gün boyunca koşturur, üretir, halleder, erteleriz. Bu hızın içinde çoğu zaman kendimizi unuturuz.Modern hayat bizden sürekli üretmemizi, meşgul olmamızı, hep “iyi” ve “aktif” olmamızı bekliyor. Durduğumuzda ya da yorulduğumuzu fark ettiğimizde bile çoğu zaman kendimize izin vermiyoruz. Çünkü durmak suç gibi, çünkü dinlenmek tembellikle karıştırılıyor. Oysa durmak, sadece yavaşlamak değil; aynı zamanda fark etmektir. Kendine dönmenin, içinde olup biteni anlamanın ilk adımıdır.Gün içinde kendimize kaç kez “Gerçekten nasılım?” diye soruyoruz? Ya da hiç sorabiliyor muyuz? Bu sorunun cevabından çoğu zaman kaçıyoruz. Çünkü cevabı duymak, yüzleşmek, bazen değiştirmek anlamına gelir. Oysa insanın kendiyle yüzleşmesi, yaşamın en kıymetli terapilerinden biridir.Zaman zaman danışanlarım “Her şey yolunda ama yine de içimde bir boşluk var” der. Bu boşluk çoğu zaman bastırılan ihtiyaçların, ötelenmiş duyguların, hiç dinlenmemiş bir zihnin sesidir. Bazen beden dinlenmiş gibi görünür ama zihin hâlâ ayaktadır. Düşünceler uykuda bile susmaz. İşte bu yüzden kendimize iyi bakmak yalnızca fiziksel bakım değildir; ruhun bakımını da gerektirir.Psikolojik dayanıklılık yalnızca travmalarla baş etmek değil; gündelik yaşamda kendini ihmal etmeden var olabilmektir. Bu da küçük ama düzenli alışkanlıklarla mümkün: Her gün birkaç dakikayı sadece kendin için ayırmak, gerçekten dinlenmek, kendinle temas kurmak. Sessizlik, bazen en iyi aynadır. Her gün birkaç dakikalık farkındalık pratiği, zihnin kalabalığını susturabilir. Bir yürüyüş, bir sayfa yazı, hatta içilen bir fincan kahve bile şifaya dönüşebilir.Unutma, sen yalnızca yapabildiklerin, başarıların, üretimin kadar değerli değilsin. Sen var olduğun için değerlisin. Yavaşlamak, durmak, hiçbir şey yapmadan kalabilmek… Bunlar değersizlik değil; insanca varoluşun ta kendisidir.Kendine iyi bakmak, kendine dönmek bir bencillik değil; bir sorumluluk. Çünkü sen iyi oldukça çevrene de iyi gelebilirsin. Bir bardak boşsa başkasını dolduramaz. Aynı şey senin için de geçerli. O yüzden hayatın bu hızında biraz yavaşla. Kendini yeniden hatırla. Çünkü sen sadece bir “işlev” değil, bir insansın.Hayat geçip gidiyor. Ve zaman, hiç kimse için durmuyor. Ama sen, kendin için durabilirsin. Bugün bir dur. Sessizce, yargılamadan, acele etmeden kendine sor: “Ben en son ne zaman sadece kendim için yaşadım?” Eğer cevabını hatırlamıyorsan, işte şimdi başlama zamanı.